Alsancak Garı
Ege'nin yolları buraya çıkar... 150 yıldır uzakları yakın kılan Alsancak Garı
Yazı: Prof. Eti Akyüz Levi / Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Başkanı
19. yüzyıl İzmir’inin gelişimini belirleyen en önemli imar çalışmalarından olan demiryollarının yapımı, yalnızca kent için değil, İmparatorluk için de bir ilk olması açısından büyük önem taşımaktadır.
İzmir – Aydın ve İzmir – Kasaba (Turgutlu) Demiryolları, Osmanlı İmparatorluğu’nun ulaşım ağı açısından öneminin yanı sıra, ülkenin yaşamı, ticari ilişkileri bağlamında da, oldukça etkili olmuştur. Kentin arka bölgesindeki tarımsal ürün, demiryolu ağıyla bölgenin merkezi konumundaki İzmir kentine ulaştırılmış, oradan limana ve denizyoluyla denizaşırı ülkelere iletilebilmiştir.
İngiliz şirketince gerçekleştirilen, 1856 yılında sözleşmesi imzalanan ve 1860’da hizmete giren, İzmir-Aydın Demiryolu hattının başlangıcı Alsancak Garı’dır.
Alsancak Garı, adını aldığı semtte, eski adıyla Punta’da, Talatpaşa Bulvarı, Şair Eşref Bulvarı ve Ziya Gökalp Bulvarı’nın nihayetinde, liman yakınında konumlanmıştır. Bir cephesi ile Atatürk Caddesi, diğer cephesi ile de Liman
Caddesi ile sınırlanmıştır. Yapının yakın çevresinde, İngiliz Konsolosluğu, St. John Kilisesi, geçmişte İngiliz Hastanesi olarak kullanılmış olan Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi olarak işlev gören yapı yer almaktadır. Karşısındaki, geçmişte demiryolu çalışanlarına ait lojmanlar olarak kullanılmış evler, günümüzde Demiryolları Müzesi, anaokulu, Kent Kütüphanesi gibi ikincil işlevlerle değerlendirilmektedir. Yapının karşısında konumlanan diğer yapılar ise, TCDD 3. Bölge Sağlık Müdürlüğü ve PTT’dir. TCDD 3. Bölge Müdürlüğü’nün yanında ise, İzmir’in ilk Saat Kulesi yer almaktadır.
Çarpıcı süslemeler
Lineer plan kurgusu yansıtan simetrik cepheli yapı, Atatürk Caddesi ve Liman Caddesi’yle bağlantılandırılmıştır. Ana giriş niteliğindeki batı cephesinde, giriş holünün yanlarında idari mekânlar bulunmakta, holden camlı çift kanatlı ahşap kapı ile bekleme salonuna geçilmektedir. Tavan yüksekliği, vitraylı pencereleri, plasterleri, bitkisel motifler içeren sütun başlıkları ile çarpıcı bir nitelikteki bu mekânın batı bölümünde bilet satış gişeleri de yer almaktadır. Bekleme Salonu’nun yanal yüzeyleri, çift plaster ve sütun başlıkları ile alt katta bir yönde üç, diğer yönde beş eşit parçaya bölümlendirilmiştir. Bu bölümlerin her birinin içinde üstü beşik kemerli, yere kadar inen niş yer alır. Kuzey ve güney cephelerindeki üç bölümün orta açıklıkları, her iki yönde de çift kanatlı ahşap kapılar içermekte olup, bunlar günümüzde işlevsizdir. İkinci kat seviyesinde ise söz konusu nişleri ortalayan vitraylı, dikey dikdörtgen formlu pencereler bulunmaktadır. Batı ve doğu cephelerinde, ortada yarım daire formlu, vitraylı bir açıklık ile yanlarında birer vitraylı dikdörtgen pencere yer almaktadır. Mekânın batı bölümünde duvar yüzeyinin iki ucunda birer kapı, orta bölümlerde gişeler, doğu bölümünde ise yanlarda birer kemerli bölüm, ortada geniş bir açıklıkla bağlantılı peronlara geçiş bölümü vardır. Bu mekânın yanlarında da birer oda bulunmaktadır. Buradan kemerli üç açıklıkla peronlar bölümüne geçilmektedir. Kapılar, ahşap, çift kanatlı olup, üstü camdır.
Taşıyıcı ayak ve kemerlerle şiirsel bir ifade, ritmik bir anlam katılan peronlar bölümünde üst örtüyü oluşturan çelik çatı makasları çarpıcıdır. Üçgen formlu çelik çatı makasının orta kısmındaki cam kaplı bölümler, mekânın aydınlanmasına katkı sağlamaktadır. Taş ve tuğla sıraları ile oluşturulmuş taşıyıcı ayakların bazıları sıvalıdır. Peronların diğer yola bağlantısında ikisi özdeş, biri daha geniş üç açıklık yer alır. Bunlardan ortadaki kapı niteliğindedir. Yapının doğu cephesini oluşturan, peronların olduğu kısma bakan cephede, ritmik düzendeki kemerler ve içlerinde yer alan kapı veya pencere niteliğindeki kemerli açıklıkların bazıları özgün durumda iken, bir kısmı değişmiştir. Pencerelerin bazılarında özgün metal lokmalı parmaklık yer alır.
Cephe özellikleri
Ana giriş cephesinde kütle iki yanda çıkıntı oluşturacak tarzda düzenlenmiş, gar girişi vurgulanmıştır. Yapının Atatürk Caddesi’ne bakan batı cephesi, güneyde TCDD 3. Bölge Müdürlüğü’nü, kuzeyde Devlet Demiryolları Hastanesi’ni içermektedir.
Güneybatıdaki idari bölümler iki katlı olup, cephe kurgusunda ortada giriş, yanlarda birer pencere yer alır. Pencereler ikiz pencere düzenindedir. Üst kat da, aynı düzeni izlemekte, kapı üstünde ikiz pencere yer almaktadır. Cephe beyaz kesme taş olup, taş söveler bej-sarı renklidir. Alt katta pencere altına kadar olan bölüm, yeşil renkli taş duvardır. Pencereler giyotin doğramalıdır. Garın Atatürk Caddesi cephesi, önde tek katlı olup, arkada yükselen bekleme salonu kütlesi, vitrayları ile çarpıcıdır. Simetrik düzendeki batı cephesinde iki yanda ikişer pencere, yanında giriş nişleri, ortada üç pencere yer almaktadır. Pencereler özdeş, kemerli, taş söveli, metal parmaklıklı ve Venedik panjuru ahşap kanatlıdır. Kapı açıklıklarının da, üstü kemerli olup, genişlik ve yükseklikleri pencerelerden fazladır. Kapılardan biri günümüzde bankamatik nişi olarak kullanılmaktadır.
Güneybatıdaki kapı, ahşap çift kanatlı olup, üstünde camlı sabit bölüm bulunmaktadır. Cephenin üst kısmında taş bir parapet dönmektedir. Yapı cephesini üstte çepeçevre dolanan parapetin yatay etkisi güneybatıda, ( Bölge Müdürlüğü) cephenin masifliğini üste taşır tarzda sövelerde kullanılan farklı renk ve nitelikteki taşla bölümlendirilmekte, orta bölüm ve kuzeybatıda ise ( Gar ve Hastane ), yer yer metal parmaklıkla bütünselliği parçalanmaktadır.
Liman Caddesi’ne bakan kuzey cephesi de simetrik olup, iki uçta birer pencere, yanlarında birer kapı, ortada dört pencere açıklığı vardır. Açıklıkların üstü kemerlidir. Cephe üstü orta kısma doğru yükselerek eğrisel bir hat oluşturmakta, orta bölümde saat yer almaktadır. Cephe sıvalı olup; kapılar, ahşap çift kanatlı ve metal parmaklıklıdır.
Yapı yanındaki ek binada benzer motiflerle uyum sağlama çabası güdülmüştür.
Sonuç olarak, uzakları yakın kılan, ayrıları buluşturan, yerel ve evrensel kimliğin birlikteliğini yansıtan gar yapıları kent kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak, önemli tarihsel odaklardandır. Alsancak Garı da, bu bağlamda bir örnek oluşturmaktadır.