Barok esintilerin izinde Salepçioğlu Camisi

Kendine özgü ve barok esintiler taşıyan mimarisiyle İzmir’in en göz alıcı camilerinden olan Salepçioğlu Camisi, ambiansı ile ziyaretçilerini büyülüyor. İzmir Ticaret Odası tarafından 2012 yılının Mart-Eylül ayları arasında restore ettirilen cami, anıtsal yapısıyla da Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na ihtişam katıyor

 Yazı: Yrd. Doç. Dr. Hasan Begeç / DEÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü   

Fotoğraflar: Derya Şahin - Onur Şan

 Salepçioğlu Camisi, 1897-1907 yılları arasında, Salepçizade Hacı Ahmet Efendi’nin vasiyeti gereği İzmir Kadısı Mehmet Emin Efendi’nin nezaretinde inşa edilmiştir. Esnaf Şeyhi Mahallesi’nde, eski adıyla Şamil Sokak, şimdiki adıyla Dr. Faik Muhittin Adam Sokağı (850 sokak) üzerinde, Kemeraltı Caddesi ve Birinci Beyler Sokağı ile Kestelli Caddesi arasında kalan bölgede, eski Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarından Büyük Salepçioğlu Han’ın arkasında yer alır. Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarının yerinde bugün Salepçioğlu Çarşısı bulunur. 

Cami, kuzeyinde bulunan bu çarşısının içinden geçildiğinde Kemeraltı ile ilişkilenir. İzmir’de 20’nci yüzyıl başlarında inşa edilen camilerden biri olan Salepçioğlu Camisi’nin en önemli özelliği fevkani (üst katı olan) bir yapı olmasıdır. Üst kat cami, alt kat medrese olarak ana simetri ekseni üzerinde bir bütünlük içinde tasarlanmıştır. Aynı yapıda cami ve medresenin olduğu diğer bir örnek Bursa’daki Hüdavendigar Camisi’dir. Ancak Hüdavendigar Camisi’nde, Salepçioğlu Camisi’nden farklı olarak medrese üst katta, cami ait katta yer alır. Bu açıdan da cami ilginç bir örnek oluşturur.

Caminin dikkat çeken bir diğer özelliği büyük bir vakfiyeye sahip ‘vakıf eseri’ olmasıdır. Camiyi yaptıran Salepçizade Hacı Ahmet Efendi, 16 Rebi ül- evvel 1311 tarihinde hazırlattığı vakfiyesinde yaklaşık 80 adet dükkan ve iki büyük hanın gelirlerini cami için kullanılmak üzere bırakmıştır. Cami, Kemeraltı’nda eğimli yamacın başladığı yerde, mihrap (güney) tarafında 2 metre kadar hafriyat yapılarak düzleştirilen arazi üzerinde, üç tarafı demir parmaklıklı geometrik bir bahçe içinde inşa edilmiştir. Doğu cephesinde camide kullanılan kırmızı taştan yapılmış bir de havuz vardır. Salepçioğlu Camisi’nin 1904 yılında yapılan ön (kuzey) ve doğu cephesinin çizimleri günümüzde caminin son cemaat mahallinde sergilenmektedir. Bu çizimlerde doğu cephesi kubbesiz çizilmiş ve inşaat sırasında karar verilerek medrese altına yapılan bodrum kat ilavesi de gösterilmemiştir.

Camide medrese olan zemin kat duvarları, kırmızı ve koyu nefti (yeşil) renkli kesme taşların ardışık uygulanması ile inşa edilmiştir. Söveler ve avlu demir korkuluklarına destek olan babalar kırmızı taştandır. Cami kitlesi olan üst kat, koyu nefti (yeşil) renkli kesme taş duvarlara beyaz mermer söveler ve tamamı ön cephede bulunan, mermer kaplı dört pilastr ilavesi ile inşa edilmiştir. Caminin giriş cephesi, rüzgarlığı, mahfel pencerelerinin önündeki balkonları, cepheyi düşey panolara ayıran pilastrları ile dikkat çekmektedir. Yan cephelerde de pilastrlar ile cephenin düşey panolara ayrılması tekrarlanmıştır. Mihrap cephesi, mihrap bölümünün çıkıntısı dışında diğer cephelere göre daha sade bırakılmıştır.

Zamanının en gelişmiş yapı teknolojisi

Ana girişin iki yanında, dışarıda ve içeri girince iki yanda dört adet mermer çeşme vardır. Bugün içerideki çeşmelerden biri, dışarıdaki çeşmelerden ise girişin solundaki ikisi kullanılmaktadır. Cami; zemin katta, merkezi girişi dik kesen doğu batı yönlü bir geçitle ikiye ayrılır. Yol tarafı günümüzde Kuran kursu dershane odaları olarak kullanılmaktadır. Güney (kıble) tarafı -caminin altına gelen kısım- ise etrafı demir korkuluklarla çevre dolaşımından ayrılan bir namazgah bölümü ve bunun iki yanında merdivenle çıkılan, altlarında bodrumları bulunan her bir yanda iki oda olmak üzere toplam dört oda ile tasarlanmıştır. Caminin bir diğer özelliği odalarda bulunan bacaların üst katta (avluda) demir korkuluklara destek olan babalar olmasıdır. Tavan, merkezi dört adet yivli dökme demir kolon tarafından taşınan volta döşeme ile yapılmıştır. Caminin yapıldığı dönemin özellikleri göz önünde tutulursa zamanının en gelişmiş yapı teknolojisi uygulanmıştır denilebilir.

Mimaride barok etkiler

Zemin kat girişinin iki tarafındaki çeşmelerin yanlarından barok etkili kıvrık ikili bir merdiven düzeni ile fevkani avluya ulaşılır. Avlu tamamen mermer parke kaplıdır ve caminin ön, doğu ve batı tarafında devam etmektedir. Avluda demir korkuluklara destek olan ve kırmızı taştan yapılmış babalar bulunmaktadır. Camiye, çizimlerinde olmayan, bu nedenle de yapıya sonradan yapılmış bir ilave olup olmadığı konusunda belirsizlik yaratan, ancak cami çizimleri ile cami uygulanması arasında farkların olmasından dolayı da sonradan değil, yapım sırasında karar verilerek yapılmış olabilecek, piramidali saç çatılı ve dökme demir sütunlu bir rüzgârlık bölümünden girilir. Rüzgârlık bölümünden içi tamamen mermer kaplı ve mahfeli de kapsayan son cemaat mahalline girilir. Son cemaat mahallinin rüzgarlık bölümü girişi dışında yine aynı cephede rüzgarlığın iki yanında iki girişi daha vardır. Mahfele çıkan ahşap döner merdivenler sağ ve sol yanlardadır. Son cemaat mahalli üzerindeki mahfel katı, uçları sivriltilmiş ve barok tarzı süslemeli üç kubbeyle örtülüdür. Mahfel pencereleri önlerindeki balkona açılan kapılar biçimindedir. Bugün son cemaat mahallinin sağ ve sol yanlarında müezzin ve imamın kullandığı iki ayrı oda ilavesi vardır.

Son cemaat mahallinden üç kapılı esas ibadet mekânına geçilir. Kare planlı ibadet mekânını örten kubbe yarım küreklen daha yüksek etki yaratmaktadır. Kareden eşit kenarlı sekizgene ve ondan kubbeye geçişte oluşan kasnağın her kenarına ikişer vitraylı pencere açılmıştır. Kare mekanın üzerine oturan kubbe sanki duvarlara ilave (dışta ve içte çıkıntılı olan) sekiz sütun ve bunlara oturan sekiz yarım daire kemerle taşınmaktadır. Kubbe kasnağının altı ve üstü yatay kartonpiyerlerle vurgulanmıştır.

Kubbe 16 dilimli radyan bölmelidir ve bu bölmelerin her birinin merkezi, kubbenin merkezi ve radyan bantların uç noktaları, üç boyutlu yeşil bitki motifleri ile süslenmiştir. Kubbede, zemin yeşil, bantlar kahverengi seçilmiştir. Sütun başlıkları ile kemerler arasında özel tasarlanmış sekizgen levhalar vardır.

Vaiz kürsüsü, minber ve mihrap sivri dikitlerle süslenmiştir. Mihrapta beyaz çevre içine gri sütunlar ilave edilmiştir. Mihrap nişi de gridir. İzmir cami mihraplarının kendine özgü elemanı olan mermerden işlenmiş kıvrımlı perde mihrabı süslemektedir. Sekiz kolondaki üç lambalı aplikler ve merkezi avize, dönemin kaliteli kristal işçiliğinin örneği olarak mekanı zenginleştirmektedir.

Minaresi iki kez yıkıldı

Cami kitlesinden ayrı, yüksek sekizgen kaide üzerinde daire kesitli olarak inşa edilmiştir. Minarenin, cami kitlesinin saçağına kadar yükselen sekizgen kaidesi koyu nefti (yeşil) kesme taş ve beyaz mermer ile oluşturulmuştur. Minare iki defa yıkılmıştır. 1927 yılında yıkılan ilk minare İzmir Valisi Kazım Dirik zamanında, 1974 yıllındaki deprem sonrasında yıkılan minare ise 1982 yılında yaptırılmıştır.

Camide şadırvan ve tuvalet eksikliği ilave yapılarla giderilmiştir. Caminin batı cephesinde bulunan tuvalet ve şadırvan işlevi gören demir konstrüksiyonlu üstü kirernit kaplı yapı ve avlunun doğu tarafında bulunan çeşme ilaveleri iyi niyetle yapılmış olsalar bile tasarlanmadan yapıldıkları için caminin bu cephelerinde iyi bir görüntü oluşturmamaktadır.

Caminin medrese bölümü, medreselerin kapatılmasından sonra Güreş İhtisas Kulübü ve Yeşilay Cemiyeti gibi kuruluşlar tarafından 1945 - 1967 yılları arasında kullanılmıştır. Bir süre kereste deposu olarak da kullanılan bölüm, 1967 - 1985 yılları arasında Vakıflar Bölge Müdürlüğü deposu olarak kullanıldıktan sonra 1985'de ibadete açılmıştır. Medrese bölümü günümüzde Kuran kursu olarak kullanılmaktadır. 

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©