Nereden geldi bu isimler?
Kimi adını bir ağadan almış kimi denizcilerin açtığı bayraktan. Kaleler, foklar, buz gibi suların aktığı çeşmeler, kızılbahçeler, kara üzüm bağları, nar ağaçları isim olmuş ve İzmir’in 30 ilçesinin adı ortaya çıkmış. Karşıyaka’nın Fransızca Arslan Yürek anlamına gelen Coeur de Lion’dan geldiğini, Konak’ın ise çok konaktan değil, görkemli bir konak inşasından sonra ismini aldığı bilinmektedir.
Homeros destanlarının anlatısına göre, Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Smyrna’dan adını alan İzmir’in, 30 ilçesinin isimlerinin de farklı hikayeleri vardır. Kimi adını bir ağadan, kimi denizcilerin açtığı bayraktan, kimi kalesinden, kimi çeşmelerinden veya üzüm bağlarından, kızılbahçelerinden ya da nar ağaçlarından alır. Elbet yerel halkın dilinde kullanıla kullanıla oturması da vardır.
Karşıyaka’nın Fransızca Arslan Yürek anlamına gelen Coeur de Lion’dan geldiğini, Konak’ın ise çok konaktan değil, görkemli bir konak inşasından sonra ismini aldığını kaç İzmirli bilmektedir? İşte İzmir’in ilçeleri ve isim hikayeleri…
Aliağa
Adını, Ali Ağa adındaki kişinin çiftliğinden aldığı bilinir. Bir rivayete göre, çiftliğin sahibi Ali Ağa, İstanbul’da bir suç işler ve ölüme mahkum edilir. Avustralyalı Baltacı Edwars (Sonradan Müslüman olarak Kenan adını alır) tarafından bu cezadan kurtarılır. Bunun üzerine Ali Ağa, adının değiştirilmemesi koşuyla, çiftliğini Edwars'a bırakır. Aliağa ilçesinin kuruluşu, 4. Murat dönemine kadar uzanmaktadır.
Balçova
Bir zamanlar adı Ayesefit olan köy, arazisinin büyük bir kısmının balçık olması nedeniyle Balçık Havi olarak anılmaya başlamış. Sonra söylene söylene Balçık Ova birleşerek, bugünkü ismi olan Balçova’ya dönüşmüş. Balçova, termal tesisleri ve Teleferik'i ile ünlüdür.
Bayındır
Bir yerleşim yeri olarak ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Araştırmalar, yörede sırasıyla M.Ö. 3000’li yıllarda Hititlerin, 700’lü yıllarda Frigya ve Lidyalıların, M.S. 900’lü yıllarda Bizanslıların, 1084 yılından sonra Selçukluların ve 1425 yılından sonrada Osmanlıların egemen olduğunu ortaya koymaktadır. 24 Oğuz boyundan Bayındır Türkmen Boyunun kendi adı ile yeni bir yerleşim oluşturduğu bilinmektedir. Bayındır, çiçekçiliği ile ünlüdür.
Bayraklı
Bayraklı adı hakkındaki söylencelerden ilki; Batı Anadolu kıyılarını kendilerine insan kaynağı olarak seçen Türk korsanlar ile ilgilidir. O dönemde Akdeniz’e hakim olan denizciler her yıl İzmir’e gelip, bayraklar açarak gönüllü asker çekmeye çalışılır. Bayraklar, günümüzdeki Bayraklı’nın bulunduğu yerde açılmakta ve gönüllüler orada yazılmakta olduğu için yörenin adı, yıllar içinde Bayraklı olarak kalır. Bir diğer söylenceye göre ise XIX. Yüzyıl’da yöreden geçen tüccar kervanlarını soyan soyguncular, her girişimleri sonrasında Tantalos’un mezarının bulunduğu tepeciğe bayrak asmaktadır. Bu nedenle bu soygunları yapanlara da “Bayraklı Eşkıya” adı verilir. Yörenin adı, bu deyimden bozma “Bayraklı” olarak kalır.
Bir diğer söylencede ise; Türklerin İzmir çevresine yerleştikleri dönemde elleri bayraklı 7 Türk savaşçı günümüzdeki Laf Deresi yakınında düşman askerleriyle çarpışır ve biri orada şehit olur. Bu nedenle o bölgenin adı “Bayraklı” olarak anılmaya başlar.
Bergama
Helenlerden çok önce Batı Anadolu'da Pelasglar ve Luvi halkının yaşadığı sırada Bergama'nın adı, Parg-a-uma idi. Perg=Berg, Arapçadaki Burç anlamına gelmektedir. Uma ise, “halk” demektir. Pergamon adı ise, Helenleşmenin başlamasıyla dönüşen bir kelimedir. Bugün Bergama adı, aslında ilk kullanılışı olan Pargauma'ya daha çok benzemektedir. Günümüzde Bergama, tarihi değerleriyle turistlerin uğrak noktasıdır.
Beydağ
“Palaipohs”, Helen dilinde, eski kent demektir. Bu ad yakın zamana kadar Balyambolu olarak kullanılıyordu. Beydağ ilçesinin adı, Osmanlılara kadar Palaiapolis adının değişik şekilleri ile (Palyapolis, Palaiapolis, Nikapolis, Palaipo-lis, Palaioupolis, Paloeopolis, Algiza, Palaiapolis) anılarak gelmiştir.
Bornova
Bilinen en eski adı “Birun-u Abad” olan Bornova’da yerleşim Hellenistik çağda başlamıştır. İsmi Osmanlı kayıtlarında Birunabad olarak geçmiş ise de, Farsça "dış, harici" anlamına gelen "birun" kelimesinin, genellikle yer isimlerinde bir özel isimle birlikte kullanılan "-abad" takısı (İslamabad, Haydarabad gibi) ile pek uyuşmaması, Birunabad'ın başka bir ismin tahrif edilmiş veya uyarlanmış şekli olabileceğini düşündürmektedir. İsmin başlangıçta "Burunova" şeklinde geçtiği de öne sürülmüştür.
Buca
Buca adının kökeni ile ilgili bilgiler kesin değildir. Kararas’ın Iconomos’tan naklen kaydettiğine göre 1235 te İzdik Devleti (Dukas Vatidis) Kralı İoyanis Lenvon Manastırı sınırlarını tesbit ettirirken KOHİ denen ve Kral yolu yakınında bir yerleşme adı geçmektedir. Iconomos’a göre, burası sonradan Buca adını alan yerdir. KOHİ, eski Yunancada bir kapalı açının iç tarafı, dibi anlamına gelmektedir. Yeni Yunancada Kohi, Gonia olmuş, daha sonra Bugia ve giderek Buca’ya dönüşmüştür. Bir başka varsayım da son Bizans döneminde bu yörede büyük toprak sahibi olan Vuza ya da Vuzas isimli kişinin adının kaynak olabileceği yolundaki görüştür.
Çeşme
Denizinin berraklığı ve otantikliğiyle turistlerin ve İstanbulluların ilgisini fazlasıyla çeken Çeşme, adını, bol ve buz gibi suların aktığı çeşmelerden almıştır.
Çiğli
Eski tarihlerde, ilçenin genel olarak bataklık ve sazlıklardan oluşması ve denize yakınlığı nedeniyle yeşil alanlara çok çiğ düşmesinden dolayı, ilk yerleşenler tarafından buraya “Çiğli” adı verildiği belirtilmektedir.
Dikili
Zeytin ağaçlarının dikildiği yere "Dikmelik" denir. Bir var sayıma göre Dikili sözcüğünün bu dikmelik sözcüğünden geldiği sanılmaktadır.
Foça
İzmir'in kuzeyindeki sahil ilçesi Foça, Antik Çağ’da bir İon yerleşimi olarak kurulur. Bölgenin taşıdığı önem ise burada yaşayan Akdeniz foklarından kaynaklanır. Phokaia adını alan ilçe, günümüze Foça olarak gelmiştir.
Gaziemir
Seydiköy’ün yerini alan Gaziemir adının; Aydınoğlu Gazi Umur Bey’e izafeten verildiği belirtilmektedir. Bilinen hikayesi, ‘Gazi Umur’un zaman içerisinde uğramış olduğu değişim sonucunda yaygınlaşan bir isim olduğudur.
Güzelbahçe
Klazomenia şehri, M.Ö. VII. yüzyılda kurulur. Zaman içerisinde halk dilinde Klizman şekline dönüşür. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1936 yılında ilçeyi ziyaret eden Vali Kazım Dirik’in “Bu yörenin toprağı kızıldır ve Kurtuluş Savaşı sırasında buralarda çok fazla şehit kanı döküldü, buranın ismi artık Kızılbahçe olsun” önerisi kabul görür. Geçen süre içerisinde “Kızıl” kelimesine karşı gelişen tepki üzerine, 1954 yılında Belediyenin kuruluşu sırasında isim yeniden değiştirilerek Güzelbahçe olur.
Karabağlar
Karabağlar, İzmir'in en eski yerleşim yerlerindendir. Yaklaşık 200 yıl önce Emrez ve Aktepe, kara üzüm bağlarıyla kaplıydı. Bölgede çok az sayıdaki ailenin bağları, çiftlikleri ve bağ evleri yer alıyordu. Karabağlar adının buradan geldiğine inanılmaktadır.
Karaburun
Adı konusunda çok değişik görüşler ve varsayımlar mevcuttur. Çok eski dönemlerde, yarımadanın adının "Capo Calaberno" olması, fonetik olarak adın buradan değişerek geldiğini düşündürmektedir. Bir varsayıma göre ise; deniz yoluyla yarımadaya ilk varışta "Kömür Burnu" denilen mevkiin görülmesi nedeniyle, kayaların rengi esas alınarak "Karaburun" denildiği şeklindedir. Bir başka varsayım da eski Türk adlandırma usullerinde; kuzey yönünün "kara", güney yönünün ise "ak" olarak adlandırılması mantığına dayandırılmadır. Şimdiki ilçe merkezi eski haritalarda "Karaburun", Eşendere burnu ise "Akburun" olarak geçmektedir.
Karşıyaka
Karşıyaka’nın ismi, Coeur de Lion'dan gelmektedir. Fransızca’da Arslan-Yürek anlamına gelmektedir. III. Haçlı Seferinde Aslan Yürekli Richard’ın orduları Karşıyaka’da konaklamışlar ve o zamanlar ormanlık olan bu bölgeye, Aslan Yürekli Richard’ın adı olan Cordelion adını vermişledir. Coeur de Lion zaman içinde Cordelieu, Cordelion ve Kordelya ve en sonunda Karşıyaka’ya dönüşmüştür.
Kemalpaşa
9 Eylül 1922 akşamı Mustafa Kemal Paşa'nın bu bölgede konaklamasından dolayı ismi sonradan değiştirilerek Kemalpaşa olmuştur.
Kınık
Kınık adı kelime anlamı bakımından, tarihçilere göre “nerede olsa azizdir” anlamına gelmektedir. İlçe bugünkü adını oğuz Türklerinin Bozoklar kolunun Kınık boyundan almaktadır.
Kiraz
Tarihi boyunca isim değiştirerek giden Kiraz’a, M.Ö.8. yüzyılda İonlar, "Kışın sert soğuktan koruyan Kışlık Barınak" anlamına gelen “Klaos/Kleos” ismi vermişlerdir. Bizans döneminde, "Çanak ova" anlamına gelen "Kilas/Kilos” adıyla anılırken, M.S.2.yüzyılın sonlarında “Kilbis” diye geçmektedir. Luwi dilinden gelme Koloe adı, Helen ağzına uydurulmuş Kolose olarak söylenmiştir. Osmanlı Döneminde, "Keles/Kelas/Kilas" ismi kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Döneminde 1948 yılında ilçe olan Keles’e "Kiraz" adi verilmiştir.
Konak
İzmir Derebeyi Katipzade Mehmet Çelebi, 1700’lerde meydanda denize nazır bir konak inşa ettirir ve Konak ismi böylece ortaya çıkar.
Menderes
Yakın zamana kadar Cumaovası olan ilçenin ismi, aynı adı taşıyan havaalanının 1989 yılında alınan kararla Adnan Menderes şeklinde değiştirilmesiyle Menderes’e dönüşür.
Menemen
Menemen adıyla ilgili kesin kanıt bulunmamaktadır. Bir rivayete göre, Pers Krallığı sırasında övünmeyi seven Pers Kralına bu şehri kimin aldığı sorulduğunda "men, men" diye karşılık vermesiyle Menemen olur. Bir başka söylence ise Bergama Kralı Eumen, şehre kendi adını verdiği, sonradan bunun Menemen’e dönüştüğü şeklindedir. Bizans egemenliği sırasında "maino-menau" adının verildiği de rivayet edilmektedir.
Narlıdere
Narlıdere ise adını, Yukarıköy'ün kenarından geçen Ali Onbaşı Deresi'nin kıyısındaki bahçelerde bir zamanlar var olan nar ağaçlarından almıştır.
Ödemiş
1451 yılında Otamış, 1684 yılında Ötemiş, 1820 yılında son değişikliklerle Ödemiş adını almıştır.
Seferihisar
Bölgenin bilinen tarihi; Karyalılar ve İonyalılar ile başlar, MÖ 30’da Romalıların Anadolu’yu işgali sırasında komutan Tysafer buraya yerleşir. 11. yüzyılda Selçuklular egemen olduğunda bölgenin adı “Tysaferin Hisarı” Osmanlı Döneminde “Sivrihisar” ve Cumhuriyet’ten sonra ise “Seferihisar” olur.
Selçuk
Adı antik çağlardan gelen Efes (Ephesus), yerleşim yerlerinin değişmesiyle Ayasuluk olmuştur. Bölge 1390-1914 yılları arasında Türk ve Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Selçuk adını almıştır. Selçuk’taki antik dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, ününü M.Ö. 324–250 yıllarında dünyaya duyurmuştur.
Tire
Tarihi belgelerde Thira, Thyera, Tyrha, Apaterie ve teira olarakta geçen Tire adı, Hatti-Luvi dil ailesinden gelmektedir. Anlamı, kale, hisar demektir. Tire; Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Roma ve Bizans, Osmanlı devletlerine ev sahipliği yapmıştır.
Torbalı
İsmini antik çağın ünlü şehirlerinden biri olan Metropolis diğer adıyla Triyanna ya da Tripolisten aldığı rivayet edilen Torbalı, tarihin bilinen devirlerinden beri çeşitli uygarlıkların merkezi durumundadır. Bir rivayete göre, Sultan Abdülhamid’in çiftliğine diken Murat Bey, bunların zarar görmemesi için develerin ağzına “torba” bağlanmasını emretmiş, yöre daha sonra “Torbalı” adıyla anılmıştır.
Urla
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi'nde şehrin, Kıdafe kralının kızı “Ulice” tarafından kurulduğu ve “Urli” adının verildiği, zamanla Urla’ya dönüştüğü belirtilmektedir. Bir söylencede ise halk dilinde Latince ve Rumca bataklık-sazlık anlamına gelen “Vurla” kelimesinden değişerek günümüze ‘Urla’ olarak geldiği kaydedilmektedir. Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey’in sefere çıkarken kendisine “Uğurola”, “Uğurlu geldi” demesinden üretildiği de söylenmektedir.