Ud kalbe en yakın sazdır”
Müzik kariyerinde dolu dolu 20 yılı geride bırakan Bahadır Efil, kendi deyimiyle işin mutfağından yetişen bir Udi olarak müzik yolculuğuna devam ediyor.
Küçük yaşlardan beri müziğin içinde olan Efil, ilk olarak annesinin mandolinini çalarak başladığı müzik yaşamında pek çok güzel anı ve insanlar biriktirdiğini de söylüyor.
Eski bir üstadın söylediği “Ud kalbe en yakın sazdır” sözünü kendine şiar olarak kabul ettiğini de dile getiren Efil, ses sanatçısı olarak devam ettiği kariyerinde uddan hiçbir zaman kopmadığını da sözlerine ekliyor. Eylül 2018 tarihinde kurulan Şahika Türk Sanat Müziği Korosu'nun şefliğini de yürüten ve bu yıl içinde önemli konserlere imza atacaklarını söyleyen Efil, müziğin tüm sanatseverlerin ortak lisanı olduğunun da altını çiziyor.
Müzikle ne zaman tanıştınız ve udu seçmenizdeki nedenler nelerdir?
Dediğim gibi küçük yaşlardan beri müzik hayatımın bir parçasıydı. Yetenek adeta genetik kodların bir parçası gibidir ve büyüme aşamasında bu kodlar devreye girer. Çocuk müziğe veya resme yatkındır, bir şekilde bu yetenek kendini ortaya çıkartır. Benim de tıpkı böyle oldu. Çocuk yaşlardaki oyuncaklarım bile hep müzik enstrümanlarıydı. Annemin öğretmen okulundan kalma 3 telli bir mandolini vardı. Bunu çalarak başladım ben müziğe. Dönemin popüler olmuş şarkılarını çalıyordum. Bunun üzerine ailem bana piyano aldı. Kulaktan çaldığım için duyduğum her şeyi çalabiliyordum. Hiçbir eğitim almadan bu sevgimi devam ettirdim o zamanda Lüleburgaz müzik eğitimi açsından kısıtlı bir yerdi. Müzik eğitimi için pek bir imkan yoktu. Fakat o zamanlar müzik kalitesi daha iyiydi. Daha kaliteli sanatçılar vardı. Şimdiki müzik piyasasından farklıydı. İlk defa radyoda bir ud taksimi dinledim. Bu aletin ne olduğunu sordum; bana ud olduğunu söylediler. O zamanlar çok popüler olan ve hala severek dinlediğim Coşkun Sabah vardı. Ve ben ondan da biraz özenerek ud çalmak istedim. O dönemki Kısıtlı imkanlar nedeniyle alamadık. Ne zaman ki İzmir'e göç ettik o bir yol ayrımı oldu benim için. Çünkü İzmir'in imkanları çok daha genişti ve bir sanat şehriydi. İmkanların elinizin altında olabildiği bir şehirdi. Karşıyaka’ya taşındığımız yıl içerisinde bana ud alındı ve ben hiç bir eğitim almadan ud çalmaya başladım. Geçen bir iki senenin ardından, Karşıyaka Belediyesi konservatuvarından ud dersleri almaya başladım. Yine benim için yine bir dönüm noktası olan ilk ud hocam merhum Onur Aktuğ çok büyük bir üstaddı ve onunla Türk müziği nazariyatı derslerine başladım . Sanat müziğini ilmiyle, solfejiyle nazariyatıyla ondan öğrendim. Uzun yıllar beraber çalıştık kendisiyle. Yine aynı konservatuvar bünyesinde çok kıymetli hocam Mihriban Sayın'ın çalıştırdığı Türk sanat müziği korosu vardı. Onur hocam beni oraya önerdi ud sanatçısı olarak. Yaşım o zamanlar 20-21 di. Ama sürekli kendimi yetiştirmek için çalışıyordum. O zamanlar sınavla alınıyordu. Hocamın korosuna dahil oldum yine bir yol ayrımı olarak. Bir yandan pişiyor, diğer yandan da değerli sazendelerle çalışıyordum. Ve bunu her zaman gururla söylüyorum şu anda kendim bir koro kuran ve şeflik de yapan bir sanatçı olarak işin mutfağından buralara geldim. Bu koroda uzun yıllar devam ettim.
Müziği bir iş olarak benimsedim. Piyasaya yöneldim. O zamanlar çok kaliteli mekanlar vardı. Udumla birlikte hem söyleyip hem de çalarak çalışmaya başladım. Para kazanmaya da başladım. Bunda da başarılı olduğumu bana gelen tekliflerden anlıyordum. Bir yerel televizyon kanalından sabah programı teklifi geldi bana. Burada telefonla istek alınıyor ben de şarkılar söylüyordum. Bu program bir koro şefin kulağına gitmiş olacak ki bana senin sesin çok güzelmiş bir şarkı söyle dedi. Benim udu bırakıp ses eğitimine yönelmemi istedi. Ben de daha çok sese yöneldim. Ama udu hiç bırakmadım. Yine eski bir üstadın bir sözü beni çok etkilemişti 'Ud kalbe en yakın sazdır' bu söz bana ilham verdi. Ne zaman udla dertleşmeye başlıyoruz, udu göğsümüze yaslıyoruz... O zaman bu sözün derinliğini daha iyi anladım. Sizin lisanınızdan yüreğinizin sesini en iyi o anlar. 20 yıllık müzik kariyerimde ud her zaman benim yanımda ve kalbimde oldu.
Bugüne kadar müzikle ilgili neler yaptınız?
Ud'un yanı sıra yorumculuğa ağırlık verdim ve sesimi geliştirmeye çalıştım. Sahne çalışmalarım da bir yandan devam etti. Ama sahne hayatım 8 yıl kadar sürdü. Ben daha sonra eğitmenliğe yöneldim. Bu bir bayrak yarışıydı. Hocalarımdan aldığım feyzi daha ilerilere ve daha yukarılara taşımak istedim. Müziğe gönül vermiş insanlarla buluşmak benim için daha keyifliydi. İnsanlara bir şeyler öğretmek ve onlar yardımcı olarak sanatın içinde bulunmak istedim. Sahne hayatım eskisi gibi yoğun değil. Eskiden sahne çalışmaları daha keyifli ve kaliteliydi. Şu anda da çok kaliteli işler yapan mekanlar ve sanatçılarımız var. Ama o zamanki alternatiflerimiz daha fazlaydı. Müziğin aslında biraz popüler kültürün de etkisiyle yozlaştığını düşünüyorum. Sunulan çok şey var ve tüketilen şeyler de çok fazla. O nedenle kaliteli olmuyor. Belki de bu yüzden eğitmenliğe yöneldim. Hala derslerim devam ediyor. Şu anda müzik okullarıyla çalışıyorum. Bireysel dersler de veriyorum. Müzik adına güzel şeyler yapmak için çaba sarf ediyorum ve son olarak Kurucu başkan sayın Ufuk Tezişçi ile beraber Şahika müzik korosunu kurduk. İnsanların talepleri de bu kararımızda etkili oldu. Demek ki iyi bir seviyedeydik. İnsanlar işin başında olmam gerektiğini vurguladı ve koromuz 1 Eylülde faaliyetlerine başladı.
Şahika Türk Sanat Müziği Korosu bünyesinde neler yapıyorsunuz?
Geçtiğimiz 29 Kasımda il konserimizi verdik yeni kurulan bir koro olmamıza rağmen büyük bir katılım oldu. Biz ince eleyip sık dokuduk. Bu zamana kadar kaliteli işler yaptık; bu koronun da bizim sanat anlayışımıza uygun olması gerekiyor diye düşündük. Koromuz yaklaşık 35 kişilik çok kaliteli isimlerden müzisyenler ve koristlerden oluşuyor. İnsanlar konserin ardından, yeni kurulan bir koronun üç ay sonra böylesine mükemmel bir performans sergilemesini takdirle karşıladıklarını söylediler. Bu sözler bizleri ziyadesiyle memnun etti.
İşçi yaptığı işe emeğini koyan kişidir. Usta yaptığı işe hem emeğini hem de tecrübesini koyan kişidir. Sanatçı ise hem emeğini hem deneyimini hem de yüreğini koyan kişidir. Ben bu işe yüreğimi koydum ve bu başarının geleceğini de biliyordum. Şahika Türk Sanat Müziği Korosunu oluştururken bize benzeyen ve bu işe gönül vermiş kişileri bir araya getirdiğimiz için bu başarıların gelmemesi söz konusu değildi. Bir anda çıtayı çok yukarı taşıdık. Bu bir yandan olumlu bir yandasa olumsuz oldu. Çünkü insanların beklentisini de artırdık. 01 Mart 2019 tarihinde Deniz Baykal Kültür Sanat Merkezi'nde bir konserimiz olacak. Hazırlıklara şimdiden başladık. Özel bir konser olacak çünkü geçmişten günümüze zirvede ve gönüllerde olan şarkıları derledik. Her dinleyicinin kendinden Bir şey bulacağı bir konser gerçekleştireceğiz. Şahika Türk Sanat Müziği Korosu çalışmalarına ve konserlerine devam edecek. 11 Mayısta bir konserimiz daha olacak. Bundan sonra da İzmirli sanatseverlerle bulaşacağız. Ben de koro şefi olarak müzik adına en güzel ve kaliteli işleri dinleyicilerimize sunmaya devam edeceğim.
İzmir ve İzmirlilerin Türk Sanat Müziğine bakışı nasıl?
İzmir'de çok büyük bir sanatsever kitlesi var. Bunu İzmir’deki koroların fazlalığından da anlayabiliriz. Davetli olarak gittiğimiz konserlerde çok kaliteli ve seçkin bir kitleyi de görüyorum. Bilinçli bir dinleyici kitlesi var İzmir’de. Bununla birlikte yoğun ilgiye rağmen . İzmir’deki salon sayısını yetersiz olduğunu da düşünüyorum. Daha fazla insanla buluşabilmek adına bu yönde gerçekleştirilecek yatırımların artırılması da önemli. İzmir yalnızca müzik alanında değil, resim, heykel opera gibi diğer güzel sanat dallarında da büyük bir potansiyel taşıyor. Sanata ve sanatçıya daha çok önem verilmesi gerekiyor.
İzmir, Türk Sanat Müziğinin geleceğinde nasıl bir rol oynayabilir?
İzmir'de gerçekten geniş bir dinleyici kitlesi var. Kentimizde yapılan bu güzel faaliyetler bir süre sonra diğer şehirlere de örnek olabileceğini görüyorum. İzmir gerçekten Türk sanat müziğinin başkenti olabilecek özelliğe sahip. Yetiştirdiği birbirinden değerli sanatçısı da da bu sözümü doğruluyor. Yeni nesillerin de sanat sevgisiyle yetiştirilmesi gerekiyor.
Örnek aldığınız müzisyenler kimler ve neden bu isimleri örnek alıyorsunuz?
İşin mutfağından gelmiş biri olarak önce ud sanatçısı sonra ise yorumcu ve besteci olarak tanımlıyorum kendimi. Ud alanında geçmişten bu güne örnek aldığım geçmişten beri beğenerek dinlediğim birçok üstad var. Bunları sayacak olursak Yorgo Bacanos, Şerif İçli, Kadri Şençalar, Şerif Muhittin Targan ve Coşkun Sabah. Bu isimler çok kıymetli sanatçılardır. Hepsi çok kıymetli ud virtüözleridir. Sanatçı olarak örnek aldığım Cinuçen Tanrıkorur büyük bir bestecidir, Zekai Tunca'nın, Coşkun Sabah'ın bestelerini çok severim, klasik tavırda Yusuf Nalkesen, Mahmut Oğul, Selahattin İçli, Avni Anıl, Selahattin Pınar ve daha birçokları... Ayrıca benim için çok önemli bir yere sahip olan isim Barış Manço'dur. Çok değerli bir sanatçıydı ve büyük bir yorumcuydu. Müziğin renkler ve mevsimler gibi kendine özgü bir güzelliği vardır. Müzik tarzları da böyledir. Klasik müzik, klasik batı müziğinden tutun da, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziğinde çok güzel yapıtlar var. Hepsinden alacağımız ayrı lezzetler var. Bu müzik dallarında da büyük bestecileri de anmak gerekli. Flamenko müziğine de çok büyük hayranlığım var. Paco De lucia'yı da çok dinledim. Hatta 29 Kasım konseri sonrasında ud ile küçük bir resital yapmıştım; flamenko tarzındaydı çok büyük ses getirdi . Belki diğer konserlerde de bunu tekrarlayabilirim.
Gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir?
Çevremdeki insanlar hep bir gün çok iyi yerlere geleceksin, bestelerini bir gün herkes duyacak ve çok başarılı olacaksın diyor. Bunlar çok onur verici sözler. Şu zamanda meşhur olmak aslında çok kolay bir şey. Benim için müziğin içerisinde olmak ve emek vermek her zaman için yeterli olacaktır. Hedefim her zaman müzik adına kaliteli işler sunmak, kaliteli besteler meydana getirmek oldu. Bunu yaptığım zaman zaten başarı kendiliğinden geliyor. Benim konserde de söylediğim bir şey vardı. Aşkla, sevgiyle, ruhunuzla yaptığınız her şey takdir görüyor. Koro kurmam, şeflik seviyesine ulaşmam benim için yeterli olmadı. Müzik alanında daha iyi işler yapmak adına itici bir güç oldu. Gücümün, kuvvetimin ve yeteneğimin yettiği ölçüde müziğin içinde olmaya devam edeceğim. Şahika Türk Sanat Müziği Korosu güzel konserlerini yapmaya devam edecek. Ben de bestelerimi kıymetli sanatseverlerle buluşturmaya devam edeceğim. Bizim yanımızda olan bütün güzel dostlara, bu yolda bize yol arkadaşlığı yapan tüm kıymetli insanlara sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.