Bergama’nın 140 yıllık mirası Yabets Sinagogu
Bergama’da, Efrayim Bengiat tarafından babası İshak Bengiat anısına 1875 yılında yaptırılan Yabets Sinagogu, gerçekleştirilen restorasyonun ardından yeniden hayat buldu
Kaynak: Bergama Belediyesi
Bergama’da Yahudi cemaatinin varlığı 16. yüzyıldan öncesine dayanıyor. Öyle ki 1570’lerde Bergama’daki Yahudi Cemaati nüfusu İzmir’dekinden daha fazla. (Tanaç, 2004, s.108). 19. yüzyılda çay boyunda (havranın çevresinde) ikamet eden Yahudi Cemaati nüfusunun 1896 yılı Aydın Salnamesi’ne göre 90 hane ve 495 kişi olduğu biliniyor. 1884 yılına ait salnamede de Bergama’da bir sinagogun varlığından bahsediliyor. (Eriş, 2003, s.137).
Bergama’nın merkezinde, Turabey Mahallesi’nde bulunan Yabets Sinagogu, üçüncü derecede arkeolojik sit sınırları içerisinde yer alıyor. 1875 yılında inşa edilen sinagog, gerçekleştirilen restorasyonun ardından yeniden hayat buldu.
Sinagogun girişinde yapım tarihinden ve yaptırandan bahseden İbranice yazılı bir kitabe mevcut. Kitabenin açıklaması şu şekilde.
“Tanrının yardımıyla... Yapı ustalarının küçümsediği taş, köşe taşı oldu. Bu inşaatta Efrayim Bengiat Beyefendi -Tanrı onu korusun- Babası -bilgeliği sonsuz iyiliğe olsun- Yitshak Bengiat'ın ruhunun cennette istirahati adına, senenin 14 Kislev akşamı haham efendilerin -Tanrı onları korusun- bir zahmet ruhu için okumaları ve Kipur günü akşamı Yabets Sinagogunda rahmet duası okumaları şartıyla 37 lira tahsis etmiştir. 5645 (1875) bereket ve iyilik yılı!...”
1950’li yıllara dek özgün işlevini sürdürmüş
Sinagog, Yahudi Cemaati Bergama’yı 1950’li yıllarda terk edinceye kadar özgün ibadethane işlevini sürdürmüş. Sonraları arkasındaki Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı etkinlik salonu olarak değerlendirilmiş. Sonra da yapının daha fazla tahrip edilmemesi amacıyla giriş yolları duvar örülerek ulaşım engellenmiş. Yapıya işlevini sürdürdüğü süreçte sinagoga doğu duvarına paralel, kuzey cephesinden başlayan, doğuda bahçe duvarıyla sınırlanmış doğal taş kaplı podyumdan geçilerek ulaşılmaktaymış. Kuzey cephesi kaldırımında da özgün doğal taş kaplama günümüze kadar ulaşmış.
Havranın yapısı, yığma kagir sistemde inşa edilmiş. Dikdörtgen planlı yapı, iki kat yüksekliğinde tek bir mekandan oluşuyor. Yapıya doğu duvarı üzerindeki giriş kapısından, çapraz tonozla örtülmüş saçağın altından giriliyor. Vaaz kürsüsü (bema) yapının ortasında konumlanmış. Zemin mermer kaplı; mermerler mekanın bir bölümünde diyagonel diğer bölümünde duvarlara paralel olarak yerleştirilmiş. Tavan ise eski fotoğraflardan görüldüğü üzere ahşap kaplıymış. Havra, ahşap konstrüksiyonlu alaturka kiremit kaplı kırma çatı ile örtülü. Geç dönemde üstüne yapılan sıvanın dökülmesiyle görüldüğü kadarıyla, Havranın iç mekan duvarlarında kalemişi süslemeler mevcut.
Kürsü tavanında kalemişi süslemeler bulunuyor
Vaaz kürsüsü alçı kaplı dört ahşap dikme tarafından taşınıyor. Bu dikmeler devşirme taş kaidelere oturmakta. Kürsü zeminine kadar bu dikmelerin arası belli bir seviyeye kadar tuğla duvar ve sonrasında çıtalı ahşap kaplamayla kaplı. Vaaz kürsüsü doğu yönünde yarım daire planında bir çıkma yapıyor. Vaaz kürsüsünün merdiven çıkışı dışında geriye kalan yanları dolaplarla çevrili. Bu dolapların üstünde dikmeler arasında yerleştirilmiş korkuluklar bulunuyor. Kürsünün üst örtüsü bağdadi çıtalarıyla oluşturulmuş dört kemerle tanımlanmakta. Bu kemerlerin dikmelere oturduğu noktalarda alçıdan yapılmış korent sütun başlıkları yer alıyor. Kemer alınları ve alt yüzleri volut ve akantus yapraklarıyla süslenmiş. Kemer iç yüzleri ve kürsü tavanında kalemişi süslemeler bulunuyor.
Havrada dört tip pencere bulunuyor. Birincisi taş söveli kemerli, demir parmaklıkları olan alt kot pencereler. Bu pencerelerin denizlikleri mermer ve günümüze ulaşan tek doğrama örneği ahşap. Kuzey duvarında üst kotta özgün dönem eki kabul edilen metal gergilerle sağlamlaştırılan geniş açıklıklar mevcut.