Tarih, heykellerde yaşam buluyor
Denizler Tanrısı Poseidon, Bereket Tanrıçası Demeter, İzmirli Homeros, gladyatörler, Nehir Tanrısı Kaistros heykelleri… İzmir Tarih ve Sanat Müzesi Taş Eserler Bölümü, görülmeye değer birçok eseri bünyesinde barındırıyor
Yazı: Mehmet Tuna / İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü
Kültürpark'ta, toplam 13 bin 320 metrekare alan içinde yer alan İzmir Tarih ve Sanat Müzesi’nin en çok ilgi çeken bölümlerinden biri kuşkusuz Taş Eserler Bölümü. İki kattan oluşan Taş Eserler bölümünde Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait heykeltıraşlık eserleri ile mimariye bağlı plastik eserler sergileniyor.
Kültürpark'ta, toplam 13 bin 320 metrekare alan içinde yer alan İzmir Tarih ve Sanat Müzesi’nin en çok ilgi çeken bölümlerinden biri kuşkusuz Taş Eserler Bölümü. İki kattan oluşan Taş Eserler bölümünde Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait heykeltıraşlık eserleri ile mimariye bağlı plastik eserler sergileniyor.
Arkaik Dönem (M.Ö. 900 - 700)
Bölümün sağ tarafındaki teşhirde ilk olarak Arkaik Dönem (M.Ö. 900-700) taş eserleri sizi karşılar. Bu dönemde Batı Anadolu heykel sanatı, özellikle Mısır’la ilişkiler sonucunda büyük boyutlu heykellerle tanışmıştır. Bu etkileşim sonucunda M.Ö. 7. yüzyılın ortalarından itibaren daha büyük boyutta heykellerin yapımına başlanmıştır.
Dönemin heykel örnekleri, genellikle kutsal alanlara sunu olarak ya da mezar taşı olarak dikilen büyük boyutlu mermer heykeller şeklinde ayakta, donuk bir şekilde, elleri iki yanda çoğu zaman bedene yapışık, sol ayak öne atılmış bir durumda gösterilir. Ağızda hafif bir gülümseme vardır.
Kuros (genç erkek) heykelleri, bir bacak önde, kollar aşağı doğru sertçe uzanmış ve eller yumruk şeklinde tasvir edilir. Vücuda yapışık olan kollar, dönem içerisinde vücuttan ayrılmaya başlar ve hareket kazanır. Heykellerin esin kaynağı Mısır olsa da, bunlarda Mısır örneklerinde görüldüğü gibi bir dayanak sütun parçası yoktur ve erkek heykelleri eteklik giymemiştir. Kuros heykellerinin aksine, Arkaik Dönem boyunca görülen Kore (genç kız) heykellerinin hepsi giyimli olarak betimlenmiştir. Erken dönemlerde giysi, bedene yapışık ve düzdür fakat zamanla vücut ile uyum sağlamıştır. Batı Anadolu'daki Arkaik Dönem heykel sanatının önemli merkezleri arasında Klaros (Ahmetbeyli) ve Erythrai (Ildırı-Çeşme) sayılabilir.
Klasik Dönem (M.Ö. 490 - 330)
Arkaik Dönem'de görülen Kuros ve Kore heykelleri bu dönemde yerlerini, galibiyet kazanan sporcu heykellerine, tanrı ve tanrıça betimlemelerine bırakmıştır. Bu dönem heykelleri üç boyutlu bir görünüm kazanmıştır.
Klasik Dönem heykeltıraşları, heykellerini bronzdan da yapmaya başlamışlardır. Bronzun yeniden kullanılabilir bir malzeme olmasından dolayı, bu dönem heykellerinin büyük bölümü ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır. Bu heykellerin nasıl göründüğü hakkındaki bilgi, Roma Dönemi'ndeki mermer kopyalarından elde edilmektedir. Müzede bu döneme tarihlenen tek heykeltıraşlık eseri Klaros'ta bulunan Homeros Heykeli’dir.
Helenistik Dönem (M.Ö. 330 - 30)
Taş Eserler Bölümü’ndeki sağ koridorda sergilenen Arkaik Dönem heykellerinden sonra bizi Helenistik Dönem heykeltıraşlık eserleri karşılar. Helenistik Dönem'de karakter portreleri gelişmiştir. Dönemin en ünlü sanatçısı Lysippos'tur. Sanatçı, yaptığı bronz heykellerde insanları oldukları gibi değil; kendisine göründükleri gibi betimlemiştir. Dönemin en önemli özelliği olan taşkın hareket ile acı, üzüntü gibi yüz ifadeleri eserlerde görülebilir.
Bu dönem heykeltıraşlığında Pergamon (Bergama) Ekolü önemli bir yer tutar. Bergama'daki Zeus Sunağı'nın frizinde ise tanrılar ile devlerin savaşı sahnelenmiştir. Şiddet, aşırı hareket ve yüzde patetik ifadenin görüldüğü bu kabartmalarda bir dram havası sezilir.
Roma Dönemi (M.Ö. 30 - M.S. 395)
Romalıların heykel sanatında Yunanlılar kadar yaratıcı oldukları söylenemez. Romalılar, kendilerinden önce gelen Yunan yapıtlarını toplayarak ülkelerine getirmiş ve bunları kopya ederek çoğaltmışlardır. Bu kopyalar, günümüze ulaşamayan orijinal heykeller hakkında bilgi vermektedir.
Romalılar, plastik sanatların portre ve kabartma dallarında ise orijinal yapıtlar ortaya koymuşlar ve Yunan portrelerindeki idealizmin yerine gerçekçi bir üslup uygulamışlardır. Roma Sanatı'nın tüm dallarında eyaletlerin etkisi açıkça görülmektedir. Bu eyaletlerin en önemlisi ve zengini Asya Eyaleti (Anadolu) idi. Anadolu'daki Roma heykel sanatının başlıca merkezleri Smyrna, Ephesos, Pergamon ve Aphrodisias olarak gösterilebilir.
Agora'da gün ışığına çıkartılan Demeter, Poseidon ve Artemis heykel grubu ise görülmeye değer nadir eserlerden.
Gömü Anıtları Salonu
Taş Eserler bölümünde, Helenistik ve Roma dönemlerinden çeşitli kabartmalı stellerin (mezar taşı) iki adet lahdin (mezar) sergilendiği “U” şeklindeki gömü anıtları salonu yer almaktadır. Sergilenmekte olan eserlerin çoğu Roma Dönemi'nde yapılmış eserlerdir.
Gladyatörler Bölümü
Taş Eserler Bölümü’nün bir salonu da Roma İmparatorluğu döneminin heyecanlı oyunlarının başkahramanı olan gladyatörlerin mezar taşlarına ayrılmıştır. Roma Dönemi’ne ait yedi tane mezar taşının (stel) birçoğu İzmir ve çevresinde bulunmuştur. MÖ 264 ile MS 1 arasında yaşayan gladyatörlere ait steller, oyunları anlatan resimlerle ziyaretçilere o anı yaşatmaktadır.