Alex Baltazzi;Bir İtalyan’ın İzmir sevdası

Çok iyi bir iş teklifini, sevdiği kızın çağrısını ve daha birçok cazip teklifi reddedecek kadar çok seviyor İzmir’i Alex Baltazzi. İzmir’deki en ünlü Levanten ailelerinden birinin temsilcisi olan Baltazzi, “İzmir benim her şeyim” diyor

 

 

Yaklaşık üç asırlık bir geçmişe dayanıyor onların öyküsü. Kendilerine “yabancı ya da Levanten” denmesini sevmiyorlar çünkü onlara göre sadece dinleri farklı… Fransızca'ya 1575'te giren Levanten sözcüğünün anlamı “Ortadoğulu, Yakındoğulu, Doğu Akdeniz ülkelerinden olan” anlamına geliyor. Genel tanımla ise Levanten, Osmanlı Döneminde, özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan, Müslüman olmayan azınlıklara verilen isim. Bu dönemde İzmir’e yerleşen Levantenler arasında Baltazzi Ailesi önemli bir yer tutuyor.

Venedik’ten 1746 yılında İzmir’e gelen Baltazziler, ilk olarak deniz ticaretiyle ilgilenmişler. İzmir Limanı’nın Osmanlı zamanında çok işlevsel olduğunu söyleyen Alex Baltazzi, Sakız Adası’na göçen bir kısım aile üyelerinin de yıllar sonra İzmir’i tercih ettiğini söylüyor. 1840’lı yıllarda Baltazzi Ailesi rotasını deniz ticaretinden bankacılığa çeviriyor. Osmanlı’nın ilk bankası Dersaadet Bankası’nı kurarak, çöküş sürecine kadar devleti ciddi kredilerle destekliyor Baltazziler.

Sadece İzmir değil, Marsilya ve İstanbul’da da ticaretle uğraşan aile üyeleri, kalabalık olmanın getirdiği avantajla da başarılı bir grafik çiziyor. Kalabalık aile olmanın nedeni ise Sakızlı denizcilerin “aileler arasında evlilik” prensibine dayanıyor. İzmir’in Akdeniz limanları içerisinde ilk sırada geldiğini anlatan Alex Baltazzi, Osmanlı’nın o dönemini şöyle anlatıyor:

“Deniz ticaretinde çok gelişilse de devlet nakit sıkıntısı yaşıyordu. Osmanlı parasının da değeri düşüyordu. Biz de bankerlikle uğraştığımız için Baltazzi Ailesi olarak devreye girdik. Avrupa’da çok bilinen poliçe sistemiyle 1843 yılında kambiyo sabit kur anlaşmasını yaptık Osmanlı’yla. 1854 yılına kadar süren anlaşmamıza göre şart şuydu: Bir pound, 110 kuruş olarak belirlenecekti ve bu kur değişmeyecekti. Biz sözümüzü tuttuk. Osmanlının çöküşüne kadar en yüksek kredileri Baltazzi Ailesi olarak biz verdik. Osmanlının ekonomisi içinde çok büyük bir yer tuttuk.”

Ancak Osmanlı’nın çöküşü, bankerlikle uğraşan Baltazzi Ailesi’nin de mali çöküşünü hızlandırmış. Aile olarak farklı sektörlere yöneldiklerini söyleyen Alex Baltazzi, son aile üyelerinin, Osmanlı’nın kredilere karşılık verdiği Ali ağa civarındaki arazilerle geçindiğini anlatıyor ve esprili bir üslupla ekliyor: “Benim dönemime gelince bir şey kalmadı. Mecburen iş başa düştü.”

Kendi ailesinin mütevazı bir yaşam sürdüğünü belirten Alex Baltazzi, “Çalışacaksın, geçmişi unutacaksın” tavsiyeleriyle başlıyor hayat mücadelesine. Ortaokulu bitirdikten sonra okumayan Levanten gençlerinin aksine Baltazzi, hırslı bir davranışla İzmir İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi’ni tamamlıyor.

İzmir’i terk edemedi

Dış ticaret, tercümanlık gibi çeşitli işlerde çalışan Baltazzi, 1962 yılında Belçika’nın sonradan iflas eden ulusal havayolu şirketi Sabena Havayolları’nda müdürlük yapıyor. İyi bir konumda yer alan Baltazzi, şirketin İstanbul’a terfi teklifini reddediyor, çünkü çok sevdiği İzmir’den kopamıyor.

Müdürlük tecrübesinin ardından geleceği öngören bir yönetici arkadaşı Baltazzi’yi turizm sektörüne girmesi için heveslendiriyor. O zamanlar Türkiye’ye gelen turist sayısının azlığı ve bu işin çok iyi bilinmemesinden kaynaklı Baltazzi ilk başta sıcak bakmıyor fikre. Ancak arkadaşı, “Türkiye çok güzel bir ülke, turizm alanında hızla ilerleyebilir.” sözleriyle Alex Baltazzi’yi cesaretlendiriyor ve Baltazzi, küçük bir ofisle 1969’da Karavan Turizmi kurarak turizm sektörüne adım atıyor.

Levanten ailelerinin tamamı gibi Baltazzi Ailesi’nin de İzmir’deki yerleşim yerleri Bornova, Alsancak Frenk Sokağı ve Buca olmuş. Turizmle ilgilenenlerin daha çok Buca’da yaşadığını anlatan Alex Baltazzi, daha sonra Alsancak’a taşınıyor. Bugün İzmir’de iki bin civarında Levantenin yaşadığını söyleyen Alex Baltazzi, kendilerini şöyle tanımlıyor:

“Avrupa’dan gelip, biraz doğu felsefesini benimsemiş, birkaç dil bilen, belli sektörlerle ilgilenen bir topluluğuz. Osmanlıların çok güzel bir deyimi vardı bizim için, tatlı su Frenkleri diye.

Yabancı sıfatını sevmememizin sebebi ise ilişkilerimizle ilgili… Biz Karaosmanoğullarıyla, Osmanlıyla iç içeydik, hem iş hem dostluk ilişkilerimiz vardı, kozmopolit bir aileydik. İngilizler, Fransızlar Osmanlı Bankası’nı kurduğu zaman biz de bankacılığa devam ettik. Ama Ruslar Yeşilköy’e dayandığı zaman, yabancılar Osmanlı’ya sırtlarını döndüler. Ancak Galata bankerleri olarak biz desteğimizi sürdürdük. Prof. Dr. Haydar Kazgan, Galata Bankerleri kitabında ‘Osmanlı’yı kurtaranlar onlardır’ der. Sadece dinimiz farklı, yaşayış şeklimiz, adetlerimiz aynı. Yani aslında birbirimizden farkımız yok.”

Baltazzi İzmir’i bir başka seviyor. Mesleğinin turizm olması nedeniyle kente her açıdan bakabiliyor Baltazzi. 19.yüzyılda İzmir’in, gezginlerin İstanbul’dan sonra uğradığı ikinci adres olmasını, küçük Paris benzetmelerini bugün de duymak istiyor. Baltazzi’ye göre vahşi yapılaşma, birçok kentte olduğu gibi İzmir’de de yaşandı, eski dokular tamamen korunamadı. Turistlerin eskiye özlem duyduğunu söyleyen Baltazzi, her şeye rağmen zengin bir tarihin üstüne kurulu İzmir’in çok güzel bir kent olduğunu düşünüyor.

İzmir turizmi

Turizm duayeni Baltazzi ile sektörün detaylarına girmemek mümkün değil. 40 yılın tecrübeli bakışına göre çeşitlendirilebilir turizm, kent için henüz atılacak bir adım değil. Kadifekale’nin onarılması, Agora’nın tamamen gün yüzüne çıkarılması, tüm eserlerin sergilenebileceği büyük bir müze, Kemeraltı Çarşısı’na Kapalıçarşı vizyonunun getirilmesi Baltazzi’ye göre öncelikli adımlar. Kentin Roma, Helenistik, Ceneviz, Osmanlı dönemi miraslarına sahip olduğunu vurgulayan Baltazzi, tarih arayan turistler için büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu düşünüyor.

Mesleki kimliğiyle değil, kişisel olarak İzmir’i sorduk Alex Baltazzi’ye. Bir levantenden İzmir tanımı: “Ben bir İtalyan gibi bakamıyorum. İzmir benim her şeyim. Hatıralarım, sevgilerim, uğraşılarım burada. İzmir beni çok mutlu ettiği için şimdi İzmir için bir şeyler yapmaya çalışarak ona karşı borcumu ödüyorum. Aynı zamanda İtalyan Kültür Derneği başkanlığı yaptığım için Türkiye ve İtalya arasındaki kültürel ilişkilerde yer almak beni mutlu ediyor. İtalya Cumhurbaşkanlığı’ndan şövalye nişanı aldım. Tüm bunları İzmir’de kazandım nasıl sevmeyeyim bu kenti?”

 

Tez konusu olan Baltazziler ödül getirdi

Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu olan Nursel Manav’ın yüksek lisans tezinin konusunu Baltazziler oluşturdu. 19. yüzyıl mali tarihindeki önemli figürlerden olan Baltazziler’in işlendiği ‘Devlet-Banker İlişkileri Çerçevesinde Baltazzi Ailesi’ başlıklı tezle Manav, 5. Bankacılık ve Finans Tarihi Araştırma Yarışması’nda yüksek lisans dalında ödül aldı.

Atina’da yedi yıllık mahsur kalış

Baltazzi Ailesi’nin hayatında bir de acı tecrübelerle dolu Atina dönemi var. Çocukluğunu etkileyen dönemi anlatan Baltazzi, “Babam domuz avına çıkardı arkadaşlarıyla. Bir av macerası sırasında gözüne kurşun geldi. Atina’da çok iyi bir doktor olduğunu duyduk ve tedavi için gittik. Babamın ameliyatı başarılı geçti, görme yeteneğini tamamen olmasa da geri kazandı. Ancak o sırada 2. Dünya Savaşı başlayınca İzmir’e yedi yıl dönemedik. 10 yaşına kadar Atina’da yaşadım. Kötü bir dönemdi, ekmek-su yok, kıtlık var. Savaşı yaşayınca farklı bir insan oluyorsunuz sanki. Bombalar üstünüze yağarken, din, dil, ırk gibi kavramlar önemini yitiriyor, sadece insanlık kimliği kalıyor geriye. Daha barışsever, hümanist, belki biraz da hırslı biri oluyorsunuz.” diyor.

 

 

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©