Karşıyaka

Karşıyaka, Küçük Yamanlar Tepesi üzerinde ve su deposu kazısı sırasında tahrip olan höyükte bulunan kültür tabakaları ile etrafa saçılan seramik buluntularından yola çıkılarak yapılan tarihlendirmeyle Eski İzmir’den daha eski bir tarihsel geçmişe sahiptir. Tepede görülen en erken tarihli seramikler, uzmanlar tarafından Neolitik çağın geç safhasına (İ.Ö. 5000) tarihlendirilir. İzmir ve çevresinde Neolitik çağa ait yaşam izleri taşıyan Aliağa Helvacı Köy sınırları içindeki Araplartepe, Urla Limantepe, Kemalpaşa Ulucak Höyük, Bornova Yeşilova Höyüğü gibi birkaç höyük daha bulunur. Küçük Yamanlar Tepesi’nde görülen en geç tarihli çanak çömlek 12. ve 13. yüzyılda üretilen yeşil sarı renkli sırlı seramiklerdir. Bu yüzyıllar İzmir ve çevresinde Bizans İmparatorluğu egemenliğinin son dönemleridir. Bizans İmparatorluğu’nun coğrafyamızdaki kökleri İ.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Anadolu’yu ele geçiren ve bin 500 yıl boyunca elinde tutan Roma İmparatorluğu’na bağlanır. Özellikle 15. yüzyıldan 5. yüzyıla kadar yaklaşık 400 yıl Roma’nın güçlü yönetimi altında Batı Anadolu, en parlak ve zengin dönemini yaşamıştır. Bu dönemde Smyrna; Aphesos ve Pergoman ile rekabet halindedir ve Asya eyaletinin en zengin kentidir. Küçük Yamanlar Tepesi’nde kayalık zirvesindeki buluntulardan kentin İ.Ö. 6000 yıllarından günümüze kadar neredeyse kesintisiz olarak kullanılmasına şaşmamak gerekir. Tepe, Yamanlar Dağı’nın güneye bakan yamaçlarına düşen yağmur sularını ve onunla birlikte yamaçlardaki verimli toprağı körfeze taşıyan üç adet taşkın derenin meydana getirdiği Alaybey ve Karşıyaka düzlüklerine hakim bir noktada bulunur. Bu düzlük zaman içinde deniz tuzundan arındığı ölçüde verimli bir toprağa dönüşür. Bu topraklar tarih öncesi dönemden düne kadar verimli sebze ve meyve bahçelerini barındırıyordu.

Karşıyaka’nın en önemli özelliği deniz kenarına kadar inen Yamanlar ormanları ve yemyeşil bahçeleri ile İzmir’de bir mesire ve eğlence yeri olarak parlamasıdır. 18. yüzyılın sonuna kadar bu bölgeden gelip geçmiş ünlü batılı seyyahlar, Cordelio denilen bu cennet yeşili sahili anlatmadan edememişlerdir. 18. yüzyılda Karşıyaka, özellikle zeytinleri ile ünlü bir köy olarak kayıtlara geçer. 1865 yılında geçen tren yolu, Karşıyaka’nın hızlı gelişmesine neden olur. 1891 Aydın Vilayet Salnamesi’ne göre 832 ev ve 1080 kişilik bir nüfusu vardır. 1884’te kurulan Hamidiye vapur şirketinin Karşıyaka’daki tahta iskeleye vapur seferlerine başlaması, gelişmeyi daha da hızlandırır. Bu yıllarda Karşıyaka’da ikili bir yerleşme ilerler. Sahil şeridinde, büyük arsalar alan Levantenler ve yabancı tüccarlar buralara yerleşerek yalılar ve köşkler yapmaya başlar. İzmir Tümen Komutanı Giritli Ferik Hüseyin Hilmi Paşa ise Soğukkuyu civarını Türklerin iskânına açar.

Böylece yüzlerce yıl önceden Yamanlar’ın Alucra-Sıralı Köy yörelerinde yaşayan Türkler, yaygın bir şekilde Soğukkuyu’ya yerleşmeye başlar. Karşıyaka’nın ilk Belediye Başkanı Çömezzade Hacı Mehmet Efendi, 1874’te Soğukkuyu Cami’ni inşa eder ve beldeye büyük hizmetler verir. İzmir Tümen Komutanı Ferik Hoca Osman Paşa, tramvay caddesi üzerinde çarşıya doğru ikinci camiyi inşa eder. Bu yıllarda Levantenlerin mülkiyetindeki sahil evleri daha çok yazlık sayfiye olarak anılır, pazar günleri ise kordon boyu çok kalabalık ve şenlikli olur. Eski dönemlerde Papa Scala veya Papas Köyü olarak isimlendirilen Bostanlı ise Menemen’in karpuz ve kavunun boşaltıldığı, gemilere yüklendiği bir iskeledir.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©