Hazanın mavi gözlü kızı: İzmir
çiğdemlidir dağların
mor sümbüllü bağların
ıslanmış yanakların ağlamış mısın izmir.
zevkine doyum olmaz mevsimin sonbaharın
o hülyalı alnına dağılırken saçların.
çatalkaya üstünde çatılıyor kaşların
esen rüzgar imbatın sevdalı mısın izmir
Mustafa Kamil Gök'ün şiirini Kırıka’nın bestesinden dinlerken insanın içine hem İzmir hem de sonbahar işler tınılarla. Denizin sesine karışan yaprak dökümü gün batımından alır uzak diyarlara götürür hayalleri. Daha kaç mevsim, kaç sonbahar göreceğim bu kentte, diye düşünmeden alamazsınız kendinizi. Bir taraftan ince bir hazan sarar yüreğinizi, bir taraftan esen imbatın tatlı serini bedeninizi. …Ve en sonunda sonbaharın İzmir’de bir başka güzel olduğunu bir kez daha anlarsınız.
Peki sonbaharı İzmir’de en güzel nerede geçebilirsiniz? Bunaltıcı yaz sıcaklarını geride bırakıp sonbahara adım attığımız bugünlerde, İzmir çevresinde doğa, tarih ve kültür dolu keyifli yolculuk rotaları sizleri bekliyor.
Sıcak yaz günlerinin yorgunluğunu üzerinizden atmak ve değişen mevsimle birlikte siz de yenilenmek istiyorsanız, İzmir ve çevresinde, temiz ve serin havanın dirilten etkisinde keyifli yolculuklara çıkabilirsiniz. Kentin yanı başında ama kent karmaşasından bir o kadar
uzak, doğa, tarih ve kültürle iç içe vakit geçirecek o kadar çok nokta var ki İzmir’de. Bu kentte sonbahar hüzün değil keşif demek…Keşfetmeye hazırsanız sizin için seçtiğimiz rotaları mutlaka gezi programınıza alın.
İnciraltı Kent Ormanı
Her mevsim ayrı bir tadı vardır Kent Ormanı’nın. Baharın gelişiyle birlikte yeşilin insan ruhunu sardığı, sonbaharda sarı yaprakların gönüllere döküldüğü, kışın sessizliğinin dalgalara karıştığı, yazınsa çocuk cıvıltılarının kuş sesleriyle dans ettiği bir huzur alanıdır. Ama yine de en güzeli sonbahardır. Yaz kalabalığının dağıldığı, huzurun ve dinginliğin kol gezdiği bir kaçış alanıdır .
İnciraltı Kent Ormanı kendisini ziyaret edenlere sadece eşsiz bir manzara ve dinginlik sunmaz. Eğer yürüyüş yapmayı ya da bisiklete binmeyi seviyorsanız sizin için biçilmiş kaftandır. Bu yüzden de günün her saati bisiklete binenlere ve yürüyüş yapanlara rastlayabilirsiniz. Özellikle trafikten uzak oluşu ve bol oksijen barındırması yönüyle de tercih nedenidir. Ayrıca burada koşmak zorunda olduğunuz tek bir yol yok, dilerseniz asfalt üzerinden dilerseniz de toprak yola girerek her koşunuzda farklı heyecanlar yaşayabilirsiniz. 2 bin 4 yüz metrelik ana parkur dışında kendi rotanızı çizebilir, koşu mesafenizi uzatabilirsiniz. Üstelik yolun sonunda İnciraltı'na çıkılması da apayrı bir hazdır. Dilerseniz geri dönmeden deniz kenarında çayınızı yudunlayabilir ya da kendinizi balık ekmekle ödüllendirebilirsiniz. Geri dönüşü de hiç düşünmeyin çünkü kentin kaosuna geri girmeden önce Engelliler Parkı Kafeterayası'nda denize nazır oturup nefeslenebilir, İzmir'in eşsiz manzarası eşliğinde keyif yapabilirsiniz. Bir de güneş batmışsa ve İzmir ışıl ışılsa eve dönmeyi canınız hiç istemeyebilir.
Gölcük
Bozdağ eteklerinde, denizden bin 50 metre yükseklikte bulunan Gölcük, Ödemiş’e 18, Birgi’ye ise 20 kilometre uzaklıkta. Çevresi yaklaşık 7 kilometre, derinliği ise 8 metre olan tektonik oluşumlu bu gölü çam ağaçlarıyla kaplı bir orman çevreliyor. Görsel açıdan Bolu Abant’ı andıran belde, temiz havası ve yemyeşil bitki örtüsüyle huzurlu bir ortam sunuyor. Yöresel yemekleri ile damak zevkine de hitap eden Gölcük’te; kıyı restoranları, çay bahçeleri, piknik alanları, ve yöresel ürünlerin satıldığı çeşitli dükkân ve tezgâhlar da bulunuyor.
Kozak Yaylası
İzmir'e 100 kilometre uzaklıktaki Bergama kent merkezinden dolaşarak yol ayrımından Kozak Yaylası'na ulaşılıyor. Yaklaşık 20 kilometrelik bu güzergah fıstık çamı ormanıyla kaplı. Kozak Yaylası'nda, 5 milyon adet fıstık çamı var. 500'den fazla aile geçimini, ayrıca yaylacılık geleneğini sürdürüyor. Kozak Yaylası deniz seviyesinden 500, bazı yerlerde de 1000 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor.
Kozak Yaylası’nda Yukarıbey, Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Göbeller, Terzihaliller, Kaplan, Hacıhamzalar, Aşağıcuma, Aşağıbey, Hisarköy, Ayvatlar, Yukarıcuma, Demircidere ve Okçular köyleri bulunuyor. Yörede yaşayan vatandaşlar bu köylerin tümüne Kozak Köyleri adını vermiş. Kozak köyleri doğası ve özgün dokusuyla keyifli bir gezi vaat ediyor. Nebiler Köyü’ndeki şelale ve kaplıca, Göbeller'deki kamp alanları ve
yürüyüş parkurları, kuş gözlemciliği yapmaya elverişli alanlar, Aşağıbey'deki tarihi Roma hamamı görülmeye değer. Yöreye gitmişken yöresel peynirler, çamfıstığı ve üzümlerin tadına bakın mutlaka.
Kavacık Köyü
Kavacık’a daha giderken sonbaharın atmosferine girersiniz. Çam ormanlarıyla çevrili körfez manzaralı 23 km’lik yolu bile Kavacık’a sonbaharda gitmek için başlı başına bir nedendir.
Heybetli görünümü ve bozulmamış doğal güzellikleri bünyesinde barındıran, Kızıldağlar antik dönemden itibaren İzmir’e gelen seyyahların ilk dikkatini çeken yer olmuştur. Kavacık Köyü’nün kuzey kesiminde Narlıdere ile sınır çizgisinde bulunan ve halk arasında yan yana yükselen ve uzaktan bakıldığında bir çatalı andıran silüetinden dolayı “Çatalkaya” olarak adlandırılan bu muhteşem dağ; ilk çağlardan itibaren İzmir’in simgesi haline gelmiş ve seyyahlar tarafından “ikiz kardeş”, “iki erkek kardeş” ismi ile de adlandırılmıştır.
Kavacık Köyü günübirlik geziler ve kamp kurmak için uygun alanlara sahiptir. Çevresindeki parkurlar ise dağ yürüyüşleri için oldukça idealdir. Köy çevresindeki bu parkurlarda sizi ise hiç beklemediğiniz anda şelaleler karşılar.
Efem Çukuru
Efem Çukuru güzergahı doğal güzellikleri ve alternatifli yürüyüş parkurlarıyla huzurlu bir gün vaat ediyor. Bir tarafında Balçova Narlıdere, diğer tarafında Seferihisar, bir diğer yanında ise Tahtalı Barajı bulunan Efem Çukuru Köyü, panoramik görüntüsüyle oldukça etkileyici. Çatalkaya’nın hemen arkasında yer aldığından çok güzel yürüyüş parkurlarına sahip bölgede, Efem Çukuru Köyü’nden başlayarak, istediğiniz uzunluğa göre kendinize bir yürüyüş rotası seçebilirsiniz.
Bademli Köyü
İzmir’in büyük köylerinden biri olan Bademli, Dikili ilçe merkezinden 7 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Geçmişten günümüze getirdiği tarihsel birikimi, eski kültürlerin bıraktığı nostaljik görüntüsü, doğal güzellikleri, verimli toprakları, zeytin ve çam ağaçlarıyla bezeli
adaları, dantel gibi kıyıları ve eşsiz plajlarıyla Bademli, Ege’nin henüz keşfedilmemiş saklı cennetlerinden biri.
Sığacık
Sığacık, günümüzde, antik çağda Teos Antik Kenti’nin kuzey limanını oluşturan Sığacık günümüzde Seferihisar’ın bir mahallesi durumunda.Yeni yapılan Teos Marina ile çehresi değişen ve konuklarının sayısı artan Sığacık, otel ve pansiyon gibi konaklama tesislerinin yanı başında bulunuyor. Sığacık’ın plajları ise dünyaca ünlü. Akkum ve Ekmeksiz plajları pırıl pırıl kumu ve tertemiz deniziyle haklı bir ünesahip. Bir kilometre mesafedeki plajlar bölgesine, minibüs ve belediye otobüsleriyle gidilebiliyor. Sığacık Limanı’ndan günübirlik motor turlarıyla Papaz Boğazı, Taş Ada, Azmak, Aktaşlı ve Çamağız bölgeleri gezilebiliyor.
Sığacık’ın gezilebilecek yerlerinden biri de Kaleiçi’nde kurulan organik pazar. Türkiye’nin ilk cittaslow (sakin) kenti Seferihisar’ın Sığacık Mahallesi’nde kurulan Kaleiçi Organik Pazarı, çiftçiler ve ev hanımlarına yeni bir iş kapısı oluşturuyor.
Şirince
Eski kaynaklarda “Dağdaki Efes” olarak geçen Şirince, Selçuk’tan 8 kilometre uzaklıkta adı gibi şirin bir köy. Dar sokakları, taş evleri, tarihi kilisesi ve ev yapımı yaraplarıyla ünlenen köy yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça ziyaret ediliyor.
Sokak aralarına kurulu tezgahlarda ve köy meydanında köye has sabunlar, el işi ürünleri ve ev yapımı şaraplar sergileniyor. Köyün yakınında Çamlık Tren Müzesi, Meryemana, Yediuyurlar, Efes Ören Yeri, Saint Jean Kilisesi, Selçuk Kalesi, İsabey Cami, Artemis Tapınağı veSelçuk Müzesi tarih ve kültür meraklılarını cezbedici bir gezi rotası sunuyor.