İzmir’in hoşgörü başkenti Karataş

Her sokağı tarihtir Karataş’ın,
bir kültür ve sanat semtidir,
sevginin ve kardeşliğin adıdır.
Kısaca İzmir’i İzmir yapan güzelliklere en büyük katkıdır.

 

Fotoğraflar: Onur Şan – RK Arşivi

İzmir’in Konak ilçesinde yer alan bir semttir Karataş ama kentin ruhuna kattığı özellikleri çok büyüktür. Tarihsel ve kültürel değerlerinin yanında hoşgörünün başkenti, yaşayan dinlerin bahçesidir. İzmir’in muhteşem tablosunun en önemli motiflerindendir.

Karataş'ın Tarihçesi

- Doğu Roma'dan Çaka Bey'e ve  Timur'a -

Tarihi araştırmalarda, Karataş’ın adı, ilk olarak 1880’li yıllardan itibaren duyulmaya başlamıştır. Mustafa Kemal Bulvarı yapılıncaya kadar sahip olduğu derin koy, doğal yapısı nedeniyle Körfez içinde adeta küçük bir sığınma limanı gibidir. Karataş kıyısının çok eski yıllardan beri tersane bölgesi olduğu ve 10. Yüzyıl'dan itibaren de Bizans donanmasına ait tesislerin bulunduğu ve birçok Bizans savaş gemisinin de burada yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca İzmir Fatihi olarak bilinen Çaka Bey'in şehri aldıktan sonra donanmasını inşa ettirdiği tersanenin de burada olduğu kayıtlarda geçmektedir. Bu nedenle 1344 yılında İzmir'e saldıran Haçlı ordusu, şehri ele geçirdikten sonra öncelikle bu tersaneyi yakmıştır.

Bölgedeki tersane 1403 yılında Timur'un İzmir'i almasıyla yeniden canlanmıştır. Buradaki tekne yapım işi yakın çağlarda Naldöken'e kayarsa da, dönemin gazete ve benzer kaynakları incelendiğinde, 1870'li yıllarda bile yelkenli tekne ve mavnaların yapıldığı görülmektedir. 

İzmir salnamelerine göre, Karataş’ta ilk yerleşimler ve konut yapımı, 1860’lı yıllarda başlamıştır. İlk yerleşimciler de Yahudi ve Rum ailelerdir. Ermenilerin de bulunduğu semtte,  Müslümanların yaşama ortak oluşu 1900 başlarına dayanmaktadır. Bu dönemlerde kimsesiz Ermeni çocuklar için okul ve yurt yaptırılmıştır. 1830'lardan sonra Duatepe Mektebi olarak açılan okulda, Ermeni, Musevi ve Türk çocukları birlikte eğitim görmüştür. 

Karataş’ın imara açılması, 1865 yılında gerçekleşmiştir. 1885'te Muhtarlık Teşkilatı'nı kurmak amacıyla yeniden düzenlenen İzmir mahalleleri listesine göre, Karataş'ta üç Yunan, üç Ecnebi, on bir Yahudi, 59 Ermeni, 31 Rum, 61 Müslüman yaşamaktadır. Bölge, bu dönemlerde sayfiye yeri olarak yerleşim göstermiş, imara açılması ve tramvay hattının yapılması ile nüfusu hızla gelişmiştir. 

Karataş’ın adı

Semtin adının nereden geldiği ile ilgili çeşitli varsayımlar bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre, bir zamanlar semtteki Duatepe İlkokulu'nun kapalı tutulan yan kapısı dibinde, duvara gömülü, siyah renkte ve büyük bir taş vardır. Günümüzde İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi olarak hizmet veren bu eski ilkokul binası duvarı altındaki bu taş, sonraki yıllarda parçalanarak, yok olur. 

Öte yandan zaman içinde sözü edilen bu taşın, günümüzde İzmir Kız Lisesi'nin bulunduğu alana 1902 yılında düşen, fakat sonraları ne olduğu bilinmeyen oldukça küçük boyutta göktaşı olması da güçlü bir olasılıktır. Bu göktaşının kendisinin ya da bir parçasının, kendilerine gönderilmesini isteyen Amerikan kurumları ile ilgili haberler de dönemin gazete sayfalarında yer almıştır. Bir başka varsayım ise, 16. Yüzyıl'da, sahip olduğu koruluk ile adı bilinen ve bazı kaynaklarda sözü geçen "Karacataş" adlı yerin, günümüzün Karataş'ı olduğudur. Bazı araştırmacılar ise semtin adının yörede eskiden mevcut bir taş ocağından geldiğini öne sürmektedir. 

Ünlü denizcilerin isimleri yaşıyor

Günümüzün Karataş'ı, kıyıda Konak'tan Yalı semtine kadar Mustafa Kemal Bulvarı ve Mithat Paşa Caddesi; yukarıda ise Varyant girişinden Akın Simav Mahallesi'ne kadar Halil Rıfat Paşa ve Şehit Nihat Bey caddeleri boyunca uzanan büyük bir semttir. Çok sayıda dik yokuşlarıyla ünlü Karataş semti, üç mahalleyi barındırır. Bunlar, 1937 yılına kadar adları Birinci, İkinci ve Üçüncü Karataş Mahalleleri olan Barbaros, Turgut Reis ve Kılıç Reis mahalleleridir. Bunları hemen batı yönünde çevreleyen Kemal, Murat ve Piri Reis mahalleleri de dikkate alınırsa İzmir'in denize sırt vermiş bu bölümüne, dönemin belediyesinin ünlü denizcilerinin adlarının verildiği görülür.

Karataş'ta Ermeni Vartanyan Okulu, Cumhuriyet Eğitim Müzesi olarak hizmet verirken, Türkiye'de ilk defa padişah fermanıyla kurulan Karataş Musevi Hastanesi hala hastalarına şifa dağıtmaktadır. Tarihi Kız Lisesi, Cumhuriyet mimarisinin en güzel örneklerinden olan Devlet Tiyatrosu, Tarihi Sayaç Atölyesi, Kırım Türklerinin yaşadığı Tatar Mahallesi, 1901'de inşa edilen Selimiye Camisi, semtin önemli değerleri arasındadır. Karataş deyince Tarihi Asansör’ü, Beth İsrael Sinegogu’nu, Tarihi Hoşgör Hamamı’nı ilk sıralara almak gerekir.

Tarihi Asansör

İzmir'in kuşbakışı izlenebilecek en güzel yerlerinden birisi, Karataş’ta bulunan Tarihi Asansör Kulesi’dir. 1907 yılında Nesim Levi Bayraklıoğlu isimli Musevi vatandaş tarafından yaptırılarak, kente armağan edilmiş, zamanla İzmir’in gözde turistik durağı olmuştur.

Asansörün yapılış nedeni, Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfat Paşa semti arasındaki yükselti farkı yüzünden iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmaktır.  Çünkü 50 metrelik yükseklikte yer alan Halil Rıfat Paşa semtine 155 basamaklı merdivenle çıkılmaktaydı. İşte bu asansör kulesi ile iki semt arası birleştirilmiştir. Nesim Levi'nin Fransa ve İtalya'dan getirttiği mühendislerin çizdiği plana göre, iki asansörden soldaki önceleri su gücüyle diğeri elektrikle çalışıyordu. 1985 yılında gerçekleştirilen restorasyonla her iki asansör de elektirikle çalışır duruma getirilmiştir. Kule ise taş olan iki bölümden sonra tuğla olarak yükselmektedir. Yapının Halil Rıfat Paşa Caddesi’ne ulaştığı yerde, demir konsollar üzerinde taşınan ahşap bir balkon bulunmaktadır.

Daha sonra tekrar restore edilerek, çevre düzenlemesi yapılan asansör, halen İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bir eğlence, kültür ve dinlence mekanı olarak çalıştırılmaktadır. 

Asansör’ün giriş kısmının üzerindeki plakette Fransızca ve İbranice olarak kulenin hizmete giriş tarihi ve Nesim Levi’nin ismi yazmaktadır. İzmir’deki birçok sinegogu da yaptırdığı bilinen Levi’nin, Karataş Hastanesinin yapımı için üç evini bağışladığı da belirtilmektedir.

Asansöre, halk arasında “Asansör Çıkmaz Sokağı” olarak bilinen ve resmi adı ‘Dario Moreno’ olan sokaktan ulaşılmaktadır. Sokağın iki yanındaki sakız evleri de bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır.

Dario Moreno Sokağı

Adını, Yahudi asıllı Türk gitarist, piyanist ve sinema oyuncusu, en çok da İzmir aşığı Dario Moreno’dan almıştır. Konak Mithatpaşa Caddesi üzerinde, eski Rum evlerinin havasının solunduğu sokakta, Moreno’nun evi de bulunmaktadır.

‘Deniz ve Mehtap’, ‘Her Akşam Votka, Rakı ve Şarap’ gibi şarkılarla bilinen Dario Moreno, 1921 yılında Aydın’da doğduktan sonra İzmir’e yerleşmiş, ilk profesyonel konserini de Konak Vapur İskelesi’nde yer alan restoranda vererek üne kavuşmuştur. Moreno, İzmir’e duyduğu büyük sevgiye vasiyetinde de yer vererek, şöyle demiştir:

Canım İzmir
İzmir, tatlı ve sevgili şehrim...
Bir gün şayet senden uzakta ölürsem...
Beni sana getirsinler...
Fakat mezarıma götürürlerken
"Öldü" demesinler
"Uyuyor" desinler koynunda...
Tatlı İzmir'im...

Yaşadığı Karataş’ta duyduğu bu İzmir aşkına ve vasiyetine karşın 1968’de ölümünün ardından naşı annesi tarafından İsrail'in Holon kentine götürülerek, orada defnedilmiştir.

Musevi Hastanesi

İzmir’in tarihinde yeri olan Karataş Hastanesinin temelleri atıldığında yıl 1827’dir. O günlerde görülen veba ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanan Yahudi cemaatine hizmet vermek amacıyla yaptırılmıştır. 10 yıl sonra hastalıkların yaygınlığı azalınca hastane, daha geniş alanda hizmet veren azınlık hastanesi olmuştur. Bir dönem kapatılmak zorunda kalınan hastane, 1913 yılında hala eski binada büstü bulunan Nesim Levi’nin bağışıyla çevresindeki alanların da eklenmesiyle yeniden hizmete açılmıştır. Bu tarihten günümüze kadar elde edilen gelirlerin yanında bağışlarla gelişmektedir.

Hastane, 1920’li yıllarda azınlık kimliğinden milli kimliğe geçerek dernekleşmiş, farklı kimliklerden birçok hasta tedavi olmuştur. 1950 yılında Karataş Hastanesine doğum kliğini de eklenmiştir. Halen bu alanda İzmir’in ileri gelen hastanelerindendir. 1962 yılında ise Yaşlılar Yurdu hastane bünyesine geçmiştir.

Gelişimini sürdüren hastane için yeni bina arayışlarına girildiğinde ilginç bir gelişme yaşanmış, 1985 yılında kocası tarafından öldürüldüğü öne sürülen Yolande Fercken’in vasiyeti açıldığında yüklü servetinin büyük bölümünü buraya bıraktığı ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine temeli 1986’da atılan yeni bina, 1988’den itibaren şimdiki konumunda eski bina ile yan yana hizmete geçmiştir. Dahili ve harici branşların da bulunduğu Karataş Hastanesi, son zamanlarda el değiştirmiştir.

Sultan’ın talimatıyla sinagog

Dünyada 500 yıldır sinagogların kapatılmadığı tek şehir olan İzmir’in bu alanda öne çıkan en büyük yapılarından birisi yine Karataş semtinde bulunmaktadır. Mimari özellikleri ve çarpıcı görüntüsüyle kentin en görkemli Yahudi ibadethanesidir. Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Bet İsrael Sinagogu, Padişah 2. Abdülhamit’in, dönemin Aydın Valisi (O dönem İzmir Aydın vilayetinin merkeziydi) ve eski Sadrazam Kamil Paşa’ya 1905 yılında gönderdiği talimatname ile yaptırıldı. Karataş’taki Musevilerin ibadet edebilmeleri amacıyla henüz yapımı tamamlanmadan 1907 yılında ibadete açılan sinagog, 1950’li yıllarda Gizbar Avraam Rubi tarafından onarılarak, bugünkü haline getirildi. Sinagogun kuruluşunun 100. Yılı 2007 yılında bir dizi etkinlikle kutlandı.

Bet İsrael Sinagogu, mimari özellikleri açısından geleneksel Türk Yahudi ibadethanelerinden bazı farklılıkları içermektedir. Teva (hocaların bulunduğu kürsü), ibadethanenin ortasında değildir. İki adet teva, ehal hakodeşin (el yazması Tevratların saklandığı dolap) solunda ve sağında yer almaktadır. Ayrıca, doğu yönüne bakması gereken ehal hakodeş, güney yönüne çevrilidir. Bet İsrael Sinagog yapımı ve süslemeleri için İtalya’dan sanatkar getirilmiş, ancak tavan sütunlardaki süslemelerin bölgedeki sinagoglarda olduğu gibi sadece İzmir’e özgü bir şekilde işlenmesine özen gösterilmiştir. Bu süslemeler camilerin ve zengin Rum evlerinin süslemelerinin etkisi altında, tahta parçaları bir araya getirilip alçıyla sıvanıp, yağlı boyayla motifler çizilerek oluşturulmuştur. Sinagogun en göz alıcı bölümü ise, ahşap süslemeleridir. 400 kişi kapasiteye sahip olan ibadethane, iki kattan oluşmakta, dini nikah törenleri ve ayinler yapılmaktadır.

Hoşgör Hamamı

Yapım tarihi net olarak bilinmeyen hamamın 14. ve 18. yüzyıllarda yer alan planlara benzer olduğu görülmektedir. Bina, doğal kaya bloğuna dayandırılmış bir şekilde inşa edilmiştir. Yapının girişi batı cephesindedir. Soyunmalık, ılıklık, sıcaklık mekanı aynı doğrultudadır. Soyunmalığın boyutları sıcaklık mekanından daha büyüktür. Soyunmalık girişine iki yönlü mermer plakalarla kaplı bir merpenle ulaşılmaktadır. Soyunmalık ahşap bir üst örtüyle, sıcaklık mekanı ise kubbe ile örtülüdür. Tek kubbelidir. Soyunmalık mekanının ortasında, fenerin altında, sekizgen şekilli ve bir mermer havuz yer almaktadır. Havuzda mermerden yapılmış üç katlı bir fıskiye bulunmaktadır. Sıcak ve soğuk su deposu bulunan Hoşgör Hamamı’nda tüm detaylar orijinal şekilde korunmaya çalışılmıştır. Yapılan restorasyon çalışmalarında dikkat ve özen gösterilen ilk konu yapının tarihi özelliklerine zarar vermeden işlevinin arttırılması olmuştur. 

Karataş Lisesi

İzmir’in en güzel deniz manzaralı okullarından biridir. Eski Karataş Ortaokulu binası olarak Osmanlı tebasından Ermeni Balyazoğlu tarafından 1887 yılında yaptırıldı. Bina, Bakanlar Kurulu kararı ile 1922’de kız sultanisine tahsis edildi. 1927 yılında ise 5 şube altında muhtelif ortaokulu açıldı. 5 yıl sonra ise kız öğrenciler kız lisesine geçerken, okul sadece erkek ortaokulu olarak hizmet vermeye başladı. 1936-37 yılında çift öğretime dönülen okula kız ortaokulu yönetimi de bağlandı. Okulun yapımı bir asra yaklaştığında eski ve harap bina yıkılarak, yerine yapılan yeni ve modern binaya geçildi. Bu dönemde çevrenin ihtiyacına yanıt verecek bir lise bulunmadığından 1972-1972 öğretim yılında karma liseye dönüşüldü. 

Karataş’ta bir Cumhuriyet müzesi

Gerçek adı İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Türk Eğitim Tarihi ve Teknoloji Müzesi olan bina, Karataş’ın ayakta kalan en eski yapısıdır. Sadece Karataş değil, İzmir tarihi açısından da anlam içermektedir.

1605 yılında Şah Abbas’ın baskılarına dayanamayarak kaçan Ermeniler’in bir bölümü, İzmir’e geldikten sonra 1800’lü yılların ikinci yarısında Karataş’a yerleşmeye başladılar.  Bugünkü Kemal Reis İlköğretim Okulu’nun bulunduğu yerde Surp Garabet Kilisesi’ni kurdular ve Ermeni çocuklarının eğitimi için de yine bugün bir bölümünde Cumhuriyet Eğitim Müzesi ve diğer bölümünde Dua Tepe Anaokulu bulunan binalarda, Vartanyan Okulunu inşa ettiler. Bu okulda sadece varlıklı Ermeni ailelerinin değil, kimsesiz Ermeni çocuklarının da okuması sağlandı. Vartanyan Ermeni Okulu, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar varlığını sürdürse de hızla azalan Ermeni nüfusu nedeniyle kapandı.

Tapu kayıtlarına göre, 1934 yılında Milli Eğitim Bakanlığına tescili yapılan bu bina, mimari yapısı ve eğitim tarihinin yanında içinde bulunan eserleriyle eşsiz bir mirastır.

Piyano ve eşsiz harita

305 Sokak’taki yığma taş duvarları, ahşap tavan,  taban döşemeleri ve dış mimari görüntüsü ile dikkat çeken müzeye girişte Atatürk ile karşılaşır, soldaki ilk kapıda ise ilk defa bu okulda çalınan 1881 yılı Alman –Berin yapımı Rübner& Comp Beits marka tarihi piyanoyu görürsünüz. Aynı odada, 1927 yılına ait Osmanlıca diliyle çizilmiş ve bir örneğinin daha bulunmadığı iddia edilen Türkiye haritası, yıkılmaya yüz tutmuş duvarı süsler. Bu haritada Hatay ili daha yoktur ve Ege Denizi ismi kullanılmamaktadır. O tarihte yalnızca Akdeniz vardır. Soldan ikinci odada ise Atatürk’ün 1931 yılında İzmir Erkek Lisesi’nde (Bugünkü Atatürk Lisesi) matematik dersine girdikten sonda öğretmenlerle sohbet ettiği ceviz bir masa ve sandalye bulunur. Bu odada, tarihi diplomalar da duvarda yerlerini almıştır. Hemen girişte sağ taraftaki odada ise hiç bir yerde kolay görülemeyecek Atatürk fotoğrafları yer almaktadır.  Sağdan ikinci oda, duvarları yıkıldığı için boşaltılmış durumdadır.

Alt kattaki iki oda, çalışanlara barınma imkanı tanırken, kurtarılabilen bazı eserler de buradadır. Odanın birinde 1934 yılında Vali Kazım Paşa tarafından hazırlanan “İdeal Köy İmar Planı” ve aynı valinin il, ilçe, kaymakam, nahiye müdürü ve köy muhtarı ve ihtiyar heyetlerine gönderdiği program kitabı, mükemmelliğiyle dikkat çekmektedir.

Zemin kata gelince büyükçe bir sahanlığın sarıp sarmaladığı iki büyük odadan birinde ders araç, gereçleri ve 1400 adet 16 mm’lik eşsiz film koliler bulunmaktadır. Filmlerin içinde Çanakkale savaşları, 9 Eylül kutlamaları, 1936 yılında Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşması, Onuncu Yıl ve Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ile birçok eğitici filmlerin yanı sıra sinema filmleri, muhteşem bir arşivi oluşturuyor. Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’nu içeren ve Rus kameramanların kabloların kopması üzere yalnızca bir kablo ile kayda aldıkları film bile tek başına bir eşsiz tarihi belgedir.

Karataşlılar, müzenin restorasyon projesine rağmen onarımı tamamlanmadan kapatılması ve içinde büyük öneme sahip tarihi eserlerin taşınmasını üzüntüyle karşılamakta, 200 yıllık tarihi binanın onarımını beklemektedir.

Kaynak:

Abdülkadir Hazman

Yaşar Ürük / Yeni Asır

İzmir Sinagog Rehberi

Karataslisesi.meb.k12tr

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©