Kahramanlığın, efelerin diyarı Ödemiş

Kuvayı milliye ruhunun öncülerinin destan yazdığı, özgürlüğün ve mertliğin sembolü topraklarını dünyanın en verimli havzalarından birinin üzerinde kurmuş bir ilçeden söz ediyoruz. Ekmeğini kıymetli topraklarından çıkaran, sırtını Bozdağ’ın görkemine yaslayan İzmir’in bu en büyük ilçesinden, Ödemiş’ten…

Tarihe iz bırakan kuvayı milliye ruhunun öncülerinin, efelerin ana yurdudur Ödemiş. Dünyanın en verimli havzalarından Küçük Menderes’in en kıdemli ev sahibi, İzmir’in en büyük ilçesidir. Tarihsel dokusu ve sırtını yasladığı görkemli Bozdağ ile masalsı Gölcük’ün, eşsiz tarihi birikime sahip Birgi’nin, Ege’de sütün, peynirin, patatesin vatanıdır.

Batı Anadolu’nun en eski insan kültürü

Ödemiş ovasındaki en eski insan kültürü, MÖ 11 bin yılından kalma kaya altı sığınağındaki şematik kazıma figürleridir. Bulunduğu bölge, Konaklı Beldesi’nin 700 metre güneydoğusundaki Soğukluk Deresi’ndeki kanyondur.

Prehistorik(tarih öncesi) devrin, paleolitik (eskitaş) dönemi sonlarında yapılmış olan ve dinsel bir ayini ifade eden bu figürler, aynı zamanda Batı Anadolu’daki en eski insan kültürünü de ortaya koymaktadır.

Ödemiş ovasının yerleşim tarihi, geç kalkolitik dönemden başlamaktadır. Bu çağda en eski yerleşmeleri ovadaki höyükler oluşturmaktadır. M.Ö. III. binde ve M.Ö. II. binde yaygın yerleşimin var olduğu bilinmektedir. Bu dönem, doğudan gelen ilk Lidyalıların yaşadığı dönemdir. O sıralarda yöremizde doğudan gelmiş ilk Lydialılar yaşamaktaydı

M.Ö. XIII. Yüzyılda Hitit kralı IV. Tudhaila, Assuwa seferine çıkarak, yöreyi imparatorluğuna bağlasa da Ödemiş yöresinde Hititler’in varlığından çok kolay söz edilememektedir.

Lydia ve Pers hakimiyetleri

Ödemiş ovası M.Ö.VIII. yüzyılın ortalarında Lydia Heraklid sülalesi krallarının hegomanyası altında kalmış, daha sonra Lydia’daki Mermnad sülalesinin kurucusu olan kral Gyges’in yönetimine girmiştir. Ovanın M.Ö.648’deki Kimmer istilasından etkilenmiş olduğu düşünülmektedir. Adını efsanevi Lydia kralı Tmolos’dan alan Bozdağlar üzerindeki mermer yataklarından Lydialılar’ın yontu yapımında yararlandıkları bilinmektedir. Bozdağ’dan elde edilen parfümün Lydia dışına satıldığı ovada, Lydialıların koyun, keçi ve at besledikleri, bu atlara dayalı uzun mızraklı süvariler ile eski dünyaya dehşet saçtıkları da tarihi kayıtlardadır.

Ödemiş Ovası, M.Ö. 546’da doğudan gelen Persler tarafından ele geçirilmiştir. Pers Kralı Kyros, Dioshieron (Christoupolis, Pyrgion, Birgi) kentine gelmiş, burada Persler için kutsal alan yaptırmıştır. Persler, ayrıca Bozdağ’da (Tmolos) dağ geçidini korumak için beyaz mermerden bir karakol yeri inşa etmiş, Pers kralı I.Artakhsatra ise, Hypaipa’da ulusal Pers kültürünü simgeleyen ‘’Anahita’’ mabedinin yaptırılmasını sağlamıştır. Hypaiapa’da ‘’İrani Lydien’’ denilen ve kabul ettikleri yeni mezhepten dolayı bu adla tanınan bir topluluk oluşmuştur.

M.Ö. 499’da Persler’e isyan eden İonlar tarafından ova ele geçirilmiş, Bozdağ’ı aşan Ephesos - Sardes yolu, İonlar’ın baskınından sonra önem kazanmıştır.

Roma hakimiyeti

Ödemiş ovası M.Ö. 334’de Makedonya Kralı İskender’in hakimiyetine girmiş, bu Hellenistik krallığın Halikarnassos’u (Bodrum) kuşatan ordusunun bir kısmı general Parmenion yönetiminde Messogis (Aydın) dağlarını ve Ödemiş ovasını geçerek Sardes’e varmıştır.

Hellenistik dönemde Ödemiş ovasına M.Ö. 323’de Antigonos ve daha sonra Trakya satrabı Lysimakhos hakim olmuş, M.Ö. 281’den sonra Hellenistik Selevkos krallığı, M.Ö. 229’da Hellenistik Pergamon(Bergama) krallığı ve daha sonra Selevkoslar’dan Achaios’un egemenliği yaşanmıştır.

M.Ö. 133’te Roma hakimiyeti başlamış, M.Ö.I. Yüzyılda Kilbianos denilen yukarı Küçükmenderes ovası, Ephesos kentine bağlı bir bölge durumuna gelmiştir. Pontus kralı VI.Mitridat M.Ö. 88’den, M.Ö. 85’e kadar Ödemiş ovasını Romalılar’dan almış, M.S.17’deki büyük depremden Ödemiş ovasındaki yerleşimlerde etkilenmiştir.

Roma döneminde Ödemiş yöresinin ün salan en büyük zenginliği kozmetik ve boya sanayiinin yanında, eczacılıkta da kullanılan kaliteli zencefre madenleri olmuştur. Sülüğen de denilen bu civa cevheri, önemli dış satım ürünleri arasında yer almıştır. Bozdağ bağcılığı, Romalılar döneminde imparator emirnamesi ile korunmaya çalışılmıştır.

Hıristiyanlık ovaya girdi

M.S. 395’den sonra Ödemiş ovası Bizans İmparatorluğu’nun Thracessien Theme’si içinde kalmış, Hıristiyanlık Ödemiş ovasına resmen girmiştir. Ovadaki Pyrgion(Birgi), Hypaipa(Günlüce), Nikaia (Türkönü ?) gibi kentlerde piskoposluklar kurulup, Ephosos metropolitine bağlanmıştır.

XII.yüzyılda Pyrgion(Birgi) ve Hypaipa(Günlüce) metropolitlik (başpiskopos) merkezleri olmuştur.

1071 Malazgirt muharebesinden sonra Türkler Ödemiş ovasına egemen olurken, Bizans yöreyi, 1098’de geri alır. Beyleri ile Türkmen akıncıları zaman zaman Ödemiş ovasına girdilerse de, Bizans’ın direnmesi karşısında bu akınlar hiçbir zaman kalıcı olamamıştır.

1308’de Aydınoğulları beyliğinin Birgi merkezli kuruculuğu, 1390’da Osmanlı’nın son vermesine kadar sürdü. 1402’de Aydınoğulları eski topraklarına yeniden sahip olurken, 1406’dan 1426’ya kadar Ödemiş yöresi, Osmanlılar ile Aydınoğlu arasında el değiştirdi. Osmanlı Sultanı II.Murad, 1426’da Ödemiş ovasını, Tire sancak beyliğine bağladı ve 1443’de yöreyi kendine yıllık ödenek olarak ayırdı.

Birgivi dersler verdi

Sultan II.Selim’in hocası Birgili Ataullah Efendi, Birgi’de bir medrese yaptırarak devrin ünlü bilgini Mehmet Efendi’yi 1563’de buraya gönderdi. İmam-ı Birgivi Mehmed Efendi 1573’de ölünceye dek bu medresede dersler verdi.

1653 ve 1668’de ovada depremler oldu. 1657,1672 ve 1690’da görülen eşkiyalık hareketleri bastırıldı.1684 de Ötemiş Türkmen oymağının yerleşik duruma getirilmesi ile Ödemiş kentinin temelleri atılmış oldu.

XVIII.yüzyılda Ödemiş ovası, merkezi Aydıngüzelhisarı olan Aydın Livası’na bağlıydı. 1739 ve 1850 yıllarında tekrar depremler yaşandı. 1832-1834 yılları arasında Ödemiş ve yöresi Mısır Seraskerliği’nin hükmü altında kaldı. 1854’deki Kırım Savaşı’na ovanın zeybeklerinden katılanlar oldu. 1865’de Birgi’de taun hastalığı çıktı. 1867’de çıkarılan Vilayetler İdaresi Kanunu ile Keles (1948’de Ödemiş’ten ayrılarak ilçe oldu.), Bayrambolu (Beydağ, 1987’de Ödemiş’ten ayrılarak ilçe oldu) ve Birgi bucak durumuna getirilerek, Ödemiş kazasına bağlandı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı başında genel af çıkarılınca yöredeki zeybeklerin önemli kısmı savaşa katıldılar.

Çakırcalı Mehmed

XIX.yüzyılın yöredeki en tanınmış efeleri Çakıcalı Mehmed ve Kamalı Mustafa’dır. 1 Haziran 1919’da Ödemiş’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine ovada efe, zeybekler ve halk yeni cepheler oluşturdu. Bozdağ’da Postlu Mestan Efe, Kaymakçı’da Gökçen Hüseyin Efe, Çaylı’da Keleş Mehmed Efe, Köseler’de Ömer Çavuş Efe, Halkapınar’da Mursallı İsmail Efe,Bademli de Kör Bayram Efe açılan cephelerde Yunanlılar’a kayıplar verdirdi.

30 Ağustos 1922’deki Büyük Zafer’den sonra Yunanlılar 3 Eylül 1922’de Ödemiş’i terk ettiler.

Milli mücadele yıllarında Ödemişli efelerin hepsi birer kahramandır. İlçenin tarihi ismi ise Otamış'tır. Zamanla Ödemiş olduğu sanılmaktadır.

İzmir’in en büyük ilçesi

Ödemiş, İzmir’e 110 kilometre mesafede, denizden 123 metre yüksektedir. İzmir’in en büyük ilçesidir. 107 bin 900 hektarlık arazinin yüzde 45’i tarıma elverişlidir ve halkının büyük çoğunluğu geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Türkiye’nin en verimli arazileri olarak gösterilen topraklarından yılda 2, bazen 3 kez ürün alınmaktadır.ü

Patates, Ödemiş’in en önemli ürünüdür. Pamuk, incir, zeytin, kestane, ceviz, susam, üzüm, bamya, salatalık, bezelye, domates ve karpuz başlıca tarım ürünleridir. Türkiye’nin en önemli meyve fidanı üretim merkezlerinden biri olan Ödemiş’te süt ve süt mamulleri, un ve unlu mamuller, hazır yemek ve meyve sebze işleme gibi 100’ün üzerinde tarıma dayalı işletme üretim yapmaktadır. Günlük 700 ton süt üretimi yapılan ilçede, onlarca mandıra yüksek standartlarda çalışmaktadır. Mandıralar, ilçenin süt ürünleri ve meşhur peynirini geleceğe taşımaktadır. Ödemiş'te üretilen bir diğer önemli ürün ise Ödemiş Deri Tulum Peyniri'dir. Tüm Ege bölgesinde enfes tadını bilmeyen yoktur.

100 binin üzerinde damızlık hayvan bulunan Ödemiş, Türkiye’nin en büyük hayvan pazarına sahiptir. Yıllık ortalama 50 bine yakın büyük baş hayvan, Türkiye’nin dört bir yanına sevk edilmektedir.

Ödemiş'in sanayi yapısı da tarımsal hammaddelere dayalıdır. Ayrıca imalat sanayi içinde değerlendirilecek iş makineleri, çelik döküm, elektronik, süt ürünleri, plastik, ağaç ürünleri, zeytinyağı vb. fabrikalar ve işletmeleri bulunmaktadır. Sanayileşme yönünde özellikle son yıllarda önemli adımlar atılmaktadır.

ÖDEMİŞ’İN DEĞERLERİ

Cumhuriyet ve Osmanlı’yı birleştiren yapı: Ödemiş Müzesi

Tarım ve hayvancılığı kadar tarihi dokusuyla da önemli bir ilçe olan Ödemiş’te taşınır kültür varlıklarını koruma amacıyla kurulan Ödemiş yıldız kent arşivi ve müzesinde binlerce tarihi obje doküman ve eski Türkçe nadide eserler yer almaktadır.

Ödemiş Müzesi Hürriyet Mahallesi Atatürk Caddesi’nde (Birgi-Kiraz yolu üzerinde) yer almaktadır. Müzenin kuruluşu ile ilgili ilk fikir, 1974 yılında gündeme gelmiş, eski eser koleksiyoneri Mutahhar Başoğlu, biri 1816, diğeri de 956 metrekare olmak üzere toplam 2772 metrekarelik arsasını, bir yıl sonra müze binası yapılmak üzere hazineye bağışlamıştır. Müze, 1983 yılında tamamlanmış ve 1987 yılında ziyarete açılmıştır.

14 oda ve 4 koridordan oluşan, Cumhuriyet ve Osmanlı dönemini birleştiren yapıda 10 bine yakın taşınabilir kültür varlığı bulunmaktadır.

Ödemiş Müzesi'nin yapımından önce yöreye ait eserler, İzmir Arkeoloji Müzesi ve Tire Müzesi'nde korunmaya alınmış, müzenin tamamlanmasından sonra eserler, her iki müzeden devir alınmıştır. Diğer taraftan kronolojik bütünlüğü sağlamak amacıyla ihtiyaç duyulan arkeolojik ve etnografik eserler ile sikke örnekleri çeşitli müzelerden seçilmiş ve Ödemiş Müzesi'ne getirilmiştir.

Bodrum kat üzerine bir zemin kattan ibaret olan ve çadır formu verilerek yapılan müze, tek bir salondan oluşmaktadır. Binada, mevcut etnografik malzemelerin yanı sıra bölgeye ait arkeolojik eserler de teşhir edilmektedir. Arkeolojik seksiyonda; çoğunluğu Eski Tunç Çağı'na (M.Ö. 3000), Arkaik (M.Ö. 700-480), Klasik (M.Ö. 30-M.S. 395) ve Bizans (M.S. 395-1453) çağlarına ait eserler teşhir edilmektedir. Bu eserler seramikler, idoller, keski ve baltalar, ağırşaklar, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eşyaları, pişmiş toprak heykelcikler, mermer heykel ve heykelciklerdir. Arkeolojik seksiyonda ayrıca Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı Dönemlerine ait 2545 adet sikke bulunmaktadır. Etnografik seksiyonda; çoğunluğu Osmanlı dönemine ait çeşitli silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, süs eşyaları, el işlemeleri, giysi örnekleri sergilenmektedir. Müzede Türkiye Cumhuriyeti dönemine ait el sanatlarına ilişkin örnekler de mevcuttur.

Ödemiş Kent Müzesi ve Bedia Akartürk

Üçeylül Mahallesi İstasyon Caddesi’nde yer alan ve İbrahim Hakkı Ayvaz mirasçılarının binayı bağışlamaları nedeniyle aynı ismi taşıyan müzenin bir bölümünde aileye ait tarihi belge ve bilgiler sergilenmektedir. Mekanın bir bölümü ise Türk Halk Müziğinin güçlü yorumcusu Ödemişli sanatçı Bedia Akartürk Sanat Müzesi olarak düzenlenerek, hizmete sunulmuştur. Bu bölümde Bedia Akartürk’ün aldığı ödüller ile plak ve kasetleri yer almaktadır. Ayrıca sanatçının gazetede çıkan haberleri, fotoğrafları, sahne kıyafetleri ve gittiği her yöreye ilişkin topladığı bebekler sergilenmektedir.

Özel Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi

Ödemiş kent merkezinde bulunan belediyenin Yıldız Kent Arşivi Müzesi ise ilçenin yakın tarihine ışık tutmaktadır.

Yıldız Oteli’nde toplam 13 oda ve dört koridordan oluşmaktadır. Sayısı 1.500’ü geçen taşınır kültür varlıklarının 3’te 2’si, toplam büyüklüğü 300 metrekare civarında olan oda ile koridorlara yerleştirilmiş camlı dolaplarda ve iç avluda sergilenmektedir.

 

Koridorda, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinden Kütahya çini tabaklar, portmanto, kıl heybe, ipek kumaş üzerine tel sarma bir gelin başı, Yıldız Oteli’ne ait (taş) boy aynası; 1950’lerden kalma ayaklı fotoğraf makinesi, Sevr Antlaşması’na göre Batı Anadolu ve Trakya haritası ile “Ödemiş Beldesi” başlıklı ölçeği büyütülüp renklendirilmiş harita (1925 tarihli) bulunmaktadır.

Berber Odası’nda ise Ödemişli Ermeni berber Sarkis Parseg’e ait 1901 tarihli bir berber tezgahı ile çoğu 20. Yüzyılın ilk yarısında kullanılmış berberlik mesleğine ait aletler yer almaktadır. Tütün Odası ise erken cumhuriyet döneminde, Ödemişlilerin geçiminde son derece önemli bir yer tutan tütün ve tütüncülükle ilgili canlandırmalar ve objeleri içermektedir.

Üst katta; Oturma Odası, Çeyiz Odası, Efeler Odası, Otel Odası, Mutfak, Görsel Tanıtım Odası, Şükrü Saraçoğlu Anı Odası, Dr. Mustafa Bengisu Anı Odası 1, Dr. Mustafa Bengisu Anı Odası 2, Ödemişli Kültür ve Sanat İnsanları ve Ödemiş Tarihi Odası olmak üzere 11 oda bulunmaktadır.

Arkeolojik alanlar

Sikke basarak tarih sahnesine çıkan Neikeia

Eski Lydia bölgesinin unutulmuş ören yerlerinden biridir. Ödemiş ilçe merkezinin 10 km doğusunda, Türkönü ve Kurucaova köyleri yakınındadır. İÖ. 1.-İS. 1. Yüzyıla kadar kaynaklarda adı geçmeyen antik kent, bu tarihten itibaren sikke basmaya başlayarak tarih sahnesine çıkmıştır.

Doğu Küçük Menderes havzasında Hypaipa (Günlüce) ve Dioshieron (Birgi) ile birlikte kendi adına para basabilmiş üç kentten biridir. Kentteki sikke darbı İ.S. III. yüzyılın başlarına kadar sürmüştür. Hastalıktan kurtulma, nekahet, sağlık ve temizliği simgeleyen tanrı betimlemeleri kentin, bir tür sağlık merkezi olarak kabul edildiği düşünülmektedir.

Neikeia, önemini zincifre denen civa sülfür yataklarına da borçludur. Romalı doğa tarihçisi Plinius’un (Naturalis Historia XXXIII/37) bildirdiğine göre, eskiçağlarda Kilbiani denen bu yöre, dünyanın en kaliteli zincifre (civa sülfür) madenleriyle ünlüdür. Zincifre yakın tarihlere kadar tıp-ilaç sanayinde antidot yapımında, özellikle deri hastalıklarının tedavisinde, kozmetik ve boya sanayilerinde kullanılan bir maddedir ve döneminde Ephesos limanı aracılığıyla tüm dünyaya ihraç edilmektedir. Ortaçağlarda “zencefur merhemi” (kırmızı demir boyası) deri hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır. Harabelerin güneybatı eteklerinde, üretimini 50 yıl kadar önce durdurmuş bir cıva maden ocağı bulunmaktadır. Yakın çevrede çok sayıda maden galerileri ve bir de açık ocak vardır. Bu durum mineralin Neikeia kentinden çıkarılmış olduğuna işaret etmektedir.

Neikeia XIX. yüzyıldan beri birçok Batılı bilim adamının araştırmalarına sahne olmuştur. Yüksekçe bir tepenin yamacında teraslar üzerine kurulmuş bulunan kentin kalıntıları bugün büyük çapta toprak altında kalmıştır. Yaklaşık 4-5 bin kişilik tiyatrosu, sarnıçları, önemli kamusal yapıları, kiliseleri ve büyük bir alanı kapsayan nekropolüne ilişkin kalıntılar geniş bir sahaya yayılmış durumdadır.

Hypaipa Antik Kenti

Bereketli Küçük Menderes (antik Kaystros) ovasına yukarıdan bakan Bozdağların (antik Tmolos) güney yamacında yer alan bir Lydia şehridir. Antik Çağ’ın iki önemli kenti Sardeis ve Efes’i birbirine bağlayan kısa yolun üzerinde stratejik açıdan önemli bir noktada kurulmuştur. Yukarı Küçük Menderes havzasının ilk şehirdir. Dans eden güzel kadınlarıyla ünlü kent, Roma İmparatoru Gordinaus devrine kadar kendi paralarını basmıştır. Kent, Perslerin Tanrıça Anahita için kurduğu tapınağı ile ünlüdür. Aniatis Yunan Ana Tanrıçası Artemis ile Pers şifalı su tanrıçası Anahita’nın birleşmesinden ortaya çıkmış vezamanla Lidya ülkesinin baş tanrısı haline gelmiştir. O devirde basılan madeni paraların üstünde bu tanrının resmi vardır.

Beydağ (Palaiapolis) Kalesi

Beyköy yolu üzerinde yüksekçe bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kuzey ve doğu duvarları mevcut olan ve çift sıra surdan yapılmış olan kalenin Roma İmparatorluğu Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilse de, yapılan kazı çalışmalarında bulunan Klasik Döneme ait seramik parçaları, daha önceki dönemlere tarihlendirilebileceğini düşündürmektedir. Antik çağlarda Lidya bölgesi sınırları içindeki Kilbiani yöresi kentlerinden biri olarak geçen Palaiapolis, 17-18 metre kadar yükseklikte ve 150 metre çapında bir höyük üzerinde kurulmuştur. Olasılıkla Geç Antik Dönemde etrafına bir sur çekilerek kale haline getirilmiş ve içine bir kilise inşa edilmiştir. Erken dönem kilisesinin, 6. Yüzyılda yaşamış Bizanslı coğrafyacı Hierokles’in sözünü ettiği, Ephesos metropolitliğine bağlı Palaiapolis piskoposluk merkezine ait olduğu düşünülmektedir.

Kiraz (Koloe) Hisar Kalesi

Surları, köy yerleşimi içinde kalmış ve birçok yapı, sur duvarlarına yaslanmış durumdadır. Kalenin sur ve burçlarından çoğu yıkılmış olup, ayakta kalabilenler ise kalenin güneybatı kısmında bulunmaktadır. Kalenin iç kısmında yoğun bir yapılar grubu yer almakta, ayrıca mevcut sur duvarlarını dıştan güney doğu yönünde yapılar çevrelemektedir. Kale, kaba ve moloz taşlardan harç kullanılarak inşa edilmiştir. Roma-Bizans dönemi eseri olan Hisar Kalesi, Aydınoğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti dönemlerinde onarım görmüştür.

Kutsal kent Birgi ve tarihi yapılar

Ödemiş’in önemli bir değeri olan Birgi, sırasıyla Frig (MÖ 750-680), Lydia (MÖ 680-546) uygarlıkları, Pers Krallığı, Bergama Krallığı, Roma ve Bizans İmparatorluğu hakimiyeti altında bulunmuştur. Kent, Anadolu Beylikler döneminde, 13. Ve 14. Yüzyıllarda Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmıştır. Birgi tarihi boyunca kutsal toprak kabul edilmiştir. Şehrin antik dönemdeki adı, Dioshieron, yani Zeus’un Kutsal Yeri’dir.

1426’da Osmanlı egemenliğine giren Birgi, bir Müslüman kenti olarak dini kimliğinin önemini korumuştur. Ünlü İslam bilgini Birgivi Mehmet Efendi buralıdır. İmam Birgivi Medresesi, tarihinde önemli bilim ve din merkezlerinden biri sayılmıştır.

Birgi, kendine has geleneksel mimari dokusunu günümüze kadar koruyabilmiş ender yerleşim yerlerinden biridir. Konakları, camileri, türbeleri, medreseleri, hamamları, çeşmeleri ve daha birçok eseriyle, beylikler döneminden başlayıp günümüze ulaşmış çok sayıda tescilli yapıya sahiptir. Beldede geleneksel mimari dokuyu en iyi biçimde yansıtan iki mimari yapı; ahşap süsleme ağırlıklı mihrabı ve minberiyle döneminin en başarılı örneklerden biri olan Ulu Cami ve ahşap işçiliği ile dikkat çeken Çakırağa Konağı’dır.

Çakırağa Konağı

Ege Bölgesi’ne özgü mimari üslubu günümüze kadar korunmuş ender konaklardan birisi olan Çakırağa Konağı, 1763 yılında Mustafa Şerif Çakırağa tarafından, ahşapları Venedik’ten getirilerek yaptırılmıştır. Üç katlı bina, 18’inci yüzyıl Avrupa mimarisinin de izlerini taşımaktadır. Tavanlarında Küçük Menderes Havzası’nda yetişen 72 çeşit sebze ve meyve resimleri bulunmaktadır. Restore edilen bina, Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze haline getirilmiştir.

Birgi Ulu Cami

Aydınoğlu Beyliği’nin kurucusu Mehmed Bey, 1308 yılında fethettiği Birgi’yi kendisine başkent yaparak, (1312-1313) yılında Birgi Ulu Cami’yi inşa ettirmiştir. Bunu belirten iki kitabe, caminin kuzey ve doğu giriş kapıları üzerinde bulunmaktadır. Yapı Muzaffereddin bin Abdülvahid Usta tarafından inşa edilmiştir. Medrese, hamam ve türbeden oluşan bir külliye olarak yapılmıştır. Günümüze cami ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in türbesi ulaşmıştır.

Cami, Aydınoğlu Beyliği’nin erken tarihli yapılarından biri olup, Anadolu’da sıklıkla karşılaşılan mihrap önü mekânı kubbeyle örtülmüş 15 sütun, 5 sahınlı bazilika planlı bir yapıdır. Caminin doğu girişinde en dikkati çeken nokta, güney cephesi ile birleştiği yerdeki köşelere yerleştirilmiş devşirme aslan heykelidir. Birgi Ulu Cami’nin Mihrabı patlıcan moru ve firuze renkli çini mozaiklerle süslüdür. 1995 yılında çalınan minberin kapı kanatları, Londra’da bir müzayedede satılırken yakalanmıştır.

Birgi’de ayrıca Şeyh Muhiddin Hamamı (Çukur Hamam), Bıçakcizade Çeşmesi, su kemeri ve İmam-ı Birgivi Türbesi, dikkat çeken yapılar arasındadır.

Bozdağ: Ege’nin Alpleri

Ödemiş’e yolunuz düştüğünde mutlaka görülmesi gereken yerlerin başındadır Bozdağ. Girişteki levhada, “Yeryüzü Cenneti Bozdağ’a Hoş Geldiniz” yazısıyla karşılaşmanız bundandır. Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip Bozdağ, doğal güzellikleri, bol su kaynakları, kayak merkezi, bir de patatesiyle ve köpük helvasıyla ünlüdür.

Bozdağların üzerinde birçok yayla vardır. Elmabağı, Ovacık, Çayır, Gündalan, Çavdar, Gölcük, Subatan, Çam, Başova, Kemer ve Büyük Çavdar en büyük yaylalardır. Yaylalarının çoğunda alabalık tesisleri bulunmaktadır. Büyük Çavdar Yaylası’ndaki kayak tesisleri, kış turizmi için önemli bir yerdir. Kayakçılar zirveye kadar teleferik ile çıkabilmektedir. Bozdağ’ın zirvesinden uzun bir kayak parkuru vardır. Ayrıca dağcılık sporu için de rakım 2157 metrelik zirve, iyi bir tırmanış yeridir. Zirveye tırmanmak için en iyi parkur, Mermeroluk’un batısından güneye geçilerek yapılır. Bozdağ’ın zirvesinden gündoğumunu ve gün batımını seyretmek ise bambaşka bir duygudur.

Bozdağ’ın zirvesinden bakıldığında; batısında Gölcük Gölü’nün muhteşem bir görüntüsü vardır.

Gölcük

Bozdağ kasabasının 10 km batısında bulunan Gölcük Yaylası’na giderken, bir tepe üzerinde aniden karşınıza yemyeşil çam ormanları içinde Gölcük Gölü çıkar. Manzaraya hayran kalır, seyrine doyamazsınız. Bu tepenin adı “A Tepesi”dir. 1938 yılında İsmet İnönü’nün manzaraya şaşkınlığını ifade etmesiyle adını almıştır. 1050 metre yükseklikte olan Gölcük Gölü’nde sazan ve yayın balığı yaşamaktadır. Gölcük Yaylası’nda iki büyük otel ve birçok pansiyon bulunmaktadır. Ayrıca çadırla kamp kurmak isteyenler için de tesisler yer almaktadır.

Gölcük Gölü’nün kenarında bulunan çim sahalar, profesyonel futbol takımlarının gözdesidir. Yamaç paraşütü yapmak isteyenler için Bozdağ Akçakmak ve Gündalan tepeleri çok uygundur.

Doğa tutkunlarının gözdesi Bademli

Yemyeşil dokusu, tertemiz bol oksijenli havası ve doğal kaynak suları ile keşfedilecek yerler arasında bulunan Bademli, Ödemiş’e 19 kilometre mesafedeki saklı cennetin adıdır. Şelalesi, gürül gürül akan sularının yanında, yaylaları ile de ünlüdür. Yaylalarda, kestane, ceviz, elma, kiraz gibi meyveler ile barbunya ve fasulye gibi sebzeler yetişmektedir. Fidancılığın da ana yurdudur.

Tarihi dokusuyla da görenleri kendine hayran bırakan beldede, tarihi Salih Efendi, Çapanoğlu ve Apbaş Mescitleri ile Abdülbaki, Hayrettin Efendi, Kılcızade Mehmet Ağa Cami ve Derviş Ağa camileri zengin kültür varlıkları olarak hemen göze çarpmaktadır. Bademli, son yıllarda dağcılık ve doğa tutkunlarının da uğrak yeridir. Bademli'de yamaç paraşütü ise adrenalin tutkunlarının vazgeçilmezi haline gelmiş durumdadır.

Gizemli yerleşim Günlüce

Ödemiş’e bağlı bir mahalle olan Günlüce’nin sınırları içinde Lidya döneminden kalma Hypaipa Antik Kenti yer almaktadır. Tarihi bir yerleşim alanıdır ve Roma, Lydia dönemi eserler mevcuttur. alaz denen mağaralar, hemen yakınındaki dehlizler, kale kalıntısı, köy eşrafından Süleyman Batar’ın evinin bahçesindeki roma kapalı çarşısı,2 lydia köprüsü, çeşitli heykel ve sütunlar bulunmaktadır.

Konum itibari ile dağa yaslandığı için önceleri adı Dağdibi olmuş, halk Dabbay, Debboy olarak anarken, zaman içinde Datbey’e dönüşmüş, 1962 yılında da Günlüce olarak değiştirilmiştir.

 

İlkkurşun

İzmir ili Ödemiş ilçesi Hacı İlyas Köyünde bulunan bu anıt, Yunan işgali sırasında direnişçiler tarafından atılan ilk kurşun anısına dikilmiştir. Anıt beyaz mermerden aşağıdan yukarıya doğru genişleyen dikdörtgen kaide üzerinde dört bölümlü ve yuvarlak bir sütundan meydana gelmiştir. Anıtın üzerinde ‘1 Haziran 1919 tarihinde düşmana ilk kurşun buradan atıldı’ yazısı bulunmaktadır. Hacı İlyas Köyünde her yıl Mayıs ayının son Pazar günü ilk kurşunu atan şehitler anısına tören düzenlenmektedir

Ödemiş pazarı

Cumartesi günleri ilçe merkezinde kurulan pazarda yöreye uygun bal, zeytin, peynir, narenciye, yaş sebze ve meyveleri bulabilirsiniz. Özellikle kadınların kendi el emeklerini sergileyip sattıkları “Kadınlar Pazarı” bölümü, acentelerin tur programlarında yer almaktadır. Bu bölümde özgünlüğünü korumakta olan dantel, iğne oyası, mekik oyası ve kanaviçe gibi her türlü el işleri satılmaktadır.

Tarihi Arasta Çarşısı

1800’lü yıllardan günümüze değin varlığını koruyan Ödemiş Tarihi Arasta Çarşısı, Osmanlı Dönemi açık arasta türünün ender örneklerinden biridir. Üç cami arasında olması ve çevresindeki 17 hanın ortasında yer alması nedeniyle ticari bir merkez durumunda olan çarşıda, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş el zanaatları zamana karşı direnmektedir.

Kültür Merkezi

4.632 metrekarelik alan üzerinde 4 katlı bina olarak hizmet vermektedir. Merkezde 300 kişilik çok amaçlı salon, 80 kişilik oda tiyatrosu,bale salonu, sanat galerisi ve kurs odaları bulunmaktadır.

Mehmet Şükrü Saracoğlu ve Tayyare anıtları

Cumhuriyet dönemi Ödemiş’in ilk belediye başkanı ve 1942-1946 yıllarının Başbakanı Mehmet Şükrü Saracoğlu anıtı, 1943 yılında yaptırılmıştır. Tayyare anıtında ise 1926-1935 yıllarında Ödemişlilerin Türk Hava Kurumuna armağan ettiği 7 uçağı temsilen Ödemişli hava kuvvetleri komutanı Orgeneral Hasan Aksay tarafından kente gönderilen T-34 tipi uçak sergilenmektedir.

Deneme ve bilim merkezi

Üç büyük şehirden sonra ilk kez Ödemiş’te 1 Şubat 2011 tarihinde açılan merkez, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik ve Eğitim Fakültesi işbirliği ile hayata geçirilmiştir. Merkezde, fizik ve kimya alanlarında 100 adet deney istasyonu, kimya deney setleri, flexvizyon mikroskop ile insan ve bitki dokularını ayna anda onlarca kişinin izleme olanağı sunulmaktadır. Bilim insanlarının hayatlarını konu alan filmler izlenebilmektedir. Öğrenciler, bilgisayar ile eğitici programlarda konu tekrarları yapabilmektedir.

Ödemiş’te her yıl 3 Eylül Kurtuluş günü ile Ödemiş Milli Fuarı kültürel etkinlikleri ve şenlikleri yapılmakta, süs bitkileri fuarı düzenlenmektedir. Mayıs ayının son haftası pazar günü İlkkurşun Bayramı, yine aynı sırada Bademli kiraz festivali, dini bayramların haftasında Konaklı'da Davut Dede şenliği, Hamamköy’de Gencer Şenliği, dini bayramları takip eden haftanın pazar günü Bademli'de Selli Bayramı yapılmaktadır.

Mutfak

Ödemiş köftesi, keşkek, köpüoğlu mantısı, yağlı ekmek, heybeli çorba, dibile, kompir çıyartma, galgıtma, yağlı sulu akıtma, sinkonta bezdirme, kömbe, ekmek dolması yörenin kendine özgü yemekleri arasındadır. Kar helvası, köpük helva, koruk suyu ve saç pidesi de meşhurdur. Ödemiş’e yolunuz düşerse Tongül ve ot pidelerinin tadına bakmanız ısrarla önerilmektedir.

Ulaşım

Ödemiş, İzmir'e toplam 112 km. uzaklıktadır. Manisa, Uşak ve Aydın'dan da ulaşım son derece kolaydır. Ayrıca İzmir'den gün boyu otobüs ve tren seferleri ile ilçeye seyahat etmek mümkündür.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©