Yarım asırlık serüven; Haluk Nişlioğlu
İzmir turizminin duayen isimlerinden biri Haluk Nişlioğlu. Yılların tecrübesini gençlere aktarırken, “Önce bu kenti, insanları sevin” diyor.
Röportaj :ÇİĞDEM ASKERİ
80 yaşına merdiven dayayan Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Haluk Nişlioğlu, 45 yıldır çabalıyor İzmir turizmi adına. Turizmin başladığı şehirlerden, gururla temsil ettiği İzmir’inin, yine başrolde yer alacağı günler için sektör temsilcilerini, başkanı olduğu birliğin çatısı altında buluşturuyor 30 yıldır.
ETİK Başkanlığı dışında, TUROB, TÜROFED, TUGEV, TYD ve İZKA’da da yönetim kademesinde görevleri olan Haluk Nişlioğlu, görev aşığı bir isim. Turizm yolculuğunun başlangıcı 1966 yılına dayanan Nişlioğlu, geçmişteki turizm anlayışını özlese de, kentin potansiyeline güveniyor.
1968’den beri turizmin içinde yer alan, otel işletmeciliği yapan Nişlioğlu, ETİK’e giriş sürecini şöyle anlatıyor:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir iş için gittiğimde yöneticilerden biri ‘Haluk Bey, acenteciler gelip birçok işini hallediyor, ama otelciler sesini duyuramıyor’ dedi. Halbuki Otelciler Derneği’nin ilk kuruluşu da İzmir’de gerçekleşmiştir. Fakat tam faal olamamıştı. Ben de otelcilerin sorunlarının çözümünde katkım olur, diye düşünerek 1973’te adı ETOB olan birliğe üye oldum. İlk girdiğimde 16 üyesi vardı birliğin. Dönemin Müsteşar Yardımcısı Adnan Özaktaş eğitim toplantılarından birinde ‘30 üyeyi bulun’ dedi. Toplantı sırasında 35 üye kaydettim Birliğe.”
“İzmir yine canlanacak”
Nişlioğlu, turizmin başladığı kentlerden biri olan İzmir’de sektörün eski günlerine dair düşüncelerini biraz buruk ama gelecekten umutlu ifade ediyor:
“Evvelden bölge toplantılarına gittiğim zaman gururla söz alır, kendimi çok yüksekte hissederdim. Çünkü turizmin başladığı kentlerden biriydi İzmir. İstanbul’dan sonra biz gelirdik. Ancak son zamanlarda Antalya, Muğla gibi kentlerin önümüze geçmesi nedeniyle biraz daha sessiz duruyor İzmir. O zamanlar başroldeydik, şimdi canlandırmak, eski şaşalı günlerine döndürmek için uğraşıyoruz. İzmir asla ölmez, yine canlanacak. Rakipler duracak mutlaka bir yerde. Dünyada da böyledir. Turizm İtalya’da başladı, sonra İspanya’ya, Yunanistan’a, Türkiye’ye ve diğer ülkelere sıçradı.”
Tecrübeli isim Nişlioğlu, İzmir’in tarihi, kültürel değerleriyle her zaman zengin bir potansiyeli olduğuna vurgu yapıyor. “Agora, Kadifekale, Kemeraltı canlandırılmalı, sağlık ve kongre turizmine ağırlık verilmeli, yat limanı yapılmalı” diyen Nişlioğlu, “İzmir ulaşım açısından eksikti eskiden. Son yıllarda ise bu konuda büyük atılımlar gerçekleştirildi, her yere her türlü ulaşım aracıyla gidebiliyorsunuz. İyileşmelere rağmen yurtdışı transit çıkışlarını artırmalı, yolları düzenlemeliyiz. Tramvay çok önemli kent turizmi için mesela. Düşünün ki, İnciraltı’ndan kalktı tramvay, sahil boyunca Bostanlı’ya kadar gitti. Turistin bir gününü doldurabilecek bir gezidir bu. Kaliteli eğlence mekanı ihtiyacı bir başka nokta. Tüm bunlar gerçekleştirilsin ki, kent hak ettiği noktaya adım adım ulaşsın. Bütün arzumuz turisti bir gece daha fazla konaklatabilmek. Bu sayede esnaf da, otelci de daha çok kazanacak ve zamanla bu bir döngü haline gelecek.” sözleriyle turizmden daha çok pay almanın yollarını anlatıyor.
Kruvaziyer gemilerle gelen turist sayılarının, döviz girdisine oranlandığında yanılttığını söyleyen Nişlioğlu, “Ama en azından turist konaklamasa bile İzmir’i görmüş oluyor. Turistin bir sonraki tatil programını İzmir’e gerçekleştirmesi için bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor.” diyor.
“Eskiden turizm anlayışı daha samimiydi”
1960’lı yıllarda bu mesleğe başlamış birinin eski ve yeniyi kıyaslaması da kaçınılmaz. Nişlioğlu, hala aktif olarak İzmir için bir şeyler yapmaya çalışan bir isim olarak, o zamanki turizm anlayışının şimdikinden çok daha iyi olduğunu söylüyor. “Daha samimi, candan, egoistliğe, kaçmadan çalışırdı insanlar. Çok iyi isimler vardı. Menfaat gütmeden İzmir’e katkı koyabilmekti herkesin derdi. Çok mücadeleler verdik zamanında. Havayollarının İzmir’e seferler düzenlemesi, kentin tanıtımını sağlamak için elbirliğiyle çok adımlar atıldı.” diye anlatıyor Nişlioğlu 40 yıl önce yaşadıklarını.
İşini severek yapmanın verdiği mutlulukla, bu işi yapanlara, yeni başlayanlara sürekli aynı cümleleri söylüyor Haluk Nişlioğlu: “Ben turizmi sevdim. Ve bu yaşa geldim hala kenarından köşesinden de olsa ilgileniyorum, kopamıyorum. Turizm öyle bir şey ki ancak seversen yapabilirsin. Bazen talebeler geliyor yanıma bilgi almak için. ‘Sırf diploma için değil, eğer seviyorsanız bu işi yapın’ diyorum. Çünkü insanların zevklerine hitap edip, onları eğlendirmek, mutlu etmek için uğraşıyorsunuz. Bu mesleği, insanları, İzmir’i seviyorsanız turizmle uğraşın. Sevgiyle yapılan iş insanı yormaz.”
“Turizm evinizi barkınızı unutturuyor”
“1971-1987 yılları arasında Kuşadası’ndaki Kuştur Tatil Köyü’nde ortaklık ve genel müdürlük gibi görevlerde bulundum. Turizmle uğraşınca evinizi barkınızı unutuyorsunuz. Yaz kış demeden işinizle ilgileniyorsunuz. Sezon boyunca sabah altıda kalkar, işçilerin gelişini kontrol ederdim. Gecenin saat 2’sine kadar diskoları, restoranları dolaşırdım. Müşterilerle tek tek ilgilenirdim. Sezonun kapalı olduğu kış aylarında ise otel boşken bile biz çalışanlar olarak orada olurduk. Dönemin şartları gereği yiyecek bir şey bile bulamazdık, bazen günlerce topladığımız mantarları yerdik.”
Türkiye’nin turistik belgeli ilk otel derneği
1958 yılında Türkiye’deki ilk turistik belgeli otelciler derneği olarak Ege Turistik Otelciler (ETO) adıyla kurulan ETİK, bünyesinde Turizm Bakanlığı’na bağlı turistik işletme belgeli tesisleri barındırıyor. Belediye belgeli otellerin dahil olmadığı ETİK, turizmde yaşanan sıkıntılarda çözüm önerileri üretmek, sektörle Bakanlık arasında köprü kurmak, yurtiçi ve yurtdışı fuarlarda kentin tanıtımını yapmak gibi görevleri üstleniyor. ETİK yöneticileri, son yıllarda Türkiye Otelciler Birliği Yasası’nın olmaması ve bölgesel derneklerin sayısının artmasından şikayetçi.