“İzmir güzel insanların ülkesidir”

İzmir’in önde gelen turizm duayenlerinden Güman Kızıltan, güzel bir sahil şehri olan kentin gerekli koşullar yerine getirildiğinde vazgeçilmez bir cazibe merkezine dönüşebileceğini söylüyor.

Röportaj:CEYDA ADAR  

Yıllardan beri turizme hizmet veren bir duayen Güman Kızıltan. 1963 yılında başlayan turizm alanındaki serüveni, bugün turizm yatırım danışmanlığı ile devam ediyor. Uzun yılların kendisine kattığı deneyimle, bir başka bakıyor İzmir’e. Bir İzmir sevdalısı olarak İzmir turizmine üzülerek de olsa bakışı, yine de doğru atılımlar ve projeler ile İzmir’in istenilen noktaya geleceği görüşünde.

- İzmir gerek turizm alanında gerekse kültürel ve tarihsel anlamda çok önemli mirasa sahip. İzmir’in bir dünya kenti olabilmesi için ne gibi çalışmalar yapılması gerekiyor?

KIZILTAN: İzmir zaten iyi bir geçmişi olan bir şehir… Ancak dünya kenti olmanın, daha doğrusu marka kent olmanın kendine has, uluslararası kuralları var. Nedir bunlar? Bir defa uluslararası nitelik kazanması lazım… İki, dünyadaki insanların ilgisini çekecek bir takım özelliklere sahip olmalısınız. Yani insanlar bir yere bir şehri görmek, öğrenmek, gezmek için gelirler. Şimdi İzmir’i ele alırsanız, İzmir’e eskiden daha çok yabancı geliyordu. Neden geliyordu? Çünkü ilk bilinen noktalarından bir tanesiydi İstanbul’dan sonra. Özellikle Türkiye’ye gelen bütün yabancı heyetler, Ankara ve İstanbul’daki temaslarını tamamladıktan sonra İzmir’deki tarihi harabeleri, özellikle Selçuk ve Bergama gibi yüzük taşı dediğimiz iki yeri de ziyaret fırsatı elde ediyorlardı. Fakat bugün artık Türkiye turizmde bir 1963 senesinin seviyesinde değil. Dünyada beş ile yedincilik arasında bir yerde kendini kabul ettirmiş bir ülke. Bunun da nedeni, diğer varlıklarımızın da ortaya konmasıdır. Mesela bir Antalya yaratılmıştır. Bir Göreme yaratılmıştır. Buradaki altyapılar geliştirilmiştir. Dolayısıyla cazibe merkezleri birdenbire artmıştır.

- Peki, İzmir ne yapmalı bu noktada?

KIZILTAN: İzmir’in bir defa cazibesini artırması lazım… Bu cazibe artışı nasıl olur? Burayı cezp edici imkanları ortaya çıkarmak lazım. Nedir? Kadifekale ve çevresinin ıslah edilerek gecekonduların oradan yıkılması, oranın şehri gezdirecek, seyredilecek bir nokta haline getirilmesi lazım. Agora’nın ıslah edilmesi lazım… Agora ıslah edilirken oradaki varlıkları, tiyatroları vesaireleri ortaya çıkardıktan sonra onun şehrin ticari hayatıyla entegrasyonunun sağlanması lazım. Yani insanlar bütün gün harabe gezmez ya da bütün gün bir yerde oturmaz. Belli yerleri gezecektir, bu nedenle şehrin güzel görünmesi lazım. Mesela Kültürpark tıpkı Danimarka’daki Tivoli Parkı gibi eğlence, kültür faaliyetlerinin ve orijinal yeme-içme tesislerinin bulunduğu mahal haline getirilmeli. Çünkü fuar taşınıyor biliyorsunuz. Kültürpark’ın yeniden dizayn edilmesi lazım. Ama nasıl? Kültür, eğlence gibi etkinliklerin, konserlerin ve kongrelerin yapıldığı, bir kongre sarayının olduğu bir yer olarak… Bunun dışında otel altyapısının kuvvetlendirilmesi lazım İzmir’in. Bugün İzmir’de artık kongreler 10 bin kişiye kadar hitap etmektedir. Ben 10 bin kişiyi bir tarafa bırakıyorum, İzmir’in 5 bin ile 7 bin arası katılımcıyı ağırlayacak kongre merkezine kavuşturulması lazım. Artı, kongrelerin vazgeçilmez bir şartı vardır: Kongreye iştirak edenler, kongrenin sonunda bir gala yemeğinde buluşurlar. Kaç kişiyse o kadar insan bir yerde oturup birlikte yemek yerler. Ben şimdi size soruyorum: İzmir’de bin kişiyi bir arada yedirip içireceğiniz bir mahal var mı? Yok. Ne var İzmir’de şu anda? Bin 200 – bin 700 kişilik bir salon var. Ama bin 700 kişilik bir yemek yiyecek yer yok. Ancak bahçede yerse olur. Onun için İzmir, büyük çapta kongreleri şu anda alıp, düzenleme mahalli olarak literatürlerde yer alamaz. Bu altyapılarının tamamlanması lazım. Ayrıca, gelen insanların eğlenebilecekleri, rahat bir şekilde dans edebilecekleri gece kulübü gibi yerler yapılmalı. Onun dışında kültür merkezlerinin olması lazım. Güzel tiyatroların, operaların olması lazım…

- Aslında İzmir bu gibi merkezlere sahip ama kapasitesi yetersiz diyorsunuz…

KIZILTAN: Evet; mevcut olanlar müsait olmayan sahnelerde yapılmaktadır. Buraya gelen turist, dünyada bunların mükemmellerine sahip yerleri görmüş insandır. Dolayısıyla buraya gelecek insan, burada da aynı mükemmeliyeti görmek ister. Şu anda var ama kifayetsiz. Mesela Güzelyalı’da açılan Ahmed Adnan Saygun Kültür-Sanat Merkezi açıldı. Orada konser meselesi büyük ölçüde halledildi. Aynı şekilde opera salonu ve bale gösterilerinin yapılacağı uygun sahneler lazım. Burada uluslararası nitelikte ve mükemmellikte konserleri, sanat gösterilerin olması ve bunların tanıtılıp programlarının çok önceden hazırlanıp ilan edilmesi lazım. Dünya merkezlerinin iki senelik programları hazırdır.

- Peki sadece fiziki şartların düzeltilmesiyle sorun çözülebilir mi?

KIZILTAN: Diyelim ki İzmir’de bunların hepsini yaptık, altyapı tamam ama iş bitmiyor. Profesyonel yönetimleri lazım bunların. Uluslararası organizasyonlarla entegre özel yönetimlerinin kurulması lazım. Sadece Türkiye içi değil, bunun Türkiye dışında da entegrasyonunu yapacak yönetimler lazım. Dünyaca meşhur bir sanatçıyı öyle telgrafla çağıramazsınız. Dünyayı, sanatı, organizasyonu bilen, birkaç lisanı çok iyi konuşabilen insanların yönettiği organizasyonlar lazım. Şimdi bunlar olmadığı müddetçe İzmir’de turist gelsin diye bir faaliyette bulunmak bence yanlıştır 

İzmir’in mega müzesi Efes’tir

- Örneğin İzmir’e bir Mega Müze kurulması tartışılıyor. Bu tür çalışmalar cazibeyi artırır mı?

KIZILTAN: Benim müzeye hiç itirazım yok, yapılsın. Ama önce şunu sormak lazım: İzmir’in en büyük cazibe unsuru Efes Harabeleri’ni geceleyin gezebiliyor musunuz? İşte size mega müze. Yazın sıcakta rahatlıkla gündüz gezebiliyor musunuz? Oradaki ışıklandırma tesisatı yetersiz. Ama Mısır ne yapmış Karnak’ta harabeleri? Gündüz de, gece de gezdiriyor. Gündüz gezdirdiğinin beş misli fiyatına gece gezdiriyor. Çünkü İzmir’deki gibi iklim sıcak… Bence yapılması gereken birinci iş, Efes’in gelirleriyle, Efes Müzesi’nin en azından beş kat genişletilmesi lazım. Efes Harabeleri düzenlenmeli, ses ve ışık düzeni uluslararası standartlarda kurulmalı. İşte İzmir’in ultra mega müzesi Efes Harabeleri’dir, Bergama Harabeleri’dir. Şehirde böyle bir müze yapmayalım mı derseniz, hayır karşı değilim. İzmir’de de Ege Medeniyetleri diye bir müzenin yapılması taraftarıyım. Ama yalnız Ege Müzesi’nin yapılması tek bir cazibe unsuru olur, onlar kafi değildir. Bütün bu söylediklerim, birbiriyle entegrasyon içinde yapılırsa İzmir’i hiç kimse tutamaz. O zaman İzmir’e bugünün beş değil 15 misli daha turist akar. 

- İzmir’de turizm dendiğinde ilk akla gelen yer Çeşme. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

KIZILTAN: Çeşme bir cazibe unsuru ama Çeşme yanlış kullanılıyor. En aşağı 20-25 tane beş yıldızlı otel lazım Çeşme’ye. Çeşme’nin esas unsuru termaldir. Çünkü Ilıca’da, Yıldızburnu’nda denizin içinde 24 tane termal kaynak, deniz suyuna karışır. Çok durgun havalarda gidin oraya, denizin üzerinde öbek öbek kaynayan sular görecesiniz orada. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kaynak yok. Ama kaç kişi İzmir’den termale gidiyor? Orada termal var mı? Yok. Termal suyu otellere vermişler. Termal tedavi merkezleri nerede? Yok. Termal yanlış kullanılmaktadır. Termal, termal merkezlerinde tedavi maksadıyla kullanılır ve en karlı unsurlardan biridir. Çünkü gelen asgari 21 gün kalır. Termal tesislerinizi ve tedavi ünitelerinizi tamamlayacaksınız. Dünya çapında sağlık ünitelerinizi kuracaksınız ve sağlık elemanlarını yetiştireceksiniz. Bunları barındıracak otelleri inşa edeceksiniz. Şu andaki sayı kafi değildir. Ondan sonra da eğlence ve yan üniteleri yapacaksınız. Mesela diş tedavi üniteleri. Dünyada en pahalı şey, göz tedavisiyle diş tedavisidir. Oysa Türkiye’de çok ucuzdur. Buraya gelen, 21 gün içinde dişlerini de yaptırır. Bu da ekstra bir kazanç unsurudur. Ama bunların hiçbiri bugün Çeşme’de yoktur.

Başarı için insan memnuniyeti şart 

- Küresel kriz turizm sektörünü de olumsuz etkiledi. Krizden en az etkilenmek için önerileriniz neler? 

KIZILTAN: Dünya ekonomisini incelerseniz, ekonomik krizler zaman zaman olacaktır. Krizsiz bir dünyayı tasavvur etmek, ona göre kendi hayatınızı veya ticaret unsurunuzu, turizminizi tanzim etmeniz son derece yanlıştır. Her zaman tedbirli olacaksınız. Bir defa, turizmin en önemli hassasiyeti şudur: turizm ekonomisi ve ticaretinin ana kaynağı insandır ve insanın memnuniyetidir. Eğer bunu başaramıyorsanız turizmde başarı kazanmanız mümkün değildir. Şimdi diyeceksiniz bana, ekonomik krizler bunu etkilemez mi? Gayet tabii ki etkiler. Her şeyden evvel şunu düşünmek lazım: Türkiye, orta ve ortanın altı gelir gruplarına hitap eden bir turizm yapmaktadır. Dolayısıyla burada riski çok fazladır. Onun için Türkiye’nin her zaman bu risklere önlem alıcı bir düzeni kendisine rehber etmesi lazım. 

- İzmir’e turizm alanında yatırım yapmak isteyenlere önerileriniz neler olur?

KIZILTAN: Bir defa şehir otellerini geliştirmelerini tavsiye ederim. Bu yavaş yavaş butik otel tarzında gelişmeye başladı. Hatırlarsınız bir ara İzmir’de otellerin çoğu kapalıydı. Bunların açılması, büyük bir isabet olmuştur. Bunun gibi en aşağı 4-5 tane daha beş yıldızlı otelin İzmir’de açılması lazım. Butik otellerin çoğaltılması lazım. Bunun yanında bu otellere kazanç unsuru olarak da kongre turizminin, sergi ve fuarcılığın geliştirilmesi için gereken altyapının tamamının yapılması lazım. Bunlar yapılmadan oteller de gelişmez. Bunun yanında az önce ifade ettiğim gibi Kadifekale’den başlanmalı. Şehrin panaroma merkezi orada. Orası bir temaşa, cazibe, oturup istirahat edilecek ya da yeme-içme niteliğinde donatılmış bir yer olması lazım. Orada özel sektör ve belediyelerin el ele vererek bu projeleri yaratması lazım.

İzmir yaşanacak bir şehirdir!

- Uzun yıllardır İzmir’de yaşayan, İzmir’e gönül vermiş biri olarak “İzmir” deyince aklınıza ilk neler geliyor?

KIZILTAN: İlk aklıma gelen, güzel bir sahil şehri olduğu… İkincisi, adalar kültürünün, Akdeniz kültürünün hakim olduğu bir yer. Yeme-içme kültürünün çok ileri olduğunu düşünürüm hep. Özellikle, sebze ve deniz mahsullerinin ön planda olduğu bir yerdir. Yeme-içme kültürünün sebze ağırlıklı daha doğrusu ot ağırlıklı olduğu bir yerdir. Tabii İzmir deyince ilk akla gelenlerden biri de rahat insanların ülkesidir burası. Ve güzel insanların ülkesidir. Ve iklim şartları itibarı ile de insan çalışmalarında çok çabukluk ve acelecilik pek yoktur. Ama İzmir yaşanacak, güzel bir şehirdir, tüm eksikliklerine rağmen.

 

Turizme yıllarını verdi

Güman Kızıltan: Ekonomist- yatırım uzmanı, köşe yazarı, 1968’den bu yana turizmci. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda, İzmir, İstanbul Bölge Müdürlükleri, Tanıtma Genel Müdür Yardımcılığı, Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Ayrıca; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Turizm Müşaviri olarak Londra- Kopenhag- Roma Büyükelçiliklerimizde görev yaptı. Turizm Bankası Yönetim Kurulu Üyesi oldu. 1992 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. EBSO’da genel sekreterlik yaptı. Halen, özel olarak turizm yatırım danışmanlığı ve müşavirliği yapıyor. Gözlem Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi ve köşe yazarı olarak her hafta yazı yazıyor. İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) kurucusu ve halen denetçisi.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©