Osmanlı’dan bugüne Kızlar Ağası Hanı
İzmir’deki hanların en büyüğü ve en görkemlisidir Kızlarağası Hanı. Mimari özelliği bakımından Osmanlı hanları arasında tek örnek olarak İzmir’in ticari yaşamında hala büyük önem taşıyor
Mimar :CİHAT KEMAL PEHLİVANOĞLU
“Her eser ustasıyla anılır...”
Osmanlı-İran savaşlarının durdurulup, “Kasr-ı Şirin Antlaşması”na dönülmesinden sonra İpek Yolu’nun Anadolu bölümünün tekrar ulaşım ağına girmesi, İzmir’de limanın önemini artırdı.
Doğudan İzmir’e gelen kervanların taşıdığı malların depolaması, pazarlaması ve tüccarlar ile kervanları barındırmak için yeni hana ihtiyaç bulunmaktaydı. Hacı Beşir Ağa’nın İzmir’den geçişi sırasında bu gereksinim kendisine aktarılmış olmalı ki, 1744’te daha sonraları Kızlar Ağası Han olarak anılacak Hacı Beşir Ağa Han ismiyle han inşa ettirilmiş ve uzun yıllar İzmir’de önemini korumuştur.
Döneminde 60-70 bin kişinin yaşadığı İzmir’de 1655 yılında Thevenot’un gezi notlarında limanı koruyan kalenin de bulunduğu belirtilmişti. Han kalenin mimarisine uygun taş bir yapı olarak yükselmiştir.
Hacı Beşir Ağa III. Ahmet padişahlığında haznedarlık yapmış, Kıbrıs ve Mısır sürgününden sonra Medine’de Şeyhülharem rütbesini giymiş ve “hacı” mertebesine yükselmiştir. Bir yılda inşası tamamlanan hanın bitirilişini Hacı Beşir Ağa görememiş, hanın inşasını takip eden sene yaşamını yitirmiştir.
Kentteki nadir Osmanlı eserlerinden olan han, kare formda oluşturulmuştur ve dikdörtgen geniş bir avluya sahiptir. Yaklaşık olarak 530 metrekare olan avlunun orta kısmında, geleneksel olarak bulunması gereken mescit ve şadırvan günümüzde bulunmamaktadır. Avlunun çeperlerinde odalar sıralanmıştır. Kızlar Ağası Han, uzun mesafe hanıdır, bu sebeple de iki katlı olarak inşa edilmiştir. Alt kat develer, yükler ve alım satım yapan tacirlerin, komisyoncuların buluşma noktası üst kat ise konaklama olarak kullanılmaktaydı.
Limanın giderek dolması, hanın kıyıdan arka planda kalmasına sebep olmuş ve dönemde yapının ön kısmında da bir kayma meydana gelmiş ve onarımı kısa zamanda yapılmıştı. 1778 yılında depremde yapı hasar görmüş ancak yangından etkilenmemiştir.
Hanın alt ve üst katında yer alan odalar, beşik tonoz bir koridora açılmaktaydı. Ön ve arka cephelerdeki pencerelerin hepsi düşey dikdörtgen formda ve düz atkılıydı. Taş sövelerin içinde kafes tarzı demir parmaklıklar bulunmaktaydı ve koruma bu şekilde sağlanıyordu. Taş söveli ve kemerli cümle kapısı beşik tonozlu bir koridora ve oradan da avluya açılmaktadır. Koridorun solunda üst kata çıkılan taş merdivenler yer almaktadır.
Hanın dış cephesinde özgün durumda başka açıklık ve dışa dönük dükkanlar bulunmamaktaydı.Uzun mesafe hanı olarak yıllarca hizmet veren Han, dökümcüler, tornacılar tarafından da bir dönem kullanılmıştır. O dönemde artık kervanların malları hana gelmiyor, sadece haberleri geliyor ve mallar görülemeden komisyoncular tarafından pazarlanıyordu.
Han çevresindeki arastalardan soldakinde çuval dikim atölyeleri ve sağdakinde ise mühür yapımcıları ve kumaşçılar yer almaktaydı. Diğer arastanın devamında Hisar Cami Meydanı’na ulaşılmaktaydı.
Kızlar Ağası Hanı giriş kapısının üst kısmında iki katlı olarak inşa edilmiş ve önemini korumuştur.
Kızlar Ağası Hanı, Kemeraltı'nda Halim Ağa Çarşısı'ndan Hisarönü’ne giden yol üzerinde, arka duvarı Hisar Camii avlusuna, bir yanı ise Bakır Bedesteni'ne bitişik yer almaktadır.
Üzerindeki kitabeye göre Hicri 1157 (1741) yılında I. Mahmud'un Kızlar Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bazı yazarlar, kitabedeki açık ifadeye karşın hanın inşa tarihini 1779 olarak belirtmektedir.
Hacı Beşir Ağa 1746'da ölmüş olduğu için 1779 yılı ancak 1778 depreminden sonra hanın onarılma tarihi olabilir. Han, Hacı Beşir Ağa'nın hayır eserlerini yaşatmak için vakfettiği binalardan biridir.
Kızlar Ağası Hanı İzmir’deki eski hanların ayakta kalmış en önemli örneğidir. Han iki katlı ve dört kapılıdır. Kızlar Ağası Hanı 1989 yılında restorasyon amacıyla yeniden inşa edilmek için kullanım dışı bırakılmıştır. Günümüzde restore edilmiş haliyle hizmet vermektedir.
İzmir’deki hanların en büyüğü ve en görkemlisidir. Anıtsal bir özelliğe sahip olduğu gibi, mimari özelliği bakımından tek örnek olması Osmanlı hanları arasında özgündür.
1598 yılında yaptırılan ve günümüzde İzmir'in en büyük camisi olan Hisar Camii'nin batı yönünün birkaç metre yakınına inşa edilmiştir. Bu yön hanın doğu tarafını oluşturmaktadır. Batı cephesi, Halimağa Çarşısı’nın karşısında, eski keresteciler, bugünkü 871. sokak üzerindedir.
Geniş bir alana yayılan Han'ın alt katının güneyinde bir, bugünkü adıyla Cevahir Bedesteni kuzeyinde iki (Bakır Bedesteni ile Çuha Bedesteni), doğusunda ise bir koridor uzanır.
Üst katta avluya bakan, beş sütunlu, altı sıra kemerli, yegâne revakı ve cephesindeki bindirme konsollar üzerindeki çıkma cumbalı şahnişinleri sebebiyle Osmanlı han mimarisi arasında sayılmaktadır.
Dükkânları eski ismiyle Çankırılı Sokağı’na bakan, tek katlı bir ek bölümü daha vardır. Bu bölüm 1745’te “Saçmahane” olarak inşa edilmiştir. Güney koridoruna ait dış duvara yaslanan ve Han çatısı altında bulunan bu sıra mağazaların, hanın inşasından hemen sonra 1745 yılında Saçmahane olarak Han’a ilâve edildiğini vakfiyesinden izliyoruz (Bugünkü 906. Sokak). Kuzeydeki birinci koridor (Bakır Bedesteni) 902. sokak, bu gün lokantaların bulunduğu sokaktır, 1746 yılında, Han’ın ön cephesinin restorasyonu esnasında inşa edilerek Han'a eklenmiştir.
Bakır bedestenine bitişik ve paralel olan, kuzeydeki ikinci koridor ise bir kapısı ile Hisar Camisi avlusuna, diğer kapısı ile Halimağa Çarşısı karşısına açılan ve günümüze, Han'ın diğer kısımlarına göre en sağlam ve orijinal şekliyle ulaşan bedestendir. İlk yıllarda bedestene kofracı (hasırcı) esnafı hakimdi. Daha sonraları Han'ın üst katındaki çuhacı esnafının aşağıya inmesiyle Çuha Bedesteni ismini almış ve Han'ın en önemli bedesteni durumuna gelmiştir. Bakır Bedesteni ile tam orta yerlerindeki bir kapı ve geçit ile birbirlerine bağlanmaktadırlar.
Restorasyondan önce; revak sıra kemerleri ile birlikte batı galerisini örten beşik tonozlar tamamıyla yıkılmış bulunuyordu. Sütunlar, onları birbirine ve binaya bağlayan gergi demirleri sayesinde restorasyon öncesine kadar ayakta kalabilmişlerdir.
Restorasyon sonrası özgünlüğü tartışmalı olan yapının İzmir ticaret hayatında önemi büyüktür.
Anılarla yaşayan eserlerimizden büyük han Kızlar Ağası Hanı, Kemeraltı bölgesinin varış noktasıdır.