Kemeraltı’nda dünya birincisi taş işlemecisi
Kızlarağası Hanı’nda küçük bir atölyede, taşları mücevhere dönüştürerek dünya birinciliğine uzanan Gülay Atıcı Ertan, doğal taşlarla bir tür satranç oynuyor…
Yazı ve fotoğraflar: Ceyda Adar
Kemeraltı Çarşısı’nda Kızlarağası Hanı içinde mütevazi bir atölyede doğal taş işlemeciliği yapan Gülay Atıcı Ertan, internetten öğrendiği sanatında, dünya birinciliğine uzanmış. 2006 Nisan ayında açtığı Nehir Taş Takı Atolyesi’nde Türkiye’de ilk ve tek olarak kendisinin uyguladığı “Meet point faceting” tekniğini kullanan Ertan, doğal taşlarla bir tür satranç oynuyor.
Selçuk Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Ertan’ın, 2000 yılında hobi olarak başladığı taşlara olan merakı mesleğe dönüşmüş. Keyif alarak yaptığı mesleğin yolculuğunu şöyle anlatıyor:
“Taşlarla 2000 yılında hobi olarak ilgilenmeye başladım. O dönemlerde mineral koleksiyonu yapıyordum. Daha sonra bu taşların mücevhere nasıl dönüştüğünü, nasıl kesildiklerini araştırmaya başladım. Ne yazık ki, bu konuyla ilgili Türkçe kaynak bulmak zor. Bu nedenle araştırmalarımı internet üzerindeki yabancı kaynaklardan yürüttüm. İlerleyen dönemlerde de dünyanın en iyi kesimcileriyle yazışmaya başladım. Onlar, bu işin nasıl yapılacağını bana öğrettiler. En son aşamada da 2002 yılında Amerika’dan bu iş için tasarlanmış en iyi makineyi alarak çalışmaya başladım.”
Atölyesinde “Meet point faceting” tekniği ile uniqe ve butik taşlar kesen Gülay Atıcı Ertan, Türkiye’de bu teknik ile taş kesen ilk kişi olma unvanını taşıyor. Uniqe ve butik, kesilen taşın tek olması ve başka hiçbir yerde bulunmaması anlamına geliyor. “Çünkü piyasada var olan mücevher taşlarındaki kesim tekniği maksimum ağırlığı elde etmek üzere kesilmiş taşlardır. Dolayısıyla yüzeyleri rastgele yüzeylerdir. O yüzden de desenler standarttır. Desenin ötesine çıkmazlar” diyor Gülay Ertan. Tekniği de kısaca “Desendeki her bir noktanın üstündeki, altındaki, sağındaki, solundaki ile nokta olarak kavuşması esası” olarak tanımlıyor. Ertan, işçiliğin önemine şöyle dikkat çekiyor:
“ Meet point faceting tekniği, taşta nokta birleştirerek yüzey oluşturmak demek. Dolayısıyla uzun bir işçilik gerektirir. Hammadde kaybını göze almanız gerekir. Ayrıca taşların her birinin kritik açıları var. Bu taşların her birinin kritik açısına uygun açılarla kesilmesi gerekir. Dolayısıyla matematiksel bir işlem de gerektirir aynı zamanda.”
Ertan’ın anlattıklarından, yaptığı işin her aşamasının ciddi bir emek istediğini görebiliyorsunuz. Her taşın ayrı bir sertlik derecesi olduğundan söz ediyor ve ekliyor:
“Taşların mücevhere dönüşebilmeleri için sertlik dereceleri önemlidir. En sert taş, elmastır örneğin. 10’dur elmasın sertliği. Ayrıca her bir taşın farklı kesim tekniği var. Yumuşak taşlar bazen daha zor kesilir. Ama benim işleme kriterlerimde en önemlisi, şeffaf olmasıdır. Çünkü maksimum yansımayı sağlamak benim kesimdeki hedefim, amacım. Dolayısıyla sadece şeffaf taş çalışırım. Ben elmas kesmiyorum ama 9 sertliğe kadar renkli taş kesiyorum. Elmas kesimciliği başka bir iştir.”
Her bir taşı, sabırla işliyor Ertan. En basit bir taşın en az sekiz saatte çıktığını, bu işlemin taşına göre bir aya da uzayabileceğini belirtiyor. Gülay Hanım’a göre aslında taşlarla oynanan bir oyun bu:
“Yani ben öyle bir oyun oynuyorum. Taşla oynadığımız satranç. Bir hamleyi o yapıyor, bir hamleyi siz yapıyorsunuz. Sonuçta bitmek isteyen bir taş bitiyor. Ben kabataslak üç tane yüzeyi oluşturup, yüzeye oturur da diyebilirim. Ve böylece seri de çalışmış olurum en azından. En basit ihtimalle saatte bir taş kesebilirim. Ama ben onu yapmıyorum. Ben en iyisini yapmaya çalışıyorum ve en iyisini yapıyorum.”
Sabırlı olmak şart
Bu sevimli atölyenin havasını soluduğunuzda ve baktığınızda her bir taştaki ince işçiliğe ne kadar sabır gerektiğini hissetmemek elde değil. Yine de sormak gerekiyor; “Herkes yapabilir mi bu işi?” diye. Gülay Hanım tüm samimiyetiyle “İsteyen herkes yapabilir” diyor, sabırlı olmanın önemine vurgu yaparak:
“Bu isteyen herkesin yapabileceği bir iş, eğer kendilerinde çok sabır olduğunu hissediyorlarsa. Mesela 15 gün bir taş için uğraşıp onu sonuçlandıramama riskini de göze alıyorlarsa bu yapılabilir bir şey elbette. Yani her aşamada taşı kaybetme riskiniz var. Taşı kaybettiğinizde de hammaddeniz, dolayısıyla ona ayırdığınız ekstra bir bütçe kayboluyor. Kestiğiniz ham taşın size bir maliyeti var. Kaybettiğiniz zaman maliyetiniz de kayboluyor.”
Sabır ve emeğin ortaya çıkardığı sonucun en önemli göstergesi Gülay Ertan’ın yaratıları… Her bir taşı işledikten sonra duyduğu mutluluğu sözcüklere dökerek anlatmaya çalışıyor. Aldığı hazla işlediği taşların ona hediyesi de yurtdışında üyesi olduğu United States Faceters Guild’den (Amerikan Taş Kesimciler Derneği) aldığı ödüller olmuş. Alanında Türkiye’de tek olsa da bu işi başkalarına da öğretmek istiyor:
“Çünkü bilginin paylaşılması gerekiyor. Sonuçta ben birileri bana öğrettiği için buradayım. Çok isteyen ve hevesli biri olursa seve seve öğretirim. İstemeyen biri için tam bir Çin işkencesi olur onu buraya oturtmak. Amacım doğal değerli taş cenneti olan bu güzel memleketimizde var olan potansiyeli her tür lapideri tekniği ile değerlendirmek, ulusal ve uluslararası piyasaya kabul ettirmek.”
Dünya birincisi
- United States Faceters Guild (USFG) 2008 Tek Taş Faset Yarışması Pre-Master Kategorisinde Dünya Birinciliği
- USFG 2007 Tek Taş Faset Kesim Yarışması Novice Kategorisinde Dünya Altıncılığı
- Harmony Akademi ve İzmir Kuyumcular Odası’nın ortaklaşa düzenlediği ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bilimsel destek verdiği Renkli Taş Uzmanlığı Sertifika Programı 2007 yılı Birinciliği