Ege’de cennete yolculuk

İnsanlığın en eski yerleşim alanlarından birisidir Ege Bölgesi. Çok sayıda uygarlığın anavatanıdır. Yüzyıllardan süzülüp gelen bu coğrafya, eşsiz doğası ve masmavi denizi ile saklı cennetlerin de yurdudur.

Ege Bölgesi… Dünya denizcilik tarihinin başlangıcı, insanlığın en eski yerleşim alanlarındandır. Yüzyıllar öncesinde biriktirdiği medeniyetlere beşiklik etmiş, çok sayıda uygarlığın anavatanı olmuştur. İşte bu coğrafya, muhteşem doğasının eşlik ettiği masmavi denizi ile saklı cennetlerin de yurdudur.

Saklı cennetlere yolculuğa, Ege’nin incisi İzmir’den başlamak isterseniz, İzmir’in de incisi olan Gümüldür’e uğramanız önerilir. Doğal güzellikleri, esintili iklimi ve tarihin bıraktığı kalıntıları ile Ege’nin en özel köşelerinden birisidir Gümüldür.

Mandalina diyarı, yeşil ile mavinin muhteşem uyumla buluştuğu beldeyi görmek, sadece doğa ve onun sunduğu güzellikleri sessizce izlemek için bile önerilir. 8 kilometrelik sahil şeridi, serin denizi ve muhteşem kumsalı ile ziyaret listesine alınması gereken Gümüldür, her türlü su sporu ve dalış için uygun mekanlar barındırmaktadır.

Gümüldür’ün ilk yerleşim yeri, 12 İon kentinden birisi olan Lebedos’tur. Tarihin en büyük bilicilik merkezlerinden Klaros, Anadolu’nun en eski kentlerinden Kolophon ve Kolophon’un limanı Nation da ziyaretçilerini ağırlamaya hazırdır.

Bir ada ülkesi: İzmir Kalem Adası

Dikili ve Ayvalık’tan teknelerle ulaşılan Kalem Adası, anakaraya 400 metre uzaklıktadır. Doğası ile büyüleyen ada, İzmir’in Bademli köyü kıyılarına, bir yandan da Midilli Adası’na hakim konumdadır. Ada ülkelerine benzer egzotik havaya sahip Kalem Adası’nı ziyaret etmek inanılmaz keyif verecektir.

Olağanüstü güzellikte Ovabükü

Datça’ya 20 kilometre uzaklıktaki Ovabükü Plajı ise Ege’nin bir başka cennet köşesidir. Yarımadanın gizlenmiş 3 koyundan biridir. Tatilciler her ne kadar yaz aylarını seçse de burada en güzel zamanlar sonbaharla başlamaktadır. Çünkü Ovabükü’nde yaz biterken, bambaşka bir yaz kapıyı aralamaktadır. Şubat sonlarında çiçekler açan badem ağaçlarının görüntüsü de yine burada izlenmektedir.

Bulunduğu yer ve konumu itibariyle ovaya benzemesi nedeniyle bu ismi alan belde, çevresinde yer alan pansiyon, lokanta ve 600 metreyi bulan kumsalı ile ziyaretçilerini beklemektedir.

Doğanın armağanı: Kelebekler Vadisi

Babadağ’ın eteklerinde, Ölüdeniz sınırları içinde doğanın insanlığa armağanı bir köşe de Kelebekler Vadisi’dir. Kamp ve doğa turizminde Türkiye'nin en iyi mekanlarından biri olarak gösterilen Kelebekler Vadisi, birinci derecede doğal sit alanı olması nedeniyle her türlü yapılaşmaya kapalıdır.

Sarp kayalık duvarlarla çevrili vadi, ismini barındırdığı 70 ‘den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden almaktadır.

Kelebekler Vadisi’nin geçmişi, MÖ 4. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Likya’nın “Perdicia” isimli yerleşim yerinin bazı kalıntıları, Kelebek Vadisi Kanyonu’nun hemen üstünde bulunmakta, buradaki köy, “Faralya” ismiyle anılmaktadır. Köyün günümüzdeki adıysa Uzunyurt’dur. Bizans ve Yunan uygarlığından Osmanlı’nın son zamanlarına kadar sürdürülen yamaçların teraslanmasıyla oluşturulan bahçecilik kültürü, bugüne kadar uzanmaktadır.

Sığ denizi ve kiremit rengi kumsalıyla Hisarönü

Marmaris'e 21 kilometre uzaklıktaki Hisarönü, bir doğa mucizesidir. Denizi sığ ve kumu kiremit renginde olan Hisarönü’nün, Kerdime ve Limanbaşı isimlerinde 2 plajı bulunmaktadır. Özellikle balık tutmak ve dinlenmek isteyenler için muhteşem bir mekan olan Hisarönü, temiz havası ve solunum yolları hastalıklarına iyi geldiği söylenen suyuyla şifa kaynağıdır.

Deniz sörfü için de ideal konumda olan köy, ayrıca Marmaris ve çevresindeki en önemli 3 binicilik noktasından birisidir. Bölgede at safari ve binicilik üzerine hizmet veren kulüpler bulunmaktadır.

Aynı zamanda Bybassos antik kenti sınırları içerisinde yer alan Hisarönü’nde antik kente doğa yürüyüşü yapabilir, sahil ve orman at safari turlarına katılabilir, Eren Dağındaki "Hemithea" isimli tapınağı ziyaret edebilirsiniz.

El değmemiş koylar, muhteşem doğa: Akyaka

Gözlerden uzak bir balıkçı kasabası Akyaka, bugün Gökova Körfezi’nin yeni gözdesidir. Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka, muhteşem doğası, tarihi güzellikleri, el değmemiş koyları ile Ege’nin cennet köşelerinden birisidir.

Yeşil maviyle buluştuğu Akyaka Plajı, cam gibi suyuyla Çınar Plajı, devasa bir yer altı nehri Azmak, kamp alanları ve doğa yürüyüşü imkanıyla Akyaka Milli Parkı, Gökova’nın eşsiz manzarasını panoramik şekilde izleneceği Sakartepe Seyir Terası, Akyaka’nın önemli değerleri arasındadır. Doğa ile başbaşa kalmak isteyenler için Akçapınar köyü, ağaçlıklar ve sazlıklar nedeniyle Amazon olarak nitelenen Kadın Azmağı bölgesi ve tekneyle ulaşılabilen Akbük koyu da Akyaka içinde yer almaktadır.

2500 yıllık geçmişi kucaklayan Idyma Antik Kenti ve kaya mezarlar ile Akyaka yakınındaki yeşilin her tonunun izleneceği Değirmen Bükü, olağanüstü gün batımı manzarası ve doğal liman bölgesi özelliği ile Küfre Koyu da ziyaret güzergahına eklenmesi gereken yerlerdir.

Kleopatra ve Sezar efsanesiyle Sedir Adası

Muğla’nın Marmaris ilçesinde, zeytin ormanlarının arasında masmavi denizi ile Sedir Adası’nın tarihi, MÖ 6. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ev sahipliği yaptığı uygarlıklar nedeniyle Kedrai, Sideyri isimleriyle de anılmıştır. Adada atılan her adım, Antik Kedrai Kenti kalıntılarıyla karşılaşmayı mümkün kılmaktadır. Kleopatra ve Antonius Sezar'ın bu adada büyük bir aşk yaşadığına inanılmaktadır. Sedir Adası, muhteşem kumsalı, turkuaz rengi deniziyle saklı cennetlerin başını çekmektedir.

Kışın da büyüleyici: Dalyan İztuzu

Yine Muğla'nın Dalyan beldesi yakınlarında bulunan İztuzu Plajı, bir başka doğa harikasıdır. Çam ağaçlarıyla kaplı bir dağdan nehir ağzına uzanan, tek bir yapının bile görülmediği 5 kilometrelik altın sarısı kumuyla uluslararası alanda da tanınmaktadır. Caretta carettaların yumurtalarını bıraktığı plaj, İngiliz The Times tarafından Avrupa’nın en iyi açık alanı ilan edilmiştir. Özellikle kış aylarında ıssız ve büyüleyici bir görünüme sahiptir.

Doğa harikası Dalyan İztuzu Kumsalı, Radar tepesinin eteğinden Dalyan Boğaz’ına kadar 5 bin 400 metre uzunluğundadır. Plajın batı tarafına teknelerle, doğu tarafına ise karayoluyla gidilmektedir. İki uçta 2 ayrı plaj tesisi bulunmaktadır. Tekne ile gidilen taraftakinin adı Dalyanağzı Plajı’dır, karayoluyla gidilen ise İztuzu’dur. Kumsalın orta kısmı ise tamamen doğal haliyle ziyaretçilerini beklemektedir.

Çam ve zeytin ağaçlarıyla Cunda

Yerleşimin 3500 yıl öncesine uzandığı Cunda Adası, Osmanlı döneminde Ortodoks Rumlar için önemli bir dini merkez olarak bilinmektedir. Rumların geçmişte Kokuluada (Moshinos) dedikleri Cunda, çam ve zeytin ağaçlarıyla bir huzur ülkesidir. Çataltepe bölgesindeki Ayışığı Manastırı, Taksiyarhis Kilisesi, özgün sokakları, eski Rum evleri, iskele boyunca uzanan balıkçı lokantaları ve Paparina balığı ile ünlüdür.

El değmemiş doğa harikası Patricia

Cunda Adası'nın hemen arka kısmında yer alan Patricia ise el değmemiş bir doğa harikasıdır. Ormanlık alan ve zeytinliklerin çevrelediği Patricia, adanın kuzey ucunda yer alan iki köycüğün ortak adıdır. Patricia, bir zamanlar Rumların yaşadığı ve güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş şirin bir Ege kasabasıdır.

Kazdağları’nın yamacındaki Adatepe

Ege Denizi’nin doğusunda, Edremit Körfezi’nin kuzey ucunda yer alan Adatepe, Kazdağları’nın yamacında, zeytinlikler arasında muhteşem bir köydür. Hemen bitişiğinde Edremit Körfezi’nin bütün ihtişamının sergilendiği ve Zeus’un Troya savaşını buradan yönettiğine inanılan Zeus Altarı yer almaktadır. Çanakkale’ye 105 kilometre uzaklıktaki köyde, evler aslına bağlı kalınarak restore edilmiştir.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©