DAMLA SAKIZI HEM SAĞLIK HEM DE LEZZET KAYNAĞI

Dünyada yalnızca İzmir’in Çeşme ilçesi ile Yunanistan’ın Sakız Adası’nda yetişen damla sakızı ağacı, tarihten günümüze sağlık ve lezzet kaynağı olarak ekonomik değerini koruyor.

Gıda sektöründen, ilaç, boya ve gemi inşaat sanayine kadar geniş bir kullanımı olan Damla sakızı, Sakız Ağaçları’ndan (Pistacia Lentiscus) üretiliyor. Ege ve Akdeniz Bölgesi’ne ait kültürlerde özel bir önemi olan bu ağaca ait ilk bilgiler ise milattan önceki çağlarda Herodot tarafından verilmiştir. Tıp alanında da kendine kullanım alanı bulan Sakız, balgam söktürücü olarak, diş etlerini kuvvetlendirmek ve ağız kokusunu gidermek için kullanılıyor. Mide rahatsızlığı bulunanlara da tavsiye edilen bu mucizevi besinin, ülsere ve mide kanserine da iyi geldiği söyleniyor.

Dünya'da yalnızca Çeşme ve Sakız adasında yetiştiği için koruma altında olan bu ağaç erkek ve dişi olarak yetiştiriliyor. Damla sakızı sadece erkek ağaçtan elde edilebilir. Bir ağaçtan ortalama 300-500 gr sakız toplanıyor. Ağaçları, 15-30 yaş en verimli çağını yaşıyor. Damla sakızının önemli bir ticari getirisi de bulunuyor.

Aslında sıvı olan damla sakızı güneşte kurutularak sert ve yarı saydam damlacıklar haline getiriliyor. Ağızda çiğnendiğinde yumuşuyor ve mat parlak beyaz renk alıyor. Başta buruk bir tadı olmasına rağmen bir süre çiğnendiğinde ağıza çam kokusunu andıran bir ferahlık veriyor.

HEKİMLERİN GÖZDESİ

Tıp biliminin kurucularından hekim Hipokrat tarafından da kullanıldığı bilinen damla sakızına, Bergamalı hekim Galen de saç dökülmesinden, yılan sokmasına kadar bütün ilaçların içinde yer vermiştir.

Damla Sakızı, ağız ve diş sağlığına faydalıdır; ham olarak çiğnendiği zaman ise sindirimi kolaylaştırıyor. Yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini azaltıyor. Sakız olarak çiğnendiği zaman sinirin yatışmasına ve stres gibi durumları da azaltıyor. Solunum yollarını temizleyip açarak kişinin daha rahat nefes alıp vermesine yardımcı oluyor. Hazımsızlık probleminde de fayda sağlıyor. Deride oluşan enfeksiyonların yok olmasında etkili bir rol oynuyor.

Reçel, dondurma, sakızlı kahve ve tatlı yapımında aromatik tadı nedeniyle tercih ediliyor. Damla sakızı; yapıştırıcı cila olarak ve parfümeride de kullanılıyor. Yemeklere de ayrı bir tat veriyor. Muhallebi gibi tatlılara eklendiği zaman koku ve tat açısından oldukça lezzetlendiği görülüyor. Kozmetik sektöründe ise ultraviyole ışınlarını emme özelliği olduğu için güneş yağları yapımında kullanılıyor.

Uzmanlar birçok faydası bulunan damla sakızının herkes tarafından düzenli bir şekilde tüketilebileceğini ifade ediyor.

 

SAKIZ AĞAÇLARI KORUMA ALTINDA

Turizm ve beraberinde gelen yapılaşma baskısı nedeniyle tehdit altında olan Sakız ağaçları için TEMA Vakfı ile İzmir Orman Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle Sakız Ağacı Klon Parkı Projesi yaşama geçirildi.

Yaklaşık 1000 sakız ağacı fidanının dikildiği proje ile Ülkemizin damla sakızı üretimi için önemli bir gelir kaynağı olan sakız ağaçlarının korunması için kalıcı bir adım daha atılmış oldu.

Hem ekonomik hem de kültürel anlamda önemi giderek yaygınlaşan sakızı ağacının gelecek nesillere aktarılması için yaşama geçirilen bu proje ile Sakız ağaçlarının yüz yüze kaldığı tehlikenin ortadan kaldırılması ve sahip olduğu genetik çeşitliliğin korunması da amaçlanıyor.

Sakız Ağacı Klon Parkı özel sektör, STK ve kamu iş birliği ile tesis edilen ve bir koruma alanı olarak tescil edilen ilk gen koruma sahası olarak dikkat çekiyor.

Sakız ağaçları, Çeşme’de artan yapılaşma baskısı nedeniyle sayıları azalmaktaydı ve bu bireyler birbirinden kopuk haldeydi. Klon parkı ile sakız ağaçları güvenli ve korunan bir alanda bir araya getirilerek nesiller boyunca genlerinin korunması sağlanmış oldu.

Sakız Ağacı Klon Parkı ile birlikte ağacın varlığını devam ettirmesi amacıyla sahip olduğu bütün genetik çeşitlilik güvenli bir alana aktarıldı ve koruma altına alındı.

SAKIZ AĞACI EFSANESİ

Daima yeşil kaldığı için şifalı ve ölümsüz olduğu düşünülen Sakız Ağaçları, Yunan mitolojisinde de kendine yer bulmuştur. Tanrı’nın gözyaşları olduğuna inanılan bu ağaç yetiştiği bölgenin kültürüne de önemli katkılar sağlamıştır.

Sakız ağaçlarına zarar verenlerin cezalandırıldığı rivayet edilen bu efsanelere göre bu ağaç öylesine güzel ve değer verilen bir konumdaymış ki Sakız Adası’nda çok güzel kadınlara ''sakız gibi kadın'' denirmiş.

Rivayete göre, Cenevizliler zamanında ise sakız reçinesi çalmak demek, hayatını gözden çıkarmakla eş değermiş. 7 kiloya kadar sakız reçinesi çalanların burun ve kulakları kesilirmiş. 25- 50 kilo arasında çalan kişilerin ise bir el veya bacağı kesilir, bir gözünü kaybederlermiş. 50 kilodan fazla çalınması durumunda ise idam cezası verilirmiş.

1560’da Türkler Sakız Adası'nı ele geçirmiş ve sakızın parlak dönemi hız kesmeden devam etmiş. Damla sakızı, Osmanlı mutfağına girmiş, yemeklerine, tatlılarına tat vermiş. Yapılan tarih araştırmalarına göre; bu dönemde özellikle doğal sakız reçinesi üreten köyler, Sakız Adası'nın diğer köylerine göre daha da zenginleşmişler. Hal böyle olunca ağaçlar koruma altına alınmış ve üreticiler vergi vermeden üretimlerine devam etmiş.

 

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©