Çiğli

Eski tarihlerde, ilçenin genel olarak bataklık ve sazlıklardan oluşması ve denize yakınlığı nedeniyle yeşil alanlara çok çiğ düşmesinden dolayı, ilk yerleşenler tarafından buraya “Çiğli” adı verildiği bilinmektedir.

Çiğli’de ilk yerleşimin, 19. yüzyılın sonlarına doğru, Balkanlardan göç eden Türkler tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Kurtuluş Savaşı esnasında İzmir’in Yunanlar tarafından işgalini müteakiben, Yunan zulmünden kurtulmak isteyen bir kısım yerli halk burayı daha güvenli bularak yerleşmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ve daha sonra yapılan mübadeleler çerçevesinde Batı Trakya’dan gelen Türklerin yerleştirilmesiyle ilk etapta köy olarak kurulmuş, 1956 yılında belediye statüsü aldıktan sonra 25.09.1968 tarihinde, 07.03.1966 ve 19.08.1966 tarihlerinde yaşanan ve 14 kişi ile 2.394 kişinin vefat ettiği 5.6 Ms ve 6.9 Ms şiddetlerindeki depremlerle [5] evsiz kalan; Varto depremzedeleri o zamanki adıyla Çimentepe bugünkü adıyla Güzeltepe ve Şirintepe mahallelerinin bulunduğu alanlara yerleştirilmiş, bu süreç daha sonra doğu ve güneydoğu bölgelerinden gelen vatandaşların Büyükçiğli, Küçükçiğli ve Balatçık mahallelerine iskan edilmeleri ile devam etmiş, 1981 yılında Milli Güvenlik Konseyi’nin 34 No’lu kararıyla İzmir Belediyesi sınırları kapsamına alınmıştır.

ÇİĞLİ YÖRESİNDEKİ TARİHİ VE DOĞAL YERLER

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI (SASALI)    

1937 yılında Türkiye’nin ilk hayvanat bahçesi olarak Kültürpark içerisinde 18 dönüme kurulan Fuar Hayvanat Bahçesi, 2008 yılında Çiğli Sasalı’daki 425 dönümlük alanda Türkiye’nin ilk Doğal Yaşam Parkı’na dönüştürülmüştür. 2006 yılında başlanılan proje, tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi öz kaynakları kullanılarak 2 yılda tamamlanmıştır. Hayvanların kendileri için özel olarak doğal ortamlarındakine benzer hazırlanan barınaklarda özgürce yaşadığı, binlerce ağaç ve bitki çeşitliliği ile kentin ve kentlinin nefes aldığı Doğal Yaşam Parkı, kısa sürede İzmir’in cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Çiğli'de kuşkusuz ki görülmesi gereken yerlerin başında İzmir Doğal Yaşam Parkı 425 bin metrekare alan üzerinde 120'den fazla türde 1200'ü aşkın hayvanı bünyesinde barındırmaktadır. Avrupa'nın en büyük doğal yaşam alanı olan İzmir Kuş Cenneti'nde 500 bin civarında kuş türü yaşamaktadır. Hayvan sayıları ve çeşitliği artarken, ziyaretçilerin refahı ve özellikle çocukların eğitimleri konularında parkta yeni çalışmalar da yürütülmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin 11 Ocak 2010 tarihinde oybirliğiyle aldığı karar doğrultusunda İzmir Doğal Yaşam Parkı Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumları Birliği’ne (EAZA)  adaylık başvurusunda bulunmuş ve geçirdiği inceleme denetlemelerden sonra 3 Nisan 2011 tarihinde EAZA'ya tam üye olmuştur. 35 ülkeden 300’ü aşkın üyesi bulunan EAZA, biyoçeşitliliğin tehlike altında olduğuna ve her geçen gün canlı türlerinin tükendiğine dikkat çeken hayvan türlerinin korunması konusunda kampanyalar yürütmektedir. EAZA üyeleri ekosistem ve habitat korumalarında aktif görevler almaktadırlar.

BARINAKLAR

Gölet (Kuğular, Ördekler, Su Kuşları), Mirket ve Yer Sincabı, Gine Domuzları-Pelikanlar (Ak Pelikan ve Tepeli Pelikan),Tavus Kuşları, Sülünler, Afrika Savanı (Zürafalar, Zebralar, Su aygırları, Deve kuşları), Çocuk Hayvanat Bahçesi (Küçük atlar, Cüce keçiler, Kamerun koyunları, tavşanlar, tavuklar, hindiler, kara ve su kaplumbağaları), Ceylanlar, Ala Geyikler, Kızıl Geyikler, Develer, Kanatlı Barınağı - Aviary (Su kuşları, Ördekler, Leylekler, Keklikler), Yaban Keçileri, Yırtıcı Kuşlar (Kartallar, Şahinler, Akbabalar, Baykuşlar), Papağanlar, Kurtlar, Ayılar, Sırtlanlar, Maymun Adaları (Monalar, Velvetler, Siyah Makaklar), Asya Filleri, Tropik Merkez (Yılanlar, Kertenkeleler, Timsahlar, Kaplumbağalar, Balıklar, Macaw Papağanları, Halka Kuyruklu Lemurlar), Pumalar, Aslanlar, Kaplanlar bulunmaktadır.

Nesilleri tehlikede olan Asya filleri Begümcan ve Winner, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda görülebilirler. Parkta filler için 15.000 m2 açık ve kapalı alan ayrılmıştır. Yıllarca Fuar Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan ve 2007'de hayatını kaybeden Pak Bahadır için oluşturulan anıt mezarda Asya filleri barınağının karşısında görülebilir.

İzmir Doğal Yaşam Parkı Afrika Savan’ında zürafalar, zebralar, su aygırları ve deve kuşları doğal savanlardaki gibi bir arada yaşamlarını sürdürmektedirler. Afrika Savanı için 18000 m2 açık alan ayrılmıştır.Kaplan, Aslan, Puma için üç ayrı açık alan ve bir adet'te kapalı alan bulunmaktadır. Kaplan için 3600 m2, aslan için 3550 m2, puma için ise 2000 m2 açık alan ve 277 m2 kapalı alan oluşturulmuştur.Tamamı kapalı 2345 m2 merkezde, özel ısıtma ve nemlendirme sağlanarak tropik yağmur ormanlarının koşulları oluşturulmuştur. Tropik Merkez’de sürüngenler, timsahlar, halka kuyruklu lemurlar, kaplumbağalar, papağanlar, koi balıkları ile tropik bitkiler bulunmaktadır.8450 m2 alana sahip olan büyük gölet fıskiyeler, mini şelaleler, adacıklar ve etrafında bulunan yeşil alanlar, içinde beyaz ve siyah kuğular, ördekler ve kazlarla, küçük bir habitat niteliğindedir. Büyük göletin hemen kıyısında yer alan Kuğulu Kafeterya ’da yiyecek ve içeceklerinizi tüketirken göletin güzelliklerine bakarak dinlenebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Büyük gölet dışında alanda bir küçük gölet ile barınak çevresindeki göletler de parktaki sulak alanları oluşturmaktadır.Büyük ve küçük gölet park dışından yaban kuşlarının uğrak yerleri arasındadır.      

(Kaynak :http://www.izmir.bel.tr/projelerb.asp)

İZMİR KUŞ CENNETİ

İzmir Kuş Cenneti; İzmir’in 25 km. kuzeybatısında, Gediz Nehrinin eskiden döküldüğü yerde, tuzcul ve tatlı su ekosistemleri, koylar, tuzlalar ve lagünler(dalyan)’den oluşan 40.000 ha.’lık Gediz Deltası içinde 20.400 ha. alanı sulak alandır.

Gediz deltasının binlerce yıl süren doğal oluşumu sırasında, bir çok lagün, gölcük ve bataklık meydana gelmiştir. Bunlar içinde en önemlileri Kırdeniz, Homa ve Çilazmak lagünleridir. İzmir Kuş Cenneti, derinlikleri 20-150 cm. arasında değişen ve I. Derece Doğal Sit Alanı olan bu lagünleri sınırları içine almaktadır. Kırdeniz Lagünü, eski adı Agria limanı olan Kırdeniz Limanının hemen güneyindedir. Saha hudutları dışında ve güneydoğuda yer alan Ragıppaşa lagünü ise insan eliyle yapılmıştır. Sahanın sahip olduğu ekosistemler sayesinde içinde barınan yüzlerce kuş türü ve çok sayıda kuş popülasyonu eski yıllardan beri avcıların ilgisini çekmiş ve yıllarca usulsüz kaçak avcılık yapılmıştır. Ancak 1980 yılında Orman Bakanlığı İzmir Teşkilatı av koruma çalışmalarını başlatmış; sahaya araç, gereç, personel tahsis etmiş, jandarma teşkilatı ile de müşterek çalışmalar yaparak kaçak avcılığı engellemiştir. İçinde 288 tür kuşu barındırmaktadır. Yapılan son sayıma göre farklı cinslerde yaklaşık 90.000 kuş görülmüştür.

Sit Alanı, doğal sazlıkları oluşturan kısım I. Derece Doğal Sit Alanı ve yaban hayatı koruma sahasının geri kalan kısmını da II. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiş, 1999 yılında da II. Derece olan kısmın tamamı I. Derece Doğal Sit Alanına dönüştürülmüştür. Çevre Bakanlığı da İzmir Kuş Cenneti‘ni de kapsayan Gediz Deltasını 1998 yılında sulak alanların korunması ile ilgili olan Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamına dâhil etmiştir.28.03.2007 tarihinde Bakan oluru ile Yaban Hayatı Koruma Sahası statüsü kaldırılmıştır.

İzmir Kuş Cenneti sahasında; tuzlu su ekosistemi (dalyanlar ve Çamaltı Tuzlası havuzları), tatlı su ekosistemi (sazlıklar), otlak sahaları ve tepelik kısımlar olmak üzere 4 tip ekosistem bulunmakta, ayrıca tatlı ve tuzlu suların geçiş yaptığı kısımlarda da acı su ekosistemine de rastlanmaktadır.Sahada bir Ziyaretçi Merkezi, Koruma Binası ve bölgenin değişik yerlerinde 9 adet Kuş Gözlem Kulesi, 3 adet Kuş Gözlem Kulübesi bulunmaktadır.

 LEUKAİ ANTİK YERLEŞİMİ

Leukai, İzmir körfezinin en uç noktasında Klazomenai'nin hemen karşısındadır. Bugün bu yere Çiğli çıkışındaki Sasalı beldesi geçildikten sonra ulaşılmaktadır. Yerleşim, Sasalı köyü ile Gediz ırmağı arasındaki alana yayılmıştır. Leukai, Hellen dilinde "ak yerin kenti " veya "akkavaklar" anlamındadır. İlkçağ yazarlarından Strabon, Plinius ve Diodoros'un ismini vermekle yetindiği bu kentin ne zaman kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. M.Ö. 383'de Pers komutanı Takhos imparatoruna karşı isyan hazırlığı yaparken burasını üs olarak kullanmış ancak, Takhos bu isyanı gerçekleştirememiştir. Onun ölümünden sonra Klozomenai ile Kyme siteleri bu kenti topraklarına katabilmek için mücadele etmişlerdir. Her iki kent bu mücadelede bir sonuç elde edemeyince çareyi Delfoi'deki bilicilik merkezine başvurarak Apollon'un dileğini öğrenmek istemişlerdir. Apollon'un rahipleri de tanrının buyruğunu onlara şöyle iletmiştir : " Luekai, orada ilk kurbanı yapacak olana aittir. Yalnız her iki tarafta önceden belirlenmiş tarihte, gün doğarken kendi kentlerinden yola çıkacaklardır." Leukai, Kyme'ye Klozomenai'den çok daha yakındır. Bundan ötürü de Kymeliler yarışı kolayca kazanacaklarına inanmışlardı. Ancak Klozomenaili'ler Smyrna körfezinin karşı kıyısına bir gurup kolonist göndermişlerdi. Bu nedenle de onların Leukai yakınında yaşadıkları yer Klozomenai toprağı sayılıyordu. Kymeliler bunu düşünemediğinden Klozomenai'liler onlardan önce gelip kurban törenini yaparak yarışı kazanmışlardır. Leukai sikkeleri üzerinde Klozomenai'lerdeki gibi kuğu kabartması vardır.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©