Seferihisar
Akkum, Ekmeksiz gibi en güzel plajlar, Teos Antik Kenti gibi binlerce yıllık tarihin kalıntıları, en lezzetli enginar, en taze çupra ile donatılmış bir sofra değil sadece bu şirin ilçede bulabilecekleriniz. Alaçatı’ya rakip olacak rüzgarıyla dalgalanan denizlerinde sörf, yelken, dalış sporu gibi ekstrem sporlar yapabilme olanağı da sunan ‘sakin kent’, çam ormanlarıyla kaplı nefes aldıran ormanlık alanlarıyla da karşılıyor konuklarını.
Eğer su sporları ile ilgilenmiyorsanız, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyüşe çıkabilir, cumbalı evlere göz atabilirsiniz. Kale duvarları, kapılar ve pencerelerini beyaz sardunyaların süslediği bu yörede, gözünüze çarpan her unsur sizi gülümsetecek.
Türkiye’nin Cittaslow (Sakin Kentler) Birliği’ne üye ilk ve tek ilçesi Seferihisar, tarihi ve bozulmamış doğasıyla misafirlerine, vaat ettiklerinden fazlasını sunuyor. Seferihisar, ilk Türk “Cittaslow” şehri seçilerek, dünyanın sayılı kentleri arasına adını yazdırdı. Tüm dünyada, 20 ülkede 134 Cittaslow şehri var. Cittaslow şehirlerinde doğal yaşam öne çıkıyor ve her yıl 8 Aralık’ta “Toprak Ana” günü kutlanıyor. Seferihisar’da da her yıl aynı zamanda kutlanan Cittraslow gününde buraya has, yerli üretim zeytinyağı, üzüm, pekmez, tarhana, meyve-sebzeler öne çıkarılıyor. Yemekler, organik mahsullerle yapılıyor. Yöresel yemekler, konukların damak tadına sunuluyor.
İtalya merkezli bu statüye girebilmek için doğasının bozulmaması ilk şart. Sonra dev marketlerde insanlar bir ekmek almak için sıralara girmemeliler. Kent yaşayanlarının, hayatlarını koşuşturarak geçirmemeleri gerekiyor. Bunun dışında yediğiniz-içtiğiniz her şeyin yörede ve doğal ortamla sağlanıyor olması, pizza ve hamburgerle değil, doğru yemeklerle insanların besleniyor olması önemli. Arabayla değil, bisikletle ulaşım sağlanmalı. Çevre kirliliği olmamalı. Çevrede insanları, görsel ve işitsel anlamda rahatsız edecek herhangi bir yapılaşma bulunmamalı. Saydığımız birçok kriterin, Seferihisar tarafından gerçekleştirilmiş olması ve bu statünün kazanılması, gerçekten sevindirici.
4 bin yıllık bir tarih üstüne kurulu
Seferihisar topraklarında en eski yerleşim yeri Teos’tur. Teos’un Milattan Önce 2000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafından kurulduğu ve Karyalıların bir kenti olduğu biliniyor. Böylece yöreye 4 bin yıldan bu yana yerleşildiği söylenebilir. Seferihisar’ın kuruluşu hakkında birkaç tez bulunuyor. İlk teze göre, Seferihisar III.Pön Savaşları (Roma –Kartaca Savaşları) sırasında Roma’ya yenilen Kartacalı Anibal’in, Suriye Selefkoslarına sığınmak üzere Anadolu’ya geçmesi (M.Ö.150-146) üzerine Roma donanmasının Teos önlerindeki Myonnesos açıklarında Kartaca donanması ile savaşırken, Romalı General Tysaferin’in konaklama yeri olarak askerlerine inşa ettirdiği üs olarak kurulmuş ve Tysaferinopolis adını almıştır.
İkinci tez ise; Milattan Önce 7. yüzyılda Anadolu toprakları üzerinden Roma’ya göçen, Hint-Avrupa ırkından Etrüskler tarafından kurulduğuna aittir. Anadolu’ya geldiklerinde kıyılara yeterince yaklaşmak isteyen Etrüskslerin, Seferihisar’ı önce bir konaklama yeri olarak kurdukları, sonra büyük bir kısmının Teos ve Sığacık limanlarından yararlanarak İtalya’ya göçtükleri, bir kısmının ise burada kaldığı ve Seferihisar’ın da Milattan Önce 5. yüzyılda güçlü bir kent olduğu ileri sürülüyor.
Seferihisar adının Romalı General Tysaferin’den geldiği, Selçuklulara kadar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anıldığı, Anadolu’nun Türkleşmesi sırasında adına eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a dönüştüğü sanılıyor. Yüzyıllar boyunca kullanılan bu ad, bugün Seferihisar olarak karşımıza çıkıyor.
Ege’nin diğer yöreleri gibi Seferihisar’da da Milattan Önce 7.-5. yüzyıllar arasında Lidyalılar, İranlılar, Atinalılar ve Ispartalılar hüküm sürmüş. Daha sonra yöreye İranlılar, Bergama Krallığı, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuş. Seferihisar 1084 yılında Selçuklu Komutanı Emir Çakabey tarafından alınmış, II. Haçlı Seferi (1147–1149) sonrasında bölge, Sultan Mesut tarafından Selçuklu topraklarına katılmış. İlçe 1308 yılında Selçukluların dağılması ile 1320’de Aydınoğulları’nın egemenliğine, ardından 1394 yılında da Osmanlıların eline geçmiş. 1402 Ankara Savaşı neticesinde Moğolların işgaline uğrayan bölge, 1425 yılında tekrar Aydınoğulları’nın eline geçmiş, ancak Cüneyt Bey’in ölümünden sonra Seferihisar artık Osmanlıların olmuş.
Seferihisar 14., 15. ve 16. yüzyıllarda Düzce’deki (Hereke) medresesiyle bir ilim ve kültür ocağı olarak da anılmış. İzmir 1850 yılında, Aydın vilayetinin merkezi olunca, Seferihisar nahiyesi de 1884 yılında belediyeye kavuşmuş . İlçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlılardan kalma birçok cami bulunuyor. Bunların en önemlilerinden Turabiye Cami 1197 yılında Selçuklular tarafından yapılmış, 1783-1784 yıllarında Osmanlılar tarafından bakıma alınıp, yeniden ibadete açılmış. Osmanlı döneminde ise Güdük Minare Cami, Hıdırlık Cami (1767-1768) ve Ulu Cami (1816-1817) inşa edilmiş. Bu camilerin hepsi çeşitli tarihlerde onarım gördüklerinden, günümüzde de ibadete açıklar. İlçe sınırlarında ayrıca Osmanlı döneminden kalma iki hamam da bulunuyor.
Seferihisar ve çevresinde tespit edilen tarihi değerlerden biri de tümülüslerdir. Yaklaşık 20 metre yüksekliğinde, 80 metre çapındaki Tepecik Mahallesi’ndeki Güneşlikent Tümülüsü’nün yanı sıra Hıdırlık Mahallesi’nde de birbirine yakın konumlarda ikisi tescilli, sekizi tescilsiz, toplam 10 tümülüs yer alıyor.