İzmir Hükümet Konağı
9 Eylül 1922’de gönderine çekilen Türk bayrağıyla bir milletin bağımsızlığının ilan edildiği adres olan İzmir Hükümet Konağı, mimari yapısından çok bu özelliği ile anılır. İzmir’in kalbi olarak adlandırılan Konak Meydanı’nın da en önemli yapısı olması,
Hükümet Konağı’nın bir başka özelliğini oluşturur
Yunan askerlerinin 15 Mayıs 1919 günü Kordon’da Hükümet Konağı ve Kışla’yı ele geçirmesiyle başlayan İzmir’in karanlık günleri, yine aynı bölgede sona erdiğinde bir milletin bağımsızlık mücadelesi de zafere ulaştı. 9 Eylül 1922’de gönderine çekilen Türk bayrağıyla milletin bağımsızlığının ilan edildiği yer olan İzmir Hükümet Konağı, mimari özelliğinden çok zaferin dünyaya duyurulduğu adres olarak anıldı. İzmir’in iki yüzyıldır merkezi olan ve bu nedenle kentin kalbi olarak adlandırılan Konak Meydanı’nın da en önemli yapısı olması, Hükümet Konağı’nın bir başka önemli özelliği.
Voyvoda Konağı’ndan Hükümet Konağı’na
Ülkemizde hükümet konağı ve diğer hizmet binalarının yeni işlevlerine uygun bir şekilde inşa edilmeleri, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısına denk düşer. İzmir Hükümet Konağı da bu sürecin iyi örneklerinden biridir.
Dr. Fikret Yılmaz’ın “Tarihsel Süreç İçinde Konak Meydanı” adlı çalışmasında aktarıldığına göre, kentin kamusal merkezinin başlangıcı, İzmir’in ünlü Voyvoda Konağı’na kadar uzanır. Konağın mülkiyeti, Ali Paşa Vakfı’na aittir. Osmanlı Padişahı İkinci Mahmut, 1808’de ittifak sözleşmesi imzaladığı ayanları, bu tarihten kısa bir süre sonra tasfiye etmeye başladığında, konakta İzmir ayanından Katipoğlu Mehmet Ağa ikamet ediyordu. Tasfiye hareketinden nasibini alan Mehmet Ağa, İzmir’i terk ederek kaçtığı Midilli Adası’nda öldürülür ve malları müsadere edilerek devlet hazinesine aktarılır.
Ayanların tasfiyesinin ardından taşrada merkez denetimini sağlamak amacıyla reform yapan Osmanlı Devleti, vilayet sistemi oluşturarak, İzmir’e de diğer kentlerde olduğu gibi başkentten tayin ettiği valileri görevlendirmeye başlar. Dolayısıyla Voyvoda Konağı, Vali Konağı haline gelir. Ancak ayanlar devrinde son kullanıcısı Katipoğlu ailesi olduğu için konak, Katipoğlu Konağı adıyla bilinmeye devam eder.
İzmir’in ilk Konak meydanı
Osmanlı Devleti, İzmir Valiliği için uygun bir bina ararken, konağı 4 Temmuz 1819 tarihinde Ali Paşa Vakfı’ndan tekrar kiralar. Tamiri 1819 yılında tamamlanan binada, valilik makamı, vali ve ailesinin ikametine ayrılan birim ve vilayet memurlarının çalışma ofisleri yer alır. Konağın cümle kapısı önündeki küçük alan ise İzmir’in ilk Konak meydanıdır.
Konak, uzun yıllar İzmir Valiliği hizmet binası olarak kullanılır. Ancak 1863 yılına gelindiğinde yıkılmaya yüz tutan ve İstanbul’a yazılan raporlarda depremin de etkisiyle harabeye dönüştüğü belirtilen konağın tamiri talep edilir. 1864 Vilayet Nizamnamesi’nden kısa bir süre önce İzmir Valisi Raşit Paşa tarafından gündeme getirilen konağın tamir finansmanı için yenisi yapılmak şartıyla Karantina binalarının ve Cezayir Hanı’nın müzayede ile sayılması kararlaştırılır. Ancak yazışmalar sırasında Osmanlı taşra yönetiminde köklü bir reform yapılması ve İzmir’in Aydın vilayetinin merkezi haline getirilmesi nedeniyle proje uygulanamaz.
“Şan-ı hükümeti yabancılara hissettirecek”
Bu idari değişiklik, Hükümet Konağı projesinin de yeniden ele alınmasını ve revizyonunu gerektirir. Başkentten İzmir’e yazılan emirde, yeni teşkilatlanmaya uygun olacak ve kurulacak vilayet meclislerinin çalışmalarına yeterli gelecek şekilde hükümet konağı projesinin yeniden tasarlanması istenir. İzmir’in büyük bir ticari liman olması nedeniyle kentte pek çok devlet konsolosu olduğu, her gün yüzlerce yabancının geldiği belirtilerek, yapılacak yeni biranın “şan-ı hükümeti yabancılara hissettirecek” şekilde tasarlanmasının öneminin altı çizilir. Hükümet Konağı’nın, Osmanlı Devleti için taşıdığı sembolik anlam, bu şekilde ifade edilir.
Devlet dairelerinin bir çatı altında toplanmasının sağlanması için uygun bir binanın yapılmasına kuvvetle inanan İzmir Valisi Sabri Paşa, bunun için proje hazırlatır. Sabri Paşa’ya sunulan projenin sorumlusu, Fransız Ron Vitali’dir. Mimar Vitali’nin projesine göre, 2 bin 62 metrekare zemin üzerinde iki katlı ve 13.5 metre yükseklikte inşa edilecek konakta, İzmir Sancağı Mutasarraflığı büroları, Aydın Vilayet meclislerine ait salonlar ve bürolar ile valinin ikametgahı, binanın denize bakan tarafında yer alacaktı. 81 odalı konak, denize nazır bir büyük salon ve balkondan ibaretti. Bugün konağın Kemeraltı girişine doğru uzanan bölümünün sonunda ise Vilayet Hapishanesi ve zaptiye koğuşlarının bulunması öngörülüyordu. Projenin bedeli, 1 milyon 725 bin kuruştu.
Hükümet 16 Kasım 1867’de projeyi onaylar. O yıllarda iyice harap durumda bulunan Katipzade Konağı kısa zamanda yıktırılır ve İzmir Hükümet Konağı’nın yapımına başlanır. Hükümet Konağı tamamlanıncaya kadar resmi işler için kıyıdan biraz daha içeride bulunan yapılar kullanılır ve bu bölgeye “Başdurak” (Başoturak) denilir.
Napoli tarzında ilk kaldırım
Yapının inşaat çalışmaları Salepçizade Ahmet Bey’in kontrolünde yürütülür. Zemin gevşek olduğundan temeline ve zemin duvarlarına özen gösterilir. 27 Eylül 1871 tarihli belge, konağın tamamlanabilmesi için 3 milyon kuruşa daha ihtiyaç duyulduğunu yazar. Hükümet, İzmir gibi liman kentinde inşa edilen konağın şanına yakışır şekilde inşası için masraftan kaçınılmamasını bildirir. Ve Hükümet Konağı, 1872 yılında tamamlanarak hizmete girer. İzmir’de, Napoli tarzında ilk kaldırım, bu inşaat nedeniyle bugünün Anafartalar Caddesi’nin bu konak yanında kalan giriş bölümüne döşenir.
Kentin simgelerinden biri haline gelen konak, 1881 tarihli vilayet salnamesinde “şehrin en yüce binası ve en büyük ziyneti” olarak tanımlanır.
Yalı Camisi ile bütünleşti
Kesme taştan iki katlı ve dikdörtgen planlı olarak inşa edilen yapının üzeri kırma çatı ile örtülür. Merdivenlerle çıkılan giriş, dört sütunun taşıdığı üçgen bir alınlıkla dışarıya taşırılır. Cephesinde iki sıra halinde altlı üstlü pencereler sıralanır.
Konağın deniz yönüne bakan cümle kapısı, yapıldığı yıllarda sadece merasim günlerinde kullanılır. Genel giriş-çıkışlar için Kemeraltı yönündeki iki kapı hizmet verirken, bu kapılardan denize yakın olanı “Araba Kapısı” olarak anılır. Valilik çalışanları, arabalarıyla bu kapıdan giriş çıkış yapar.
Valilik binası, inşaat tamamlandığında önünde yer alan küçük camiyle bütünleşir. Cami, daha eski konak zamanından beri sanki vilayet memurlarının ve işlerini takip için hükümet konağına gelenlerin ibadetleri düşünülerek inşa edilmiş gibi bir fonksiyon kazanır. Bu cami bugün de varlığını sürdüren Ayşe Hatun Camisi, yani Yalı Camisi’dir.
125 yıldır İzmir’e hizmet ediyor
31 Temmuz 1970 tarihinde yanındaki İdadi/Adliye Binası ile birlikte yanan Hükümet Konağı, bir kaç yıl sonra tamamen yıkılır. 125 yıldır İzmir’e hizmet eden bu yapının ana binası, aslına sadık kalınarak inşa edilir. Ancak, çevresindeki binalar yıkılır ve yerlerine günümüzde de kullanılan çok katlı hizmet binaları yapılır. 1971 yılında açılan Yeni Hükümet Konağı Mimari Proje Yarışması’nda, yapının bayrağın çekilmiş olduğu balkonlu bölümünün korunması öngörülür. Konak, uzun süren tartışmalar sonucunda 1980’den sonra cepheleri orijinaline çok yakın bir şekilde yeniden inşa edilir.