Karabağlar

Anlatılmaz yaşanır derler ya hani, öyle bir şehir İzmir… 8 bin 5 yüz yıllık geçmişiyle insanlık tarihine ışık tutan kent, yaşayan bir efsane gibi adeta. Tarihin pek çok medeniyetine ev sahipliği yapmış olmanın gururunun yanı sıra günümüze taşıdığı ören yerleri ile de hala yaşatıyor tarihin ayak izlerini. Kentin her noktasında tarihi dokulara rastlıyorsunuz. Yeni modern yapılar arasına saklanmış olsalar da köşkler, taş evler ve tarihi binalar günümüz insanına geçmişin büyüsünü yaşatmayı sürdürüyor.

Adına şiirler yazılan, nice şarkılar bestelenen bu büyülü şehre gelip de etkilenmemek elde değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Ben, bütün İzmir'i, İzmirlileri severim; güzel İzmir'in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerine eminim” diyerek, tüm içtenliğiyle dile getiriyor İzmir sevdasını.

Victor Hugo 1829 yılında yayınlanan "Les Orientales" isimli kitabındaki "La Captive" isimli şiirinde ünü batıya yayılan İzmir'i bir prensese benzetir. Dünya edebiyatında silinmez izler bırakan şair Hugo, İzmir'e gelmemesine karşın kentin ününden efsaneli büyüsünden ve bir amazon kraliçesi tarafından kurulup isimlendirilmesinden etkilenmiştir.

Türkiye’nin yüzünü batıya dönmüş kenti İzmir’in her yerinde çağdaş duruşunun izlerine rastlarsınız. Modern ve demokratik yaşam biçimiyle tüm ülkeye örnek olan İzmir insanı, bütün sıcaklığı ve içtenliğiyle karşılar sizi. Denizin verdiği huzur yansır bütün yüzlere. Nereye gitseniz, kimden yardım isteseniz hep aynı sevecenlikle karşılık bulursunuz. İnsanlarının bu içten duruşu kentin yapısını da yansıtır. Her semtinden ayrı bir keyif alırsınız İzmir’in. Kemeraltı’nda kentin tarihiyle iç içe dolaşırken, Alsancak sizi bambaşka rüyalara götürür. Bir başkadır Kordon’da günbatımı. Körfezin güzelliğine eşlik eden kıyı şeridi, palmiye ağaçları eşliğinde boylu boyunca uzanır bir uçtan bir uca. Söylemiştik ya hani anlatılmaz yaşanır diye; bu satırlar sadece yol gösterici olacak İzmir yolculuğunuza. Gerisi gidip görmekte, yaşayıp hissetmekte…

Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olan İzmir, Ege kıyı bölgesinin tipik bir örneği gibidir. Kuzeyde Madra Dağları, güneyde Kuşadası Körfezi, batıda Çeşme Yarımadası'nın Tekne Burnu, doğuda ise Aydın, Manisa il sınırları ile çevrilmiş İzmir, batıda kendi adıyla anılan körfezle kucaklaşır.

İzmir ili içinde Ege Bölgesi'nin önemli akarsularından olan Gediz Nehri ile Küçük Menderes Nehri bulunur. Girintili ve çıkıntılı kıyı bandı doğal olarak sayısız güzellikte koy ve plajların oluşumu ile sonuçlanır. Gümüldür, Özdere, Foça, Karaburun, Çeşme sahil ve plajları İzmir için büyük bir turistik önem taşımaktadır. Öte yandan aynı doğal yapı, birçok balıkçı barınağının veya yat yanaşma yerlerinin oluşmasına neden olmuştur. Bu özellikleriyle İzmir doğal bir turizm ve liman kentidir.

İzmir’in kalbi Konak’ta atar

Konak, İzmir’in yönetsel, sanatsal, kültürel ve ticari merkezidir. Yapılışından günümüze bir buluşma noktası olan Saat Kulesi Konak Meydanı’ndadır. Antik çağdan günümüze taşınmış eserlerle, Osmanlı döneminden kalan eserlerle, ama en çok Cumhuriyet Döneminin eserleriyle karakterize olur. Konak, İzmir’in kültür, sanat ve eğlence merkezi olması nedeniyle yerli ve yabancı tüm turistlerin uğrak yeri durumundadır. 

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©