İzmir’ de değil İzmir'i Yaşa

Cemal Süreya’nın dediği gibi, ‘İzmir’de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir.’ Kesinlikle öyledir. Bugün yola çıkarak dolaşacağımız her cadde, sokak kısacası hayat zaten bizimle beraberdi.

İzmir’i gezmeye doyamazsın...Tarihi Asansör’den başlayıp, Kemeraltı’na girip, Havra Sokağı’ndan çıkacağız. İzmir’i tek nefeste anlatmak mümkün değil. Lokal olarak sizlerle bu rotayı paylaşacağız. Asansör’de İzmir manzarasıyla gözlerimize bayram ettireceğiz, Havra Sokağa giderek esnaf dayanışmasına, ticarete şahit olacağız, Agora’ya giderek de İzmir’in yıllara nasıl meydan okuduğunu, bulunan her eserle yaşlanmaktan daha çok nasıl yıllandığını aktaracağız. Tarihini, kültürünü, hikayelerini kısacası her şeyini anlatacağız. 

Savaştepe köprüsünden geçen trenler;

sel olur İzmir’e akar;

İzmir’in denizi kız, kızı deniz;

sokakları hem kız hem deniz kokar.

(Cahit Külebi)

 

Karataş’ın kızıl gerdanlığı: Asansör 

Tarihi asansör, yapıldığı zaman diliminde ilk olmasına karşılık, şimdinin İzmir’de de ayrı bir yere sahip... Günün yorgunluğunu atmak isteyenlerin, şöyle doyasıya bir İzmir’i seyredeyim diyenlerin uğrak yeridir Asansör... Şehir dışından eşi, dostu gelenlerin de ilk uğradığı yerdir Asansör... Buraya gelip, manzarayı izleyen bir misafir de kolay kolay unutamaz yaşadığı o hissi. Öyle bir duygu bırakır Asansör... İzmir’e yakışır bir sıcaklıkla karşılar misafiri, memnuniyetle de yolcu eder... 

Tarihi Asansör, Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rifat Paşa Caddesi arasındaki yolu kısaltmak amacıyla İzmirli Musevi işadamı Nissim Levy tarafından yaptırılıyor. İzmir’in bu tarihi mirası bir asırdan uzun süredir iki caddeyi birbirine bağlıyor.

Ziyaretçileri Karataş tarafından gelişte, “Asansör Çıkmazı Sokağı” olarak da bilinen Dario Moreno Sokağı karşılıyor. Yahudi asıllı gitarist, piyanist ve sinema oyuncusu şarkıcının 1940′lı yıllarda 4 kardeşi ve annesiyle yaşadığı evin bulunduğu Asansör Çıkmazı Sokağı 1992’de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Dario Moreno Sokağı olarak değiştirildi. Sokakta sanatçının bir de heykeli var. Eski İtalyan usulü sakız evlerinin yanından geçerek girilen sokakta, kırmızı kesmetaşlardan yapılmış Tarihi Asansör sizi karşılıyor. 

Asansörün yaptırılma hikayesi de oldukça ilginç. Asansörün inşa edilme süreci bundan yaklaşık 100 yıl öncesine dayanıyor. Karataş, o dönemde İzmir’in Yahudi nüfusunun yoğunlukta bulunduğu, bir kısmı deniz seviyesinde, diğer kısmı sarp bir kayanın tepesine yayılmış güzel ve seçkin bir semti.

Yükseklik farkından dolayı bölgeye, Türklerin “Karataş Merdivenleri”, yukarıdaki semtte yaşayan Yahudilerin “Devidas Merdiveni” adını verdikleri merdivenler yapılıyor önce. Devidas Ailesinin babası, merdivenlerden inerken düşüp ayağını kırıyor. Ulaşımın zorluğunu gören dostu NissimLevy de bir proje hazırlayarak Tarihi Asansörü yaptırıyor.

Yapıldığı ilk yıllarda hidrolik pompa ile suyla çalıştırılan yapı daha sonra elektrikle çalışır hale getiriliyor. Asansör giriş kapısının üzerinde hem İbranice hem de Fransızca “Asansör 1907 yılında Nissim Levy tarafından inşa ettirilmiştir” yazılı kitabe var. 

Tarihi Asansör’ü zamanın bazı ünlü simaları işletiyor; önceleri Josef Palambo ve eşi Regina, sonrasında ise Derviş Bey ve Motorcu Mithat… Şerif Remzi Reyent 1942’de asansörü satın alıyor. Ölümünden sonra ise yeğeni Ayşe Ökmen’e miras kalıyor. Ökmen de 1983’te asansörü İzmir Belediyesine bağışlıyor. Uzun süre metruk halde kalan asansör seksenli yılların restorasyon görerek bugünkü modern haline kavuşuyor. 

Eşsiz bir kent panoramasına sahip Tarihi Asansör’ün Mithat Paşa’ya çıkan sokağı, ünlü Türk gitarist ve oyuncu DarioMoreno’nun yaşadığı sokak olması sebebiyle DarioMoreno Sokağı adını almış. 

İzmir, tatlı ve sevgili şehrim. Bir gün şayet senden uzakta ölürsem; beni sana getirsinler. Fakat, mezarıma götürürlerken, ”öldü” demesinler. ”uyuyor” desinler. Koynunda tatlı İzmir’im. / DarioMoreno

Kemeraltı’nın büyüsü: Havra Sokağı 

Asansör gezisinden sonra yaklaşık 20 dakikalık kısa bir yolculuğun ardından Havra Sokağa ulaşıyoruz. Havra Sokak, Kemeraltı’nın en canlı, sesli ve çok çeşitli sokağı olarak biliniyor. Peynircisinden, balıkçısına, turşucusundan bakliyat satıcısına kadar birçok ticari faaliyetin döndüğü bir sokak...

Havra Sokağı, Yahudilerin yoğun yaşadığı dönemlerde uğrak bir alışveriş noktasıydı. Ancak modern kent yaşamında çoğu insan mutfak alışverişleri için süpermarketleri tercih ediyor. Havra Sokağı, alışverişini küçük esnaftan yapmak isteyenler için hâlâ büyük bir cazibe merkezi. Buradaki esnaf, varlığını koruma mücadelesi veriyor. Eskisi kadar gelip gideni olmasa da bu sokağın müdavim müşterileri var. Özellikle haftasonları epey kalabalık oluyor sokak.

Yıllara meydan okuyan tarih: Agora 

Havra Sokağı gezdikten sonra hemen karşısında yer alan Agora’ya gidiyoruz. Özellikle son dönemde yapılan çalışmalarla ve ortaya çıkarılan eserlerle dikkatleri üzerine çeken Agora’da kazı çalışmaları devam ediyor. Kadifekale’ye kadar uzanan bir hat boyunca birçok tarihi eserle karşılaşmak da mümkün oluyor. Agora, toplanılan yer anlamına geliyor. 

Grekçe bir kelime olan Agora, “toplanılan yer, kent meydanı, çarşı, pazar yeri” gibi anlamlara gelmektedir. Antik Çağ’da agoraların ticari, siyasi ve dini fonksiyonlarının yanı sıra sanatın yoğunlaştığı ve birçok sosyal olayların geçtiği veya gerçekleştirildiği kentin odak noktası olduğunu bilinmektedir. Antik Çağ’da her kentte en az bir agora yer almaktadır. Kimi büyük kentler ise genelde iki agora yer alırdı. Bunlardan biri, devlet işlerinin görüldüğü, etrafında çeşitli kamu binalarının toplandığı devlet agorası, diğeri ise ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı ticaret agorasıdır.

İzmir agorası, MÖ. 4 yy’da antik Smyrna Kenti’nin taşındığı Pagos (Kadifekale)’un kuzey yamacında kuruludur. Dönemin önemli kamu binalarıyla çevrilmiş olan bu yapı kentin devlet agorasıdır.

Hellenistik Dönem’de kurulmuş olan agorada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, MS. 178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius’un destekleriyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir. 

Smyrna agorası, dikdörtgen formda planlanmış, ortada geniş bir avlu ve etrafın sütunlu galerilerle (stoa) çevrili bir yapıdır. Kazılarla açığa çıkarılan kuzey ve batı stoa bodrum katı üzerinde yükselmektedir. Kuzey stoa plan özellikleri açısından bazilikadır. 

Burada bulunan Tanrıça Vesta kabartmasının ilk dönem kazılarda çıkarılan Zeus sunağı kabartmalarının devamı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Tanrı Hermes, Dionysos, Eros, Herakles heykelinin yanı sıra pek çok erkek-kadın-hayvan heykeli, baş, kabartma, figürin vb. mermer, taş, kemik, cam, maden ve pişmiş topraktan eserler ele geçirilmiştir. Burada yeni bulunmuş yazıtlar M.S. 178 yılındaki İzmir depreminde kente yardım edenler hakkında bilgiler vermektedir. 

Smyrna Agorası’nın altyapısında birçok su kanalı vardır ve bunlardan ikisi hala işler vaziyettedir. Kent ve yerleşim yerinde pınarlar da bulunuyor. Roma döneminde, pınarlardan akan suyu kentin aşağı mahallelerine veya suyun az olduğu mahallelere ulaştırmak üzere kanal yapılmıştır. Agora’ya ulaşan kanaldan bugün hala su akmakta. Baktığınız zaman bu bir kanalizasyon değil. Su kanalı sokak çeşmelerine ya da sarnıçlara ulaşıyor, böylece halkın kullanımına açılıyordu. 

Asansör, Havra Sokağı ve Agora Antik Kenti’ni anlattık. İzmir’de böyle çizilebilecek birçok üçgen mevcut. Tarihiyle, kültürüyle yaşayan ve yaşanacak şehir olma özelliğini gelecek yüzyıllara da aktaracaktır İzmir...

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©