İzmir’in görülesi köyleri
Cennet doğası ve müthiş kültürel birikimi nedeniyle çok kişinin gönlündedir bir gün İzmir’e yerleşmek. Birbirinden güzel ilçelerinin yanında doğanın koynundaki köyleri de İzmir’in çekim alanlarıdır. Film ve dizilerin doğal platosu olan bu köyler, hem ülkenin dört bir yanından ziyaretçiler hem de kent merkezinde yaşayanlar için birer kaçış rotasıdır.
Türkiye’nin en güzel kentlerinden birisidir İzmir. Maviyle yeşilin bir de güneşin sarısıyla buluştuğu bu cennet coğrafya, ülkenin her yanındaki insanların da bir gün yaşamak için hayalini kurduğu yerdir. İzmir, güzelliğini, birbirinden farklı köyleriyle taçlandırırken, doğanın koynundaki bu çekim alanları, sağlık ve huzur bulmak için de doğru adreslerdir.
Bir masal diyarını tanımlayan İzmir’in köylerinin ortak noktaları ise İzmir gibi güzel olmalarıdır. İşte o cennet köşeleri, sizler için derledik…
Doğal bir film seti: Barbaros köyü
Yörüklerin yaşadığı Barbaros köyü, denizden uzak mesafededir. Gözlerden uzak oluşu ve sakinliği nedeniyle adı pek bilinmez. Ama eşsiz doğasıyla doğal bir film veya dizi seti görünümündedir. Kalbim Ege’de Kaldı dizisinin bazı bölümlerinin de burada çekildiği belirtilmektedir.
Barbaros’un acıklı hikayesi, köy girişindeki anıtla karşılar ziyaretçilerini. Üzerinde 36 ismin yazdığı anıt, Barbaros’tan Çanakkale Savaşı’na giden ve dönmeyenleri simgeler. Çünkü savaştan sadece 4 kişi geri gelmiş, diğerleri şehit olmuştur.
Barbaros köyünün önemli özelliklerinden birisi, Oyuk Korkuluk Festivali’dir. Yaptıkları korkulukları yarıştırıp, sokaklarda sergileyen köylüler, ilginç bulunan festivali, artık geleneksel hale getirmiştir. Barbaros, belli bir ücret karşılığı karnınızı doyurabildiğiniz Çatkapı Evleri ile de öne çıkmaktadır. Kapılarında ‘Çatkapı Evi’ yazar bu evlere, kapıyı çalıp konuk olabildiğiniz gibi, bazılarında geceleme imkanı da mevcuttur.
Urla’ya 22, İzmir’e ise 55 kilometre mesafede bulunan köye, Urla’dan kalkan otobüslerle ulaşmak mümkündür. Özel aracınızla gitmeyi planlıyorsanız, Urla’dan Alaçatı istikametine doğru giderken İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kampüsünün son bulduğu noktadan içeri girmeniz yeterlidir.
Türkiye’nin ilk slow food köyü: Germiyan
Türkiye’de Slow Food (Yavaş Gıda) hareketine katılan ilk yer olan Germiyan Köyü, Çeşme’ye bağlı bir Türkmen köyüdür. Köy konseyi ve yerel yetkililerin, İtalya ile yürüttükleri 3 yıllık sürecin ardından, Mayıs 2016 itibariyle Türkiye’nin ilk Slow Food köyü olmayı başarmışlar. Katkısız gıdalar üretilen ve geleneksel yemeklerin yaşatılmasına çalışılan köyde yetiştirilen ürünler, evlerin önünde ya da kurulan tezgahlarda satılıyor. Köye yolunuz düşerse ekşi maya ile yapılan ve odun ateşinde pişirilen Germiyan Ekmeği ve Kopanisti peynirini, bir de köy kahvesindeki bitkisel çayları mutlaka tatmanız önerilir.
Sokaklarında gezerken, çiftçilikle ve güzel sanatlarla uğraşan Nuran Eren’in otantik çizimleri dikkatinizi çekecek. Beyaz badanalı evlerin duvarlarına yapılan çiçek çizimleri, köye farklı bir güzellik katıyor.
İzmir’e 80 kilometre mesafede bulunan Germiyan’a ulaşım, Çeşme otogarından kalkan otobüslerle sağlanmaktadır. Özel aracınızla ise İzmir Çeşme karayolundaki köy yoluna saparak ulaşmanız mümkündür.
Tiyatro oynanan köy: Bademler
Güzelbahçe ve Seferihisar ilçeleri arasındaki boğazın tam ortasındaki tepelik alana kurulu bir Alevi köyü olan Bademler; bir nevi ilklerin köyüdür. Tarihi yaklaşık 300 yıl öncesine dayanan köy, ünlü Susuz Yaz filminin burada çekilmesi ile adını duyurmuştur. Okuma yazma bilmeyen tek kişinin dahi olmadığı Bademler’de, 1969 yılında ilk tiyatro binası kurulmuş, günümüze kadar da aktif olarak kullanılması sağlanmıştır. Her yıl Dünya Tiyatrolar Günü olan 27 Mart’ta oyun sergilenmekte, oyuncular da köylülerden oluşmaktadır. Çocuk Oyuncakları Müzesi’ne de sahip olan Bademler, artık doğal yaşam köyü ile de anılmaktadır.
Bademler'deki Tarımsal Kalkınma Kooperatifi arazisine, içinde bungalov evler, üretim parselleri, yürüyüş ve bisiklet yollarının da bulunduğu 'Doğal Yaşam Köyü' kuran Büyükşehir Belediyesi, çiçek alımlarıyla ayağa kaldırdığı üreticileri bir de 'ekoturizmle' tanıştırdı.
İzmir'in yeni Doğal Yaşam Köyü, kent yaşamının koşuşturmasından ve stresinden yorulanlar için bir 'kaçış noktası' olacak. Bademler'deki yaklaşık 315 dekar alan üzerine 4 milyon liralık yatırımla kurulan Doğal Yaşam Köyü'nde yaklaşık 10 bin adet ağaç, çiçek üretim seraları, soğuk hava deposu, fide dikim bölümü ve idari binalar yer alıyor. Konaklamalı ziyaretçiler için ayrıca 10 adet bungalov ev, üretim parselleri, yürüyüş ve bisiklet yolları da bulunuyor.
Köyün konukları, doğanın eşsiz güzelliklerini ağaçların arasında gizlenmiş bungalovlarda izlerken, yörenin en köklü ve en kültürlü köylerinden Bademler'in deneyimli üreticilerinden salça, tarhana, reçel, turşu ve köy ekmeği gibi ürünlerin yapımını öğrenecek; kerpiç atölyesinde köy fırını ve hayvan barınakları için kerpiç dökecek.
Ziyaretçiler ayrıca, kooperatifin çiçek seralarındaki üretim sürecine katılabilecekleri gibi, zeytin toplayıp kooperatifin taş kırım zeytinyağı fabrikasında zeytin sıkımı da yapabilecek. Bu çalışmalarda kent insanının hem doğayla, tarımsal üretimle ve köy yaşamıyla buluşması hem de tarımsal üretimi ve köyün geleneksel kültürünü öğrenme ve deneyimleme olanağı sağlanacak.
Bademler Köyü, İzmir’e 35, Urla’ya 9 kilometre mesafede yer alıyor. İzmir, Karabağlar, Fahrettin Altay durağından her bir saatte bir köye otobüs kalkıyor.
Zamanın durduğu bir köy: Kösedere
Tarihi taş evleri, tarihi camisi ile farklı bir atmosfer yaratan Kösedere, sokaklarını adımlarken kendinizi yıllar öncesinde hissedeceğiniz bir yer. Mahalle bakkalı, berber ve köy kahvesi ile zamanın durduğu mekanlardan kısaca.
Antik dönemden beri bağcılıkla uğraşan köy halkı, her yıl düzenlenen üzüm festivali ile bu geleneğine sahip çıkıyor.
Köy aynı zamanda yaz dizilerine set de oluyor. Limon Yapım’ın Hayat Sevince Güzel dizi çekimleri burada yapılmış. Doğal güzelliğinin yanında mutfağıyla da anılan Kösedere’de, ünlü öküz köftesinden tadılması önerilir.
İzmir’e 93 kilometre mesafede bulunan Kösedere Köyü’ne ulaşmak için Karaburun yolu üzerinde ilerlerken İnecik tabelasının olduğu yerden dönüp, köye kadar düz şekilde devam etmeniz gerekiyor. Köye, Karaburun’dan otobüslerle de ulaşmak mümkün.
Bir balıkçı köyü: Özbek
Osmanlı döneminde Özbekistan civarından göçenler tarafından kurulduğu için bu adı alan köy, sahili ve taş evleriyle ünlü. Balıkçı köyü olan Özbek’te köylülerin çoğu geçimini balıktan sağlıyor.
Özbek köyünün geçmişine ait belgeler, Urla Hükümet Konağı’nda çıkan bir yangında yok olmuş.
Yolunuz Özbek Köyü’ne düşerse balığını mutlaka tatmalısınız. Köyde birçok restoran bulunuyor. Fakat en ünlüsü 50 yıllık bir mazisi olan Akın’ın Yeri. Hafta sonları kadınların kurduğu pazar da görülmeye değer. Pazarda bin bir türlü otla karşılaşmanız muhtemel. Kahvaltıda ise Özbek katmeri ve yonga denen hamur kızartmasının tadına bakmalısınız.
‘Kalbim Ege’de kaldı’ dizisinin bazı bölümlerinin çekildiği Özbek Köyü, İzmir’den 48 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Köye ulaşım sağlamak için Urla otogarından kalkan minibüslerden faydalanabilirsiniz.
Toprağının kırmızısından adını alan köy: Ildır
Antik dönemdeki ismi olan Erythrai’yi, toprağının kırmızısından alan Ildır, Çeşme’ye bağlı bir saklı cennet. Köyün tamamının SİT alanı içerisinde olması, doğallığının bozulmasını engellemiş. Ildır merkezinin hemen üstünde de Giritlerden kalma Erythrai Antik Kenti, ziyaretçilerini bekliyor.
Dünyadaki en güzel gün batımının izlenebileceği bu kadim kent için Filozof Platon, binlerce yıl evvel “Dünyada görülebilir en güzel gün batımı Erythrai’dedir” ifadesini kullanmış.
Ancak köyün ön plana çıkması, ‘Fatma Gül’ün suçu ne?’ dizisine mekan olması ile gerçekleşmiş. Ildır, bir anda ünlenmiş ve ziyaretçi akınına uğramış. ‘Hayat Sevince Güzel’ ve ‘Kalbim Ege’de kaldı’ dizilerinin çekimleri ile popülerliğin devamı gelmiş.
Tarım ve balıkçılıkla uğraşan köy halkı, kendi ürettiği ürünleri satıyor. Birkaç kafe ve lokantada yerel otlar, gözleme, mantı gibi yemekler yapılıyor. Enginarlı midye dolması ve Ildır lokması ise başka hiçbir yerde böyle lezzetli değil.
Ildır’a yolunuz düşerse deniz manzarası ve antik tiyatro mutlaka ziyaret edilmeli.
İzmir şehir merkezinden 75 kilometre uzaklıkta olan Ildır’a İzmir-Çeşme Otoyolu üzerinden özel araçla 1 saat gibi bir sürede ulaşılabiliyor. Çeşme’den de köye minibüs seferleri bulunuyor.
Bir kadim geçmiş: Saip köyü
Yarımada’nın Foça’ya bakan tarafında, deniz gören dağ eteklerine kurulmuş bir güzel köy, Saip. Geçmişinde Rumlar ve Müslümanların birlikte yaşadığı köy, mübadeleden sonra sessizliğe bürünmüş. Saipaltı denilen bir iskeleye sahip köy, bir zamanların ticaret merkeziyken azalan nüfusuyla birlikte ticaretteki etkinliğini kaybetmiş. Bugün köy halkı, geçmişini tarım, hayvancılık ve balıkçılıktan sağlıyor.
Saip köyünün en önemli özelliği ise kır kahvesi. Saip kır kahvesinde 40 çeşit reçel, kadınların el emeği yöresel lezzetleri ve Osmanlı şerbetleri tadılmak için ziyaretçilerini bekliyor.
Karaburun’a 3 kilometre uzaklıktaki köye ulaşmak, İzmir merkezden 1.5 saat sürüyor. Karaburun’dan kalkan minibüslerle de ulaşım mümkün.
Karaburun’a gelmişken, Çatalkaya, Ayıbalığı kayalıkları ve plajı, Ardıç Plajı, amatör balıkçılığı ve 70 çeşit mor çiçeği ile ünlü Mordoğan’ı da ziyaret etmeniz önerilir. Bir de yollarında bile manzaranın tadını çıkaracağınız Kaynarpınar'a… Özellikle günbatımını izlemek için en uygun manzaralardan birine sahip.
Masal şehir: Birgi
Asırlık ağaçları, taş ve ahşap konakları ve Bozdağ’ın eteklerindeki konumu ile adeta bir masal şehridir Birgi. Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış, bir dönemin eğitim, ilim ve sanat merkezi olarak da anılmıştır.
Günümüzde SİT alanı olarak koruma altına alınan Birgi Köyü’nde, muhteşem ahşap işçiliğinin sergilendiği tarihi konaklar, camiler, asırlık ağaçlar görülmeye değer. Birgi’yi güzergahınıza alırsanız, İmam-ı Birgivi’nin türbesi ve Ulu Cami ile Çakırağa ve Sandıkoğlu konaklarını gezmeden dönmeyin.
Birgi’nin en önemli lezzeti ise Ödemiş’in kendine özgü Tongül pidesidir.
İzmir’e 110 kilometre, Ödemiş merkeze ise 11 kilometre mesafedeki Birgi’ye ulaşmak için Ödemiş’ten kalkan minibüs seferlerinden faydalanabilirsiniz.
Hayalet köy: Lübbey
Nüfusunun azlığı nedeniyle ‘Hayalet kasaba’ olarak da anılan Lübbey, Ödemiş’in dağ köylerindendir. Türkmen kökenli Lübbey köyünde sakinlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Ancak bozulmamış tarihi dokusu, kiremit çatılı, taş, toprak, kerpiç, ahşap malzemelerden oluşan eski evler ve doğası nedeniyle özellikle fotoğraf meraklılarının ziyaretçi akınına uğrayınca köy kalabalıklaşıyor. Lübbey’den ayrılmaya niyeti olmayan köylüler, hayvancılıkla geçimini sürdürüyor. ÇEKÜL Vakfı da 1997’den beri bu bölgedeki köy yerleşimlerinin korunması ve yaşatılması için çalışmalarda bulunuyor.
Ödemiş’e 13 kilometrelik uzaklıkta bulunan Lübbey Köyü’ne ulaşım, ilçeden minibüslerle sağlanıyor.
Popüler destinasyon: Şirince
Eski bir Rum köyü olan Selçuk İlçesi’ne bağlı Şirince; bağcılığıyla, şaraplarıyla, restorasyon geçirmiş Rum evleriyle ünlü. Aynı zamanda Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi gibi oluşumlara da ev sahipliği yapıyor.
Şirince’nin özellikle son yıllarda adını en çok duyurmasını sağlayan ise butik işçilik meyve şarapları ile bu şarapların tadına bakılabilecek şarap evleri ve mahzenler olmuş. Köy pazarı ve tarihi Rum evleriyle dolu Arnavut kaldırımlı sokakları ile Aziz John Baptist Kilisesi, köyün panoramik olarak izleneceği Hodri Meydan Kulesi, Tiyatro Medresesi ve Aziz Nesin’in Matematik Köyü, Şirince’nin gezilecek mekanları.
Şirince, İzmir Merkez’e 87, Selçuk’a ise 8 kilometre mesafede bulunuyor.
Ömür uzatan köy: Sığacık
Türkiye’nin ilk sakin şehri (Citta Slow) Seferihisar’ın sahil kasabasıdır Sığacık. Ev pansiyonları, dar sokakları, yerel sebze, meyve ve köylülerin el emeği ürünlerinin satıldığı pazarı, marinası, Teos Antik Kenti, balık restoranları ve plajları ile ünlüdür. Ata Demirer’in ‘Olanlar Oldu’ya set görevi yapan Sığacık, ömre ömür katan köylerden.
İzmir şehir merkezinden 52 kilometre uzaklıkta olan Sığacık’a özel araçla bir saat gibi sürede ulaşmak mümkün.