Taşlar sanata dönüşüyor

Yağlıboya resmini bitiremediği için ağlayan liseli gencin gözünden taşa düşen damlaların oluşturduğu renk, şimdilerde ustalıkla sergilediği sanatının başrol oyuncusu olmuş. Ve Batuhan Bozkurt, resim sanatına ‘’çakıltaşı modern mozaik’’ tekniğini kazandırmış

 

Yazı ve fotoğraflar: Ceyda Adar

Henüz 18 yaşındayken bir tesadüfle başlayan yolcuğun, sanata dönüşüm sürecinin mimarı Batuhan Bozkurt. Urla’nın Barbaros Köyü’nde hizmete açılan Emek Kültür ve Sanat Evi’nde yaptığı çalışmalar ve yarattığı sanatını tüm mütevazılığıyla anlatsa da, dünyanın dört bir yanından topladığı taşlarla ürettikleri, sabırla işlenen eserlerin gurur tablosu aslında.

İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde Şube Müdürü görevindeyken emekli olan Batuhan Bozkurt, eşi Zeynep Hanım’la 20 yıldır kurdukları hayali, iki yıl önce gerçeğe dönüştürmüş. Barbaros Köyü’ndeki eski okul binasını restore ederek, Kültür ve Sanat Evi’ne dönüştüren çift, sanatseverlere bambaşka bir dünyanın kapılarını da açmış.

Gözyaşından sanata

Sanatının 42 yıllık bir geçmişi olduğunu anlatan Batuhan Bozkurt’un boya yerine taşları kullanmaya başlaması, lise sıralarındayken yaşadığı ilginç bir hikayeye dayanıyor. O dönemde babasının kendisine yolladığı 20 lira aylığı yağlı boya almak için harcadığını söyleyen Bozkurt, babasının vefatının ardından yaşadığı maddi sıkıntıyla yarım kalan yağlı boya resmini tamamlayamadığı için çok üzüntü duymuş. Bir gün bu nedenle deniz kıyısında ağlarken, gözünden taşa düşen damlaların oluşturduğu renk, şimdilerde ustalıkla sergilediği sanatının başrol oyuncusu olmuş. Gözyaşının değdiği yerdeki yeşil taşın renginin açıldığını fark eden Bozkurt, bunun resmini bitirmek için kendisine gerekli olan renk olması nedeniyle, aklına gelen fikirle başlamış yerdeki yeşil taşların hepsini toplamaya. Ardından okulun atölyesinin yolunu tutan Batuhan Bozkurt, kötü bir deneyimle başlayan yolculuğunu şöyle anlattı:

“Taşları okuldaki atölyeye taşıdım. 2,5 liraya da gaz yağı aldım. Gaz ocağını yaktım ve taşları cezveye koyarak ocakta eritmeye çalıştım. Taşlar bir türlü erimiyordu. Ocak da tam yanmayıp gaz kaçırınca, uzun süre beklediğim odada, gaz kokusundan baygın düşmüşüm. Gaz kokusunu duyan öğretmenim kapıyı kırıp, beni bulmuş. Kendime geldikten sonra odada ne yaptığımı soran öğretmenime, taşları eritip yağlı boya yapacağımı söyleyince, (Hiç taş erir mi? Hayal aleminde yaşıyorsun sen. Erise hali ne olur? Bir daha bu atölyeye girmek yasak sana) dedi.’’

Taşları eritemeyince Batuhan Bozkurt’un tablosunun yarısı boş kalmış. Orayı nasıl dolduracağını düşünürken bu kez taşları tek tek kırmaya başlayan Bozkurt, yağlı boyanın yarısını taşlarla tamamlamış. Okulun sene sonu sergisinde 1.250 lira fiyat biçilerek sergilenen resmiyse, Bozkurt’un bu tekniği kullanarak yaptığı ilk eseri olmuş. Resmi çok beğenen İngilizce öğretmeninin satın aldığı ilk eserinin hatırasını da şöyle anlatıyor Bozkurt:

“Okul müdürümüz çağırdı. (Batuhan oğlum, resmin satıldı, gözün aydın. Ama parasını vermeyeceğim. Sen çabuk yersin o parayı. 625 lirasını peşin vereceğiz, resmin aynısından bir tane daha yapacaksın, hepsi taş olacak bu sefer, o zaman da yarısını vereceğiz paranın) dedi. 625 lira peşin para verdiler. Gittim babamın mezarını yaptırdım. Mezarın taşına da ‘Taştan gelen taşa gitti’ diye yazdım.”

Dünya taşları tuvalin renkleri oluyor

Batuhan Bozkurt, “Çakıltaşı Modern Mozaik Tekniği” adını verdiği teknikle resmettiği eserleri, boya yerine doğal taşların tozlarıyla boyuyor. Oldukça zor olan bu tekniği ustalıkla uygulayan Bozkurt, eserlerini yurtiçi ve yurt dışından getirttiği 500 çeşit minerali kullanarak yapıyor. Hemalit, pirit, likit, serpandit, manganez, safir, bazalt, mermer, granit gibi kıymetli ve yarı kıymetli mineralleri önce balyoz ve çekiç yardımıyla kırıp ardından da elekten geçirerek arı bir taş haline getiren Bozkurt, bunları şişelerde muhafaza ediyor.

Bozkurt’un, kontrplak ve mdf üzerine çizdiği resimlerin üzerine taşları özel bir yapıştırıcıyla yapıştırarak birer sanat eserine dönüştürdüğü tablolarının yapımı ise boyutuna ve figürlerin çokluğuna göre ortalama 3,5-4 ay sürüyor. Sanatçının en uzun süren yapımı ise 2,5 yıldır üzerinde çalıştığı Raffaello’nun ‘Atina Okulu’ adlı eseri.

Bugüne kadar yüzlerce eser üreten ve çok sayıda sergi açan sanatçının şimdiki hedefi ise, önümüzdeki dönemlerde açacağı kurs ile sanatını paylaşmak.

Bir gün yolunuz düşerse Urla’nın sevimli köyü Barbaros’a, Emek Kültür ve Sanat Evi’nin kapısından içeri girin. Batuhan ve Zeynep Bozkurt çiftinin sıcak karşılamasıyla başlayan saatler, sanat ve dostluğun paylaşımına ortak edecek sizi.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©