Ömür uzatan bir yeşil mutfak
Bereketli topraklarının sunduğu bin bir çeşit otun, doğanın insanoğluna sunduğu en büyük armağan zeytinyağı ile buluştuğu İzmir’in mutfağı aslında çok dilli, çok yemeklidir. Ama ille de çok sağlıklıdır.
Havası ve bereketli toprağının dokunduğu lezzetle yetişen bin bir çeşit ot, bu kentte 2500 yıldır kullanılan zeytinyağı ile buluştuğunda ortaya çıkan mutfak kültürü İzmir’i benzersiz kılar. Bir yeşil mutfak olan İzmir mutfağı aslında çok dilli ve çok yemeklidir. Hele bir de denizinden gelen balıkla birleştiğinde sağlıklı beslenmenin adresidir.
Tarihi boyunca çok sayıda topluluğa ev sahipliği yapan İzmir’deki bu çeşitlilik, mutfağına da yansır. İzmir ve çevresinde yaşayan yerleşik ya da göçebe Türkler, İzmirli Rumlar, Levantenler, Sefaratlar, mübadele yıllarında Batı Trakya ve adalardan (Girit, Sakız, Midilli) gelenler, Makedonlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Afrika kökenli Araplar, bu kültürün çeşitliliğini oluşturur.
İzmir mutfağında ilk bakışta zeytinyağı ile lezzetlenen sebze, ot ve balık yemekleri ile Akdenizli mutfak özellikleri dikkati çeker. İzmir mutfağının Akdenizli kısmına daha çok kıyı kesimlerinde rastlanır.
Temelinde göçebe yaşam ve hayvancılık faaliyetlerinin olduğu et, süt ve buğdaya dayalı mutfak kültürü ise İzmir’in kırsal kesiminde görülür.
Ege mutfağı ve özellikle İzmir denildiğinde akla ilk gelen, zeytin, zeytinyağı ve zeytinyağlı nefis yemeklerdir. Egeliler, taze zeytinyağının üzerine karabiber, tuz ve arzuya göre kekik serperek kızarmış veya taze ekmeği bu karışıma banarak tulum peyniri ile yerler. Zeytinyağı Ege mutfağının önde geleni, otlar ise zincirin diğer halkasıdır.
Sarmaşık, ebegümeci, ısırgan, cibez, turpotu, ısırgan, hendibağ, şevketi bostan, radika, deniz börülcesi, hardal otu, eşek dikeni, kenger, kuzu kulağı, enginar, kuşkonmaz, yaban enginarı, arapsaçı, İzmir ve Ege kıyılarının en çok tüketilen otlarından bir kısmını oluşturur. Otlar çok fazla haşlanmaz, böyle olunca yeşil rengini ve vitamin değerini korur. Bir de altın sarısı zeytinyağı ve limon, lezzetin sırrını oluşturur. İzmir sofralarından eksilmeyen ot çeşitleri, yemeğin yanında salata olarak da tüketilir.
Bu otlardan bazıları, vücutta ürik asit toplanmasını engelliyor. Eşek helvası, yabani kuşkonmaz bu tür otlara örnek. Özellikle enginar ve bakla beraber tüketildiğinde tam bir karaciğer dostu oluyor. Kapari iştah açıcı ve kuvvet verici özelliğe sahipken, ebe gümeci idrar söktürüyor ve kanı temizliyor. Yani Ege’de yetişen otların faydaları saymakla bitmiyor. Doğanın sunduğu bu nimetleri değerlendirmekse İzmir’li maharetli ellere düşüyor.
Türkiye’nin en uzun ömürlü insanlarının Nazilli de yani Ege de yaşıyor olması tesadüf değildir.
Uzun ömrün sırrı
Uzun ve sağlıklı yaşamın yolu önemli ölçüde mutfaktan geçiyor. Ege bölgesinin kendine has beslenme alışkanlıkları uzun ve sağlıklı ömrün en önemli faktörü. Özellikle her öğünde çiğ olarak tüketilen birbirinden güzel otlar, İzmirlilerin sağlıklarını korumalarında önemli etkiye sahip.
Bunun dışında sık sık tüketilen Ege Denizi’nin kendine has balıkları bir diğer önemli faktör.
Zeytinyağı zenginliği
Ege dünyanın en önemli zeytin yetiştirme alanlarından biri. Egeliler zeytini sadece üretip satmıyor. Belki de dünya üzerinde zeytin ve zeytinyağı tüketiminin en çok yapıldığı bölgelerden bir tanesi Ege. Doğadan gelen otların tamamını zeytinyağı süslüyor.
Bir başka sağlık deposu da meyveler. Özellikle incir, üzüm ve turunçgiller konusunda çok verimli topraklara sahip Ege insanı, tüketim konusunda da birçok konuda olduğu gibi yine bonkör.
İzmir sokak lezzetleri açısından da geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi İzmir gevreği ve boyoz, atıştırmalıkların başında gelen kumru, kelle, söğüş, çöpşiş,ve yazın içinizi serinleten şerbet çeşitliliğine Kemeraltı çarşısı başta olmak üzere İzmir’in hemen her yerinde rastlamak mümkündür.