Pırlanta Üçgeni: Palaçi mucizesi
Devirlerinin “Geon Ha Dor” yani “en büyükleri” olarak anılan Haham Hayim Palaçi ve oğlu Abraham Palaçi, İzmir’de Pırlanta Üçgeni inancında yaşatılıyor.
İzmirli din adamları Hayim ve Abraham Palaçi’nin Gürçeşme’deki mezarları, Yahudi cemaatinin kutsal saydığı mekanlar arasında yer alıyor. Palaçi’lerin mezarı, mezarın yanındaki mikve (arınma havuzu) ve yaptırdıkları Beth Hillel Havrası Yahudiler tarafından Pırlanta Üçgeni olarak kabul ediliyor.
Hayim ve Abraham Palaçi isimleri Yahudi dünyası için büyük önem taşıyor. Hayim Palaçi’nin kaleme aldığı, oğlu Abraham Palaçi’nin bastırdığı eserler bugün İsrail’de din kitabı olarak okutuluyor. 1788 yılında İzmir’de doğan Hayim Palaçi, 1837’den 1855 yılına kadar İzmir, Tire, Manisa ve Bergama’da yüksek görevlerde bulunmuş ve Dayan (yargıç) olarak çalışmış önemli bir din adamı. 1865 yılında 77 yaşındayken İzmir hahambaşısı seçilen Palaçi’nin, yaşanan çalkantılar nedeniyle komite kararıyla tek başına imza yetkisi kaldırıldı. Cemaatte çıkan bir dizi sorun neticesinde hahambaşılık görevinden alınan Palaçi, teklif edilen emeklilik maaşını kabul etmeyerek, Tanrı’nın himayesi için sürekli dua etmeye başladı. Tam o sırada büyük bir deprem yaşanması, halkın bunu Tanrı’nın bir uyarısı olarak kabul etmesine neden oldu. Ve Haham Hayim Palaçi, 1867 yılında tekrar hahambaşı seçilerek tüm anlaşmazlıklara son verdi. 1869 yılındaki ölümüne kadar büyük saygı gören Hayim Palaçi hayatı boyunca 72 eser kaleme aldı, ancak kendi döneminde hiçbiri yayınlanmadı. Eserlerin 26 tanesi daha sonraki yıllarda oğlu Abraham Palaçi tarafından bastırıldı.
Hayim Palaçi’nin oğlu Haham Abraham Palaçi de babası kadar önemli bir konuma sahip Yahudi dünyası için. Hayim Palaçi’nin ölümünün ardından Hahambaşılığa getirilen Josef Hakim yabancı lisanlara, ilerlemeye karşı oluşu nedeniyle yabancı uyruklu Argi, Ventura, İsrael, Politi gibi aileler tarafından istenmedi. Önemli ailelerin Sultan’a dilekçe yollamasının ardından 1869’da Vali İsmail Paşa, 45 haham ile toplantı yaparak, Hayim Palaçi’nin oğlu Abraham Palaçi’yi hahambaşı ilan etti. Palaçi, 1869 - 1900 yılları arasında 31 yıl boyunca İzmir’de hahambaşılık yaptı.
Otoriter bir yönetici olan Haham Abraham Palaçi, çok sayıda inananın tepkisini çekse de, İzmir Yahudileri için iki önemli özelliğe sahipti. Birincisi ilerici ve modern okulların açılmasına ön ayak olması, ikincisi de büyük bir din bilgini olmasıydı. Palaçi’nin, ikinci özelliği nedeniyle dünyanın birçok yerinden din adamları ona danışmaya gelirdi. Zaman zaman olumsuz durumlar ortaya çıktıysa da, başarılı cemaat yöneticilerinin arabuluculuğu sayesinde Palaçi hayatının sonuna kadar İzmir Yahudi cemaatinin hahambaşısı olarak kalmayı başardı.
Abraham Palaçi, modern eğitimi destekleyen, civar kasabalarla diyalog kuran ve problemleri çözen bir yapıya sahipti. Habit takma adıyla bilinen Palaçi, Bükreşli filantropist (bağışçı) Manoah Hillel’den büyük bir bağış alarak babasının eserlerini bastırdı ve Beth Hillel Havrası’nı inşa ettirdi. Türkçenin öğrenimini şart koşarak büyük bir reform yapan Palaçi, İzmir Yahudi cemaatini laik eğitime açtı. Abraham Palaçi’nin yazdığı 26 eser ölümünden önce basıldı.
Mucizevi su
Hayim ve Abraham Palaçi isimleri, İsrail’de yaşayan bir grup müridin, Palaçileri “evliya” mertebesine çıkarması ve İzmir’de “Kutsal Üçgen - Pırlanta Üçgeni” inancını başlatmasıyla daha da önem kazandı. Üçgenin bir köşesi Beth Hillel Havrası, diğer köşesi Abraham ve Hayim Palaçi’nin Gürçeşme Musevi mezarlığındaki mezarları, diğer bir köşesi de mezarlıktaki müritlerinin yaptırdığı ve suyunun kutsal olduğuna inanılan Mikve olarak kabul ediliyor. Bir nevi abdest alınan, ruhen arınma amaçlı girilen Mikve’ye akan suyun Kadifekale’den geldiği, yazın serin, kışın ılık aktığı ve mucizevi olduğuna inanılıyor. Yahudi inancına göre, kadınların düğünden önce ve her ay adet dönemlerinin son gününde, erkeklerin ise her cuma günü ve bayramlarda Mikve’ye girip arınması gerekiyor.
Yahudi turist grupları, her yıl şubat ayında Abraham Palaçi’nin ölüm yıldönümünde İzmir’e gelerek, mezarı başında dualar ediyor, Mikve’ye girip ruhen arınma ritüellerini gerçekleştiriyor. Hastaları iyileştirdiğine inanılan Mikve’nin suyu, turistler tarafından şişelere doldurularak ülkelerine de götürülüyor. Şubat ayı dışında, İzmir Musevi cemaati üyeleri, her ay küçük gruplar halinde gelerek Palaçilerin mezarları başında dua ediyor.
Kaynak: Dünden Yarına İzmir Yahudileri Kitabı, Sara Pardo