Çakırağa Konağı
Ödemiş-Birgi’de yaklaşık 250 yıldır ayakta duran Çakırağa Konağı, Türk evlerinin en güzel örnekleri arasında yer alıyor
Yazı: Mümtaz Saygı / Sanat Tarihçisi
18. yüzyılın ikinci yarısında Birgi Deresi’nde deri imalathaneleri bulunan, zeytinlikleri olan, tüccar Çakıroğlu sülalesinden Şerif Ali Ağa, işi nedeniyle yaptığı İstanbul gezilerinde yalı konaklarına özenip, Birgi’de ailesi için bir konak yaptırmak ister.
1771-1774 yılları arasında Birgi Deresi kıyısında üç katlı, dış sofalı, U planlı yapının zemin katı hizmetlilere, birinci kat kışlık, ikinci kat yazlık olarak düşünülmüştür. Konağın zemin katı taş duvar örgülü, diğer katlar ahşap çatkı içine dolma kerpiç malzemeyle yapılmış, duvarlar keçi kılı karıştırılmış sıvayla örtülmüştür.
Zemin kata konağın batısındaki dar sokağa açılan iki kapıdan girilir. Birinci kapının sağında kapıcı odası, gelen konukları buyur edecek kadar yakındır. Tam karşıda merdiven bitişiğinde hizmetli odaları, girişin solunda ise, konuk bekleme bölümü ahşap kemerleri ile dikkat çeker. İkinci kapı binek hayvanların girişine ayrılmış olup, hemen yanında samanlık damı ve karşısında ahır bulunur. Zemin katın oda pencereleri doğrudan iç avluya açılır.
Dik bir merdivenle açılan birinci katın girişinde ahşap kepenk gece kapatılmak amacıyla yapılmıştır. Bu katın tavanları alçak, pencereler çift pencere olup kışın ısınmaya uygun yapılmıştır. Planı dış sofalı, üç eyvanlı, eyvanlar arasında ikisi büyük ikisi küçük olmak üzere dört odası bulunur. Sofanın ortasındaki ana eyvanın cephesi, ortada Bursa tipi (yayvan-basık) her iki yanında yuvarlak olmak üzere üç kemerle taçlandırılmıştır. Odalarda bulunan şömineler alçı dekorasyonla kaplı olup, ısınma gereksiniminden öte süslemecilik açısından son derece zengindir. Ahşap tavanlar çıtalarla baklavalara bölünmüş her birinin içi boyama meyve örnekleriyle dekore edilmiştir. Sofada küçük eyvanın solunda el yıkamak, abdest almak için kafesli bir bölüm yer alır.
İkinci kat yazlık
Merdiven kepeneğini kaldırarak ikinci kata (yazlık) çıktığımızda aydınlık, yüksek tavanlı bir sofa bizi karşılar. Plan aynen kışlık katın planına uyar. Sofaya bakan duvar frizlerinden yöresel bitki ve meyve resimleri dikkati çeker.
Bu katın en önemli özelliği “İstanbul” ve “İzmir” odalarıdır. Söylenildiğine göre Çakıroğlu Şerif Ali Ağa’nın biri İzmirli diğeri İstanbullu iki eşi varmış. Eşlerinin sıla hasretlerini gidermeleri için sofanın güneybatısındaki İstanbul odasına, içinde yelkenlilerin yüzdüğü Haliç, İzmir odasına ise, Kadifekale’den Konak panoramik manzaralarının yer aldığı duvar süslemeleri yaptırmıştır. Bu resimlerin en önemli özelliği minyatür üslubunun fresk tekniğiyle birleştirilmiş olmasıdır. Yani duvar yüzeyi üzerine derinliği ve ışık gölgesi olmayan, estetiği, çizgilerin uyumu ve renklerin canlılığında arayan bir anlayışla yapılmış olması izleyiciyi büyüler. Her iki odanın tavanları geçme geometrik süslemeyle sergenli, boya bezemeli, pencereler vitraylı olup, Türk Rokoko (mimari dekorasyonda aşırı süsleme ) mimarlığın en güzel örneklerindendir.
Çakırağa Konağı 1977-1993 yılları arasında restore edilmiş olup,15 Kasım 1995 günü ziyarete açılmıştır.