Ayasuluk Kalesi
Efes’te yaşamın tanığı
Yazı: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Büyükkolancı / Ayasuluk Tepesi ve St. Jean Anıtı Kazı Başkanı
Fotoğraflar: Yrd.Doç.Dr. Mustafa Büyükkolancı / RK arşivi
Kale, Anadolu ve dünya arkeolojisinin en önemli merkezlerinden Efes’in hem ilk hem son yerleşim alanı olan Ayasuluk Tepesi’nde yer alıyor. 5 yıldır yürütülen kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkarılan ve 2012 yılı Eylül-Ekim aylarında ziyarete açılması planlanan Ayasuluk Kalesi’nin, antik kentin tarihine yeni bir boyut kazandırması bekleniyor.
Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülen Ayasuluk Tepesi ve St. Jean Haç Kilisesi’ndeki kazı ve onarım çalışmaları 2007 yılından bu yana Ayasuluk İç Kalesi’nde yoğunlaşmıştır. Batı Sur duvarlarındaki projeli restorasyon çalışmaları ile İç Kale’nin ziyaretçiler için tehlike arz eden bölümünde iyileşme sağlanırken, yapılan kazılarda daha önce İç Kale’de var olan Kale Camii, hamam, sarnıçlar ve konutlara...
2009 yılında önemli bir yapı olan Kale Köşkü de eklenmiştir. Daha önce yazılı kaynaklarda adı geçmeyen, ancak 1670 yılında İngiliz gezgin John Covel’in çizdiği Ayasuluk gravüründe kale içinde cami ile birlikte gösterilen iki katlı bu yapının kalıntıları, kaleyi görsel olarak daha da zenginleştirmiştir.
Efes’in İlk Yerleşim Yeri Ayasuluk Tepesi
İzmir’in Selçuk ilçesinin merkezinde yer alan ve uzun yıllar Efes’in en geç dönem (Bizans ve Aydınoğulları Çağı) yerleşmesi olarak bilinen Ayasuluk Tepesi’nde 1990 yılından sonra Efes Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kazılar, Efes’in tarihini tamamen değiştirmiştir. MÖ 1050 yıllarında Yunan kolonistler tarafından kurulduğu söylenen ve yazılan Efes’in çevresindeki höyüklerde yaşamın Neolitik Döneme (MÖ 6500), Ayasuluk Tepesi’nde ise İlk Tunç Çağı’na (MÖ 3000) kadar indiği ve tepenin ilk Efes yerleşmelerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Hitit İmparatorluk Dönemi’nde Batı Anadolu’da Hititlere yarı bağımlı Arzawa-Mira Krallığı’nın başkenti olan Apasas’ın da Ayasuluk Tepesi (I. Efes) olduğu yeni buluntularla neredeyse kesinleşmiştir. Bu durumda MÖ 1500-546 yılları arasında Efes Körfezi çevresindeki en önemli yerleşimin Ayasuluk Tepesi’ndeki kent veya kale (Apasas) olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Efes çevresinde bu döneme ilişkin buluntular, şimdilik sadece Ayasuluk Tepesi ve bağlı kült yeri Artemis Tapınağı’nda ortaya çıkmıştır. Önceleri “Apasas”, daha sonra “Ephesos” adıyla anılan ve Artemis Tapınağı’nı da kapsayan bu kale yerleşmesi, Lydia Kralı Kroisos kenti alıncaya kadar (MÖ 546) anakent konumundaydı. Kroisos’un zorlamasıyla Artemis Tapınağı çevresindeki düzlükte yeni yerine taşınan Arkaik Dönem kenti (II. Efes) Büyük İskender’in aldığı kenttir. Onun generallerinden Lysimakhos tarafından MÖ 300 yıllarında yeniden kurulan Helenistik Dönem Kenti (III. Efes-Şimdiki Efes) Roma Çağı’nda Asia Eyaleti’nin başkenti olmuştur. Ancak kent Bizans Çağı’nda tekrar yer değiştirmek ve I. Efes’in kurulduğu Ayasuluk Tepesi’ne taşınmak zorunda kalmıştır.
İncil Yazarının Mezarı Ayasuluk’ta
Ayasuluk Tepesi’nin güneyini kaplayan İncil Yazarı Aziz Yuhanna (St. Jean) Haç Kilisesi’nin geçmişi Roma Çağı’na kadar inmektedir. 2. yüzyıl başında ortaya çıkan bir Hıristiyan geleneğine ve inancına göre, Teolog Yuhanna (St. Jean Theologos) İsa’nın en sevdiği genç havarisi, aynı zamanda İncil’in (Yuhanna İncili) ve Apokalypse’in yazarıdır. Ömrünü Efes ve Batı Anadolu’da Hıristiyanlığın yayılmasına adayan havari, yaklaşık 100 yılında ölmüş, vasiyeti üzerine Ayasuluk Tepesi’nin güney yamacına gömülmüştür. Önce kendisi için basit ve gizli bir mezar anıtı yapılmış ve bu mezarın üzerine 5. yüzyılda ahşap çatılı bir bazilika inşa edilmiştir. 6. yüzyıldaki depremlerde kullanılamaz hale gelen bazilikanın yerine İmparator Jüstinianus (527-565) ve karısı Theodora (ölümü 548) tarafından haç planlı, kubbeli, yeni ve büyük bir kilise inşa edilmiştir. Efes halkının 7. yüzyıldan sonra Ayasuluk Tepesi’ne taşınması ile St. Jean Kilisesi de Efes’teki eski Piskoposluk Kilisesi’nin yerini almıştır. Artık Efes Artemis Tapınağı’nın ününü ve görevini Orta Çağ boyunca “Haç Kilisesi” olarak anılan Aziz Yuhanna -St. Jean Kilisesi üstlenmiştir. Ayasuluk’taki kent (IV Efes) zamanla St. Jean adıyla bağlantılı olarak “Hagios Thelogos- Ayios Theologos” (Kutsal Teolog), “Ayios Logos” (Hikmet-Kutsal Söz) ve “Altolougo” adıyla anılmaya başlamıştır.
Hagios Thelogos’tan Ayasuluk’a
1304 yılında Türklerin eline geçtikten sonra “Hagios Theologos”tan dolayı “Ayasuluk” adını alan kent, 1348-1390 yılları arasında Hızır Bey ve İsa Bey Dönemi’nde Aydınoğulları Beyliği’nin başkenti olmuştur. İsa Bey Dönemi’nde Ayasuluk’ta inşa edilen İsabey Camii, Türk İslam Mimarisi’nin önemli örnekleri arasındadır. 1390 yılında Osmanlı topraklarına katılan Ayasuluk; Ankara Savaşı sonrası (1402) Timur tarafından Umur Bey’e verilmişse de Cüneyd Bey’le Umur Bey arasında kent için mücadele yaşanmış ve kent II. Murad Dönemi’nde (1430) Osmanlı topraklarına katılmıştır.
1430-1700 yılları arasında İzmir ve Kuşadası’nın gelişmesiyle bölgenin ikinci sıradaki liman kentlerinden biri haline gelen Ayasuluk, daha sonra ıssızlaşmıştır. 1870’ lerde inşa edilen Aydın-İzmir demiryolu ve aynı yıllarda başlanan Efes Artemis Tapınağı ve Efes kazıları, zamanla kentin tekrar canlanmasını sağlamış, Cumhuriyet öncesinde “Selçuk” adını alan 30 bin nüfuslu turistik ilçe, “V. Efes” olarak anılmasını sürdürmektedir.
İç Kale Kazıları
Ayasuluk İç Kale kazılarında 2007-2008 yıllarında Kale Camii, güneyinde “Güney Teras Evleri” olarak tanımlanan 15 odadan oluşan 3 adet konut ve güneyindeki Arnavut kaldırımlı yol kazılarak ortaya çıkarılmıştır. Konutlar Bizans Dönemi’nden itibaren genellikle kaledeki askerlerin (savaş dönemlerinde halkın) kullandığı alt katları ahır, üst katları yaşam odaları şeklinde kullanılıyordu.
Kale Köşkü Kazısı
2009 yılında Kale Hamamı güneyindeki yaptığımız kazılarda kare planlı bir yapı bulunmuştur. 12,34 x 11,5 metrekarelik dış ölçülere sahip yapının kuzey duvarı 4 metre, diğer duvarları ise ortalama 1,5 metre yükseklikte kalabilmiştir. 1,10 metre kalınlıktaki duvarları taş, tuğla ve kireç harcı kullanılarak inşa edilmiştir. Yapının en ilginç bölümleri doğu ve güney kapılarıdır. Güney-batı köşeye yakın olan güney kapıya ait iki mermer söve bloku kapının önüne düşmüş vaziyette bulunmuş ve kazılar sonrası ayağa kaldırılmıştır. Doğu kapısının eşiği ve söve bloklarının alt üç sırası sağlam kalabilmiştir. Söve silmesinin alt kısmındaki düğüm motifinin aynısı İsabey Camii doğu kapısında da işlenmişti. Ancak şimdi maalesef yerinde olmayan bu bezeme ve kapı üzerindeki dua yazıtı, 1850 yılı sonrasında sökülüp İzmir Basmane Çorakkapı Camii’ne, mihrap bloğu ise Kestane Pazarı Camii’ne taşınmıştır. Kapı süslemelerindeki İsabey Camii ile olan bu yakın benzerlik, kale içindeki bu yapının ilk olarak Aydınoğulları Dönemi’nde İsa Bey tarafından camiyi yapan mimar ve ustalara ısmarlanıp “Bey Köşkü” olarak inşa ettirildiğini gösterir. Osmanlı Dönemi’nde Dizdar (kale muhafızı) veya Komutan Köşkü olarak kullanıldığı anlaşılan yapının üst katının benzerlerinde olduğu gibi ahşaptan ve balkonlu olduğu düşünülmektedir. Daha sonraki kullanım evrelerinde de ana mekân bazı onarımlar geçirmiş ve son kullanıldığı evrede çevresine odalar eklenmiştir. Sonuç olarak Ayasuluk İç Kalesi, 2009 yılında daha önce hiç bilinmeyen önemli bir yapıya kavuşmuştur. Konum olarak kente hakim noktada kuzey rüzgârlarına kapalı olan bu kare planlı ve iki katlı olması gereken yapının en azından 1670 yılına kadar kullanıldığı, İngiliz Gezgin John Covel’in Ayasuluk gravüründe yer almasından anlaşılmaktadır.
St. Jean Kilisesi Güneydoğu Alan Kazıları
2010 yılında St. Jean Kilisesi güneyindeki yeni kazı alanında çalışmalara başlanmıştır. Burada Efes’ten 7. yüzyılda Ayasuluk Tepesi’ne ve St. Jean Kilisesi yakınına taşınan Piskoposluk Sarayı’nın olabileceği tahmin edilmektedir. Alanın güney yarısında yapılan kazılarda 21.00 x 22.50 metre ölçülerinde büyük bir sarnıç bulunmuştur. Sarnıcın dokuz kubbe ile örtülü ve derinliğinin en az 4 metre olduğu anlaşılmaktadır. İki yılda 1.50 metrelik üst bölümü kazılan sarnıcın en önemli özelliği Selçuk içinde doğu- batı yönünde uzanan Bizans Dönemi su kemerlerinin son durağı olmasıdır. İçme suyunun kapalı sistemle bu yüksek noktadaki sarnıca ulaşarak, Haç merkezi olan St. Jean Kilisesi’nin ve sarayın su ihtiyacını karşıladığı düşünülmektedir. Kazılar sonunda sarnıcın kubbeleri yıkıldıktan sonra içinde konutlar ve işliklerin inşa edildiği anlaşılmıştır. Burada sarnıç taban seviyesine ulaşmak için en az üç yıl daha çalışmak gerekecektir. St. Jean Kilisesi güney-doğusundaki büyük sarnıcın içine, 1300’lerde kubbeleri yıkıldıktan sonra Aydınoğulları Beyliği Dönemi’nde sarnıç çevre duvarları da kullanılarak basit odalar inşa edilmiştir. Fatih Dönemi’ne kadar (1470) kullanılan odalardan birinde bulunan ezme taşları, burasının olasılıkla zeytinyağı işliği olarak kullanıldığını göstermiştir.
Restorasyon Çalışmaları
Ayasuluk İç Kale ve St. Jean Kilisesi’ndeki restorasyon çalışmaları 2008 yılından itibaren acil onarım gerektiren Kale Batı Girişi ve Kale Camii Minaresi’nde gerçekleştirilmiştir. Selçuk Belediyesi’nin desteği ile yapılan onarım çalışmalarında ayrıca St. Jean Kilisesi Vaftizhane ve Hazine Dairesi duvarlarındaki acil onarımların yanı sıra içinde freskler olan Şapelin çatısı da yenilenmiştir.
İç Kale Batı Sur Duvarları ve Kulelerinin Restorasyonu
Kalede ilk restorasyon çalışması, 1963 yılında Efes Müze Müdürlüğü tarafından güney ve doğu sur duvarlarında yapılmıştır. 2009 yılında kabul gören TÜBİTAK projemizdeki proje yaptırma olanağından yararlanarak, İzmir’de özel bir büroya (ASMİRA) yaptırdığımız Batı Sur Duvarları röleve, restitüsyon ve restorasyon projemiz İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13.05.2010 tarihli ve 5762 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Proje doğrultusunda batı sur duvarlarının restorasyonu iki etap halinde yapılmıştır. 2010 yılında en güneydeki Batı Kule 1- Batı Kule 3 arasındaki toplam 50 metrelik bölümde yapılan onarımlarda iki kule ve bunların arasındaki beden duvarlarında dendane (ahşap hatıl) seviyesine ulaşan onarımlar yapılmıştır. 2010 yılı onarımları Bölge Koruma Kurulu tarafından incelenip beğenildikten sonra 2011 yılında Batı Sur duvarları II. Etap çalışmalarına başlanmıştır. Batı Kule 3-Batı Kule 5 arasındaki 55 metrelik bölümde 2010 yılında olduğu gibi projeye uygun sur beden duvarları ve kulelerin onarımı tamamlamıştır.
Sonuç olarak 2010 ve 2011 yıllarında İç Kale Batı Sur duvarlarında toplam olarak 105 metrelik bölümde hidrolik kireç harcı ve orijinal malzeme kullanılarak, projeli onarım çalışmaları yapılmıştır. Böylece kalenin batı cephesi ziyaretçiler için tehlikesiz hale gelirken, kalenin ziyarete açılmasını engelleyen önemli bir faktör yok olmuştur. Başkanlığını yaptığım bilim ekibi tarafından 2007 yılında başlayan Selçuk- Ayasuluk Kalesi ve St. Jean Anıtı kazı ve onarım çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izinleri ve kazı çalışmalarına desteği ile yürütülmektedir. 2008 yılından itibaren Selçuk Belediyesinin kaledeki onarım çalışmalarına yaptığı kapsamlı işçi, usta ve malzeme desteği çok önemlidir. Selçuk-Ayasuluk Kalesi daha önce söz verildiği gibi 2012 yılı Eylül-Ekim aylarında ziyarete açılacak duruma gelecektir. Açılışın Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay tarafından yapılması, emeği geçenleri ve her yanı tarih kokan ilçemizi onurlandıracaktır.